Derin devlet nedir ne değildir?

MURAT GÜZEL / Açık Görüş Kitaplığı
6.05.2017

Celal Tahir, kitabında derin devlet kavramı ile birlikte devlet ve derin devlet ayrımı ekseninde son beş yüzyıl boyunca dünyanın gidişatının tayin edilişinde küresel egemen güçlerin, gizli cemiyetler ile masonluğun oynadığı rolleri ele alıyor.


Derin devlet nedir ne değildir?
Özellikle 1970’lerden bugüne güncel siyasi tartışmalarda, sohbetlerde sık sık kullandığımız terkiplerden birini oluşturuyor “derin devlet.” Hatta devletler içinde yuvalanmış gayrı şeffaf güçlere ilişkin “derin devlet” kullanımının dünya literatürüne Türkiye mahreçli olarak kaydolduğuna da şahit olundu, Donald Trump’ın ABD Başkanı seçilmesinin ardından Amerikan basınında ateşlenen tartışmalar esnasında.

Celal Tahir, kitabında derin devlet kavramı ile birlikte devlet ve derin devlet ayrımı ekseninde son beş yüzyıl boyunca dünyanın gidişatını büyük ölçüde tayin eden küresel egemen güçlerin, gizli cemiyetler ile masonluğun oynadığı rolleri ele alıyor. Kitabı oluşturan yazılarının bir kısmının Star-Açık Görüş’te de yayınlandığını bildiğimiz Celal Tahir, kitabının Osmanlı Devleti ve Türkiye’nin son birkaç asırdır yaşadıklarını izah etmeye dönük kavramsal bir deneme şeklinde ele aldığı ilk bölümde kitapta irdeleyeceği konuların değerlendirilebileceği genel kavramsal çerçeveyi inşa etmeye gayret ediyor.

İttihat geleneği

İslam-Osmanlı geleneğinde devletin “zıllullahi fi’l-arz” olarak kavrandığına dikkat çeken Celal Tahir, bu gelenekte devletin derinliğinin devletin mana otoritelerine, manevi önderlere tabi olması hasebiyle oluşan “derin akıl”dan neşet ettiğini belirterek, bugünkü derin devletin ise devlet ve toplum içinde etkin bazı kişilerin bir araya gelerek devlet kudretini şu ya da bu şekilde kullanabilen bir zümre oluşturmalarından kaynaklandığını, bunun da İttihat ve Terakki’den kalmış bir gelenek olduğunu kaydediyor.

Modern derin devletin karanlık yana geçmiş İlluminati, Tapınak Şövalyeleri, Gül-Haç vb. tarikat, cemiyetler, masonlar ve masonik oluşumların denetimi altında olduğunu yazan Celal Tahir, bu yapıların karanlık maneviyat denebilecek bir olumsuzluğun temsilcileri olduğuna dikkat çekiyor.

Kitabında “modern dünyada nasıl olup da komploların olabildiği” sorusuna cevap arayan Celal Tahir, bu komploları mümkün kılan asıl sebeplerin “modern dünyanın maneviyatı” denebilecek bu karanlık maneviyatın temsilcilerinde aranması gerektiğine kani. Modern zamanların en önemli gücü sayılabilecek Britanya İmparatorluğu’ndan modern komplolara dair her türlü soruşturmanın olağan zanlısı olarak görülen “Yahudiler”in modern dünyanın oluşumundaki rolüne, Türkiye’nin Osmanlı geçmişi ve İttihat-Terakki geleneğinden Cumhuriyet dönemi yakın tarihine kadar birçok konuyu ve alanı “devlet-derin devlet” ayrımının ışığında ele alan Celal Tahir’in kitabının güncel gelişmelerdeki tuhaflıklara dair izan ve irfanımızı güçlendirdiğini belirtmeliyiz.

[email protected]

Sosyolojinin temelleri antropolojiye gömülü

Modern Amerikan antropolojisinin öncü isimlerinden Franz Boas, kitabında soy ve kalıtıma dayalı kişisel özellikleri ırk olarak niteleyen etnografik araştırmaları sorgulamamıza imkân tanıyacak bir şekilde ırk meselesini ele alarak bireyi hem yaşadığı grup ve toplum içerisinde değerlendirmenin hem de onu yaşadığı coğrafi ortam içerisinde ele almanın önemli olduğunu vurguluyor. Toplumsal olguların temeline inebilmek için antropolojiyi vazgeçilmez bir disiplin olarak konumlayan Boas, saf bir ırkın da olmadığını ileri sürüyor. Franz Boas’a göre insan daima hareket halindedir ve sürekli olarak değişimlere açık bir varlıktır.

Antropoloji ve Modern Yaşam, Franz Boas, çev. Deniz Uludağ, Doğu Batı, 2017

Aydınlanmadan bugüne modernlik mitleri

Aydınlanma döneminin modernliğe yol açan düşüncelerinin temelinde 18. yüzyıl Avrupa’sındaki dinsel değişim ve bu değişimin sebeplerine ilişkin klasik düşünceler, özellikle aklın üstünlüğüne dayalı felsefi düşüncelerin, deizme meyyal hareketlerin varlığını öne sürer. Aydınlanma ve din ilişkisini yeniden ve bu kez daha eleştirel düşünmemiz gerektiğini öneren S. J. Barnett’in kitabı modernitenin ortaya çıkışıyla ilgili bu klasik miti sorgu altına alıyor. Hece Yayınları arasından çıkan kitap, Aydınlanma döneminde yaşanan dinsel değişimde geleneksel güçlerin etkilerine daha çok dikkat edilmesi gerektiğine işaret ediyor. 

Aydınlanma ve Din, S. J. Barnett, çev. Halime Emektar, Hece, 2017