Hendek ve sandık arasında HDP’nin bitmeyen ikilemi

Dr. Hüseyin Alptekin / İstanbul Şehir Üniversitesi
20.01.2018

Bir siyasi parti neden bu denli legal alanı zorlar? Belediye araçlarının PKK’ya tahsis edilmesine varan bir sürece neden girer? Bunun temel sebebi partinin PKK ile istişare eden bir yapıdan çok PKK’ya tabi olan ve PKK tarafından siyasal alanda takılacak bir maskeden ibaret olarak görülmesi ve bu doğrultuda kullanılmasıdır.


Hendek ve sandık arasında HDP’nin bitmeyen ikilemi

Bir yanda Türkiye’yi siyasi partiler mezarlığı olmaktan çıkaran bir anayasal reform serüveni, bir yandansa PKK ile bağını koparamayan bir siyasi hareketin serüveni. Bu durum Türkiye demokrasisini çözülmesi oldukça zor bir ikilemle yüz yüze bırakmaktadır. HDP çizgisindeki Kürt siyasetinin Türkiye siyase-tindeki yeri yıllardır sorgulanan bir konu olmuştur. SHP ile kurduğu seçim ittifakı ile 1991 yılında parlamentoda kendisine yer bulan hareket o günden bugüne farklı parti isimleriyle, bazen de bağımsız aday bloklarıyla seçimlere katılmış ve günümüz itibariyle Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu illerinin pek çoğunda varlık gösterebilen yegane muhalefet partisi olabilmiştir. Bir başka deyişle bu illerdeki seçmenlerin oyları büyük oranda AK Parti ile HDP ara-sında bölüşülmektedir. Şüphesiz hareketin bugüne kadar yaşadığı süreç sancısız olmamış, bu siyasi hareket teröre destek vermek, PKK ile bağlantılı olmak gibi nedenlerle defaatle kapatılmıştır. Ancak defaatle açılan parti kapatma davaları hareketin daha davalar sonuçlanmadan yeni bir tabela altında teşkilatlanmasına mani olmadığı gibi parti kapatmalar PKK tarafından hem Avrupa’da hem de hareketin seçmen desteği bulduğu illerimizde PKK için meşruiyet inşasında kullanılmıştır. 2010 Anayasa referandumuyla parti kapatma davalarında kapatma kararı için Anayasa Mahkemesi üyelerinin 3/5’i yerine 2/3’ünün oyunun aranması kararı kabul edilmiş ve HDP çizgisindeki siyasi hareket için kurumsal süreklilik yakalama ve konsolide olma fırsatı doğmuştur. Bu adımlarla genişleyen siyasal özgürlük alanının hareketi ılımlı bir çizgiye itmesi beklenmiştir. Ne var ki hareket PKK’dan otonomisini kazanamamış, üstelik özellikle Selahattin Demirtaş başkanlığında oylarını arttırırken bu durum Kandil’in KCK hiyerarşisindeki birincil konumunu sorgu-latmış ve PKK’yı rahatsız etmiştir. HDP oyunu arttırdığı dönemlerde dahi defaatle Murat Karayılan, Cemil Bayık, Duran Kalkan gibi PKK’nın üst düzey yöneticileri tarafından işlevini yerine getirememekle eleştirilmiştir. Nitekim HDP’nin hareket tarihinde görülmemiş bir seçim başarısı yakaladığı 7 Haziran 2015 seçimlerinin akabinde PKK bu desteği kendi hanesine yazarak 2013 Mart’ında ilan ettiği ateşkesi sonlandırdığını ilan etmiş, sonraki bir hafta içinde 21 Temmuz’da bir askeri, 22 Temmuz’da ise Şanlıurfa, Ceylanpınar’da iki polis memurunu evlerinde uykuda iken şehit etmiş ve akabinde Sur, Cizre, Nusaybin gibi yerleşkelerde şehir ayaklanmaları sürecini başlatmıştır. Kamuoyunda hendek operasyonu olarak bilinen polis ve askeri operas-yonlarıyla bu ayaklanma kalkışması bastırılırken, kalkışma sırasında HDP’li belediye personeli ve araçlarının PKK’ya tahsis edilmesi dolayısıyla 1 Eylül 2016 tarihli 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarılmıştır. Bu KHK ile Belediye Kanunu’nda düzenleme yapılmış, terör veya terör örgüt-lerine yardım ve yataklık suçuyla hakkında soruşturma açılan veya görevden uzaklaştırılan belediye başkan ve meclis üyelerinin yerine görevlendirme yapılması kararlaştırılmıştır. Dolayısıyla parti kapatmaların zorlaştırılması ile bu sorunla yıllardır yüzleşmeyen hareket bu sefer tutuklanan milletvekilleri ve belediye başkanları ile ciddi darbe almıştır. Ancak bir siyasi parti neden bu denli legal alanı zorlar? Belediye araçlarının PKK’ya tahsis edilmesine varan bir sürece neden girer? Bunun temel sebebi partinin PKK ile istişare eden bir yapıdan çok PKK’ya tabi olan ve PKK tarafından siyasal alanda takılacak bir maskeden ibaret olarak görülmesi ve bu doğrultuda kullanılmasıdır.

HDP’nin temel açmazı

HDP’nin temel açmazı hiyerarşik bir yapı içerisinde ast-üst ilişkileri bakımından tabi olduğu PKK tarafından önünün kesilmesidir denilebilir. PKK, partinin aday listelerinin hazırlanmasından eşbaşkan seçimlerine birçok konuda karar verici konumda olup, tutuklanma endişesiyle Irak’a geçen partilileri Kandil’deki kamplarında bulundurarak bunu gizleme ihtiyacı bile hissetmediğini ortaya koyabilmiş, Osman Baydemir’in Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde iddia edildiği üzere seçilmiş belediye başkanlarını gerek gördüğünde doğrudan sorgulamaktan çekinmemiştir. PKK’nın dağdan indirdiği kadrolar ve yerleşkelerdeki YPS militanları ile 2015 Temmuz’unda başlattığı ve kamuoyunda hendek ayaklanması yahut meskun mahal ayak-lanması diye anılan terör olaylarında HDP-PKK ilişkisi tahammül sınırlarını zorlayan noktalara varmıştır. Aslında 7 Haziran 2015 seçimlerindeki kam-panyasında tüm Türkiye’den farklı kesimlerin sempatisini toplamaya başlayan HDP’nin kampanya başarısı seçim sonuçlarıyla da kanıtlanmışken partinin bu şekilde örgütün terör faaliyetleri için doğrudan araçsallaştırılması en çok partinin kendisine zarar vermiştir. HDP’nin kampanya dönemindeki Türkiyeci söylemlerinden hendek olaylarındaki doğrudan rolüne bu denli evrilmesi partiyi güvenlik operasyonlarının ve ceza davalarının hedefi haline getirirken bir yandan partinin ivme kazanarak büyüyen toplumsal desteğini 16 Nisan 2017 referandum sonuçlarının gösterdiği üzere oldukça geriletmiştir.

Herri Batasuna örneği

Aslında bu süreç, HDP’yi İspanya’daki Bask milliyetçisi, ayrılıkçı terör örgütü ETA’nın siyasi kanadı olarak bilinen Herri Batasuna (Halkın Birliği) ile benzerlik arz etmektedir. Resmen 1978 yılında kurulan Herri Batasuna da aynı HDP gibi Marxist bir ideoloji benimsemiş, sosyalist partilerle konjonk-türel ittifaklar geliştirmiş, temsili demokrasi yerine komün demokrasisini öne çıkarmış, parlamenter yasama faaliyetleri yerine çoğunlukla parlamento dışı boykot ve protestolar üzerinden mobilize olmayı tercih etmiştir. Herri Batasuna, PKK’nn KCK yapılanmasını andıran ancak ondan daha gevşek ve daha az organik bütünlüğe sahip Koordinadora Abertzale Sozialista (KAS, Yurtsever Sosyalist Koordinasyonu) yapılanmasının içinde hareketin silahlı kanadı ETA ile beraber yer almış bir parti olmuştur. 2003 yılında İspanya Yüksek Mahkemesi’nin onaylamasıyla süresiz olarak kapatılan Herri Batasuna, HDP için örnek oluşturmalıydı ve bir ihtimal oluştururdu da. Ancak yukarıda da değindiğimiz gibi HDP, parti çıkarlarını öne çıkaran rasyonel bir karar verme süreci izlemek yerine Kandil tarafından alınan kararlara uymakla yükümlü bir parti olarak bu rasyonellikten uzak görünmekte. Bir yandan her siyasi parti gibi seçimlerde yarışma ve hükümete talip olma, bir yandansa bir siyasi partinin işlevleriyle uzaktan yakından örtüşmeyen ve sadece Kandil’in buyrukları doğrultusunda hareket etme mecburiyeti getiren pratik partiyi bu rasyoneliteden uzaklaştırmakta, parti içinde tutarsız ve yer yer 180 derece zıt seslerin çıkmasına neden olmaktadır. Güvenlik güçlerinin terörle mücadele operasyonlarını “katliam” olarak kınayan HDP’li siyasiler, PKK’nın bölgedeki öğret-menler, imamlar, AK Partili yerel siyasetçiler gibi sivil hedeflere yönelik terör eylemlerinden sonra ise taraflara “barış” çağrısı yapmakla yetinmektedir. Bir yandan barış çağrısı yapan HDP’li siyasiler, bir yandansa kendi milletvekillerinin ağzından PKK’lı canlı bombaları kutsamakta, canlı bomba cenazele-rinde “şehit” ibareleri kullanmakta, ölen canlı bomba için “onun mücadelesi bizim mücadelemizdir” diyebilmekte, partinin tutuklanan eşbaşkanı Figen Yüksekdağ örneğinde görüldüğü gibi AK Parti Sancaktepe ofisine bombalı terör saldırısı gerçekleştirmeye giderken üzerindeki bombanın patlaması sonucu ölen canlı bomba Yasemin Çiçek’in cenazesinde “Yaseminler varsa ve Yaseminleşecek olan genç yoldaşlarımız ve kardeşlerimiz varsa, bu dava asla ve asla yenilmeyecektir. Yasemin yoldaşın izinden yürümeye devam edeceğiz” sözlerini kullanabilmektedir.

İki söylem arasında...

İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de yüksek gelirli, iyi eğitimli, etnik çeşitliliğe sahip semtlerde LGBT hakları, eko-toplum, radikal feminizm konuları üzerinden öne çıkarılan HDP’nin yeni sol söylemleri bir yanda, Doğu illerinde patlayıcı istiflenen, AK Partili yerel siyasilere düzenlenecek suikastlerin planlandığı parti büroları diğer bir yanda duruyor. Nitekim bu tezatlar son olarak, partinin eski Şırnak milletvekili Hasip Kaplan ile geçen hafta girdiği polemikte de kendini göstermiştir. Hasip Kaplan’ın tutuklu eşbaşkan Selahattin Demirtaş’ın yerine “sakın bir Türk göz dikmesin” şeklindeki ifadesi HDP’nin kurumsal sosyal medya hesapları tarafından “ırkçı, ayrımcı ve ötekileştirici” bulunarak kınanmıştır. Bir yandan halkların demokratik partisi olma iddiası ve bu minvalde yazılan programlar, seçim beyannameleri, bir yandansa canlı bombaları metheden eşbaşkanlar ve HDP’nin kendi ifadesiyle ırkçılık yapan milletvekili seviyesindeki mensupları partinin kırmak zorunda olduğu kaderidir ancak bu kaderi kırabilecek irade ve araçlar halihazırdaki parti yapısı içinde mevcut görünmemektedir. HDP gerek yüzleştiği cezai yaptırımlar gerekse de azalmaya başlayan seçmen desteğinin gösterdiği üzere girme-mesi gereken bir yolda dört nala koşmaktadır. HDP içindeki ılımlı siyasilerin ve seçmenlerin önündeki en büyük engel ise yeni sol ile etnik milliyetçiliği harmanlayacak başka bir hareketin bulunmamasıdır. Türkiye’de legal olarak faaliyet yürüten birçok etnik Kürt partisi federasyondan özerkliğe birçok alanda HDP programlarındaki özerklik hedefini de oldukça aşan taleplerde bulunurken bu partiler de bu kitlenin aradığı dili yakalamaktan uzakta, çok yerel kalmaktadırlar. Bu durumda HDP’nin içinde bulunduğu çıkmazdan çıkmak için mevcut iki yol, HDP’nin kendisini PKK’dan ayrıştırması (bir diğer deyişle PKK’nın HDP’yi bir araç olarak kullanmaktan vazgeçmesi) ya da HDP içindeki ılımlı siyasilerin (asgari olarak canlı bombaların izinden yürüme çağrısı yapmayanların) HDP dışında bir siyasi çizgi oluşturma yoluna gitmeleridir.

[email protected]