Babanzade’nin fikir dünyası

Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
20.10.2018

Vefatının 80. yıldönümü dolayısıyla Babanzade Ahmed Naim’in hayatı, eserleri ve fikirleri etrafında 2014’te Zeytinburnu Belediyesi tarafından düzenlenen panele dayanan ve editörlüğünü İsmail Kara ile M. Cüneyt Kaya’nın yaptığı ‘Babanzade Ahmed Naim’ adlı kitap, Babanzade’nin fikir dünyasının farklı veçhelerini anlamaya yönelik değerli bir çalışma.


Babanzade’nin fikir dünyası

Modernleşme dönemi Türk kültürü ve düşüncesinde Darülfünun gerek pozitif gerekse beşeri bilimler alanlarında kurucu ve öncü bir niteliğe sahiptir. Modernleşme etrafında gelişen tartışmalarda birbirinden farklı görüşleri yansıtan bir odak olan Darülfünun’un Felsefe Bölümü’nün özel bir yere sahip olduğu söylenebilir. Gerek Batı felsefesi ve bilimine karşı gerekse felsefe tarihi ve felsefe dili vb. daha özgül odaklı meselelerde takınılacak tavırlar bakımından bu bölümün II. Meşrutiyet devrinden 1933’teki Üniversite Reformu’na kadar uzanan süreçte önemli hocalarından biridir Babanzade Ahmed Naim. Vefatının 80. yıldönümü dolayısıyla Babanzade Ahmed Naim’in hayatı, eserleri ve fikirleri etrafında 2014’te Zeytinburnu Belediyesi tarafından düzenlenen panele dayanan ve editörlüğünü İsmail Kara ile M. Cüneyt Kaya’nın yaptığı Babanzade Ahmed Naim adlı kitap, Babanzade’nin fikir dünyasının farklı veçhelerini anlamaya ve ayrıntılarıyla ortaya koymaya yönelik çalışmalar kadar bizzat Babanzade’nin yazdığı bazı makalelerin de çevrimyazı usulüyle günümüze aktarılmış halini içeriyor.

Felsefe dili

Kitapta yer alan makalesinde Üniversite Reformu yoluyla emekliliğe sevk edilen Babanzade Ahmed Naim’i Türkiye’de modern felsefenin kurucu aktörlerinden biri olarak değerlendiren Prof. Dr. Ali Utku, doğrudan bir felsefeci olmasa da onun felsefe sözkonusu olduğunda öncü bir isim olduğunu kaydediyor. Utku’ya göre Babanzade Ahmed Naim sözkonusu olduğunda, Batı felsefesiyle karşılaşma bakımından daha önemli ve belirleyici olanın onun İslamcı kimliği çerçevesinde medeniyetteki sürekliliği esas alan, bu tavırla şekillenen tercih ve temayülleri olduğunu da belirtiyor. Ali Utku, Batı felsefesinin alımlanması ve felsefe dili ve terimleri konusunda Babanzade Ahmed Naim’in tercih ve temayüllerinin sadece bilimsel ya da felsefi bakımdan değil, tarihsel, politik ve kültürel rezervleriyle de anlaşılması, yorumlanması ve tartışılmasının gerekli olduğunu düşünüyor.  Babanzade Ahmed Naim’in kadim kültürümüz hakkında sahip olduğu engin birikim sayesinde felsefi meseleleri hem içerik hem de dil açısından son derece dikkatle ele aldığı, bunu yaparken de yerli duruşundan hiçbir zaman taviz vermediğini ifade eden Prof. Dr. M. Cüneyt Kaya ise böylelikle onun Batı felsefesiyle nasıl diyaloğa geçilebileceğinin müşahhas örneklerini sunduğu kanaatini dile getiriyor. Ahmet Naim’in felsefi çalışmalarına yön veren saikleri irdelediği makalesinde Kaya, ilk saiki materyalist ve pozitivist cepheden gelen ve bilimsel gelişmelerle de desteklenen sert eleştiriler karşısında felsefenin hâlâ kendisine özgü araştırma konuları olan bir etkinlik olduğunu ortaya koymak şeklinde belirliyor. Onun felsefe çalışmalarını belirleyen ikinci saikin ise modern felsefe terimlerini Türkçeye aktarma konusundaki gayreti olduğunu savlayan Kaya’ya göre, o, felsefe alanında yapılması gerekeni öncelikle kadim olanın keşfi olarak belirler. Bu keşif felsefi kavram ve problemlerin bizim dünyamızdaki sürekliliğini tespite öncelik tanıyarak, “yeni şeyler ortaya koyma”ya da alan açar. Kitapta ayrıca İsmail Kara, Halit Özkan, Muhammed Masum Şenburç ve Ali Benli’nin felsefe, hadis, hadis usulü, milliyetçilik, Arap dili ve edebiyatı gibi konularda Babanzade Ahmed Naim’in dile getirdiği görüşleri irdeleyen makaleler de yer alıyor.

Müslüman filozoflar ve Yeni Eflatunculuk

Aristoteles’e isnat edilen apokrif metinler üzerinden İslam kültür coğrafyasına intikal eden Yeni Eflatunculuğun İslam felsefesinin özellikle metafizik bahislerindeki çeşitli problemlerin oluşmasına, bu problemlerin yorumlanıp çözümlenmesine etkilerini konu edinen Cahid Şenel, Kindi, Farabi, Amiri, İhvan-ı Safa, İbn Miskeveyh ve İbn Sina gibi müellifler’deki Yeni Eflatuncu etkinin izlerini sürüyor. Bunu yaparken aynı zamanda bu filozoflardaki özgün yanları da araştırarak klasik İslam felsefesinin iddia edildiği gibi eklektik değil senkretik olduğunu belirtiyor. Şenel, ayrıca Gazali ve İbn Rüşd’ün sözü edilen etkiye yönelik eleştirilerine de yer veriyor kitabında. Yeni Eflatunculuğun İslam Felsefesine Yansımaları, Cahid Şenel, Dergah, 2017

Hiçbir şey ölümden uzun ömürlü değil

Günümüzde bir zaman hızlanmasından çok düzenleyici bir ritim eksikliği çekildiğini öne süren Güney Koreli filozof Byung-Chul Han, bu eksikliğin bir zamansal bozulma, zamanın adeta dönüp durmasına yol açtığını savlıyor. Hiçbir şeyin zamanı tutmadığını belirten Han, bu diskroninin tarihsel ve sistematik nedenlerinin izini sürerek teoloji ve teleolojiye sığınmayan bir düşünümsel yaşamın (vita contemplitiva) canlandırılması sayesinde bu zaman krizinin aşılması yoluna girebileceğini düşünüyor. Ona göre hiçbir şeyin ölümden uzun ömürlü olmadığı günümüzdeki zaman krizini aşmanın yolu vita activa ile vita contemplitiva’nın tekrar birleşmesi. Zamanın Kokusu, Byung-Chul Han, çev. Şeyda Öztürk, Metis, 2018

@uzakkoku