İdeolojik aygıta dönüşen sendikalar

Tarkan Zengin / Çalışma Hayatı Uzmanı
2.12.2017

Uluslararası sendikal alanda özellikle emperyalist ülkelerden yöneticilerin olduğu sendikalar Türkiye karşıtlığını yaygınlaştırmaya çalışıyor. Türkiye’deki bazı sendikalar ile emperyalist sendikal örgütler birlikte hareket ederek sistematik bir çalışma yürütüyor.


İdeolojik aygıta dönüşen sendikalar

30 Ekim-7 Kasım tarihleri arasında çeşitli sendikal toplantılar için Avrupa’daydık. İsviçre, Belçika, Fransa ve Hollanda ziyaretlerimizde Batılı sendikaların, Türkiye’deki çalışma hayatına ve siyasal hayata ilişkin yanlış algılarının devam ettiğini gördük. Daha önce tanıdığımız ve Türkiye’ye bakışları olumlu olan sendikaların bile yanlı/yanlış bilgilerle Türkiye karşıtı bir tutum içinde olmaları bizleri şaşırttı. Türkiye’den bazı sendikaların propaganda amaçlı hazırladıkları raporların etkisiyle Türkiye karşıtlığı oluşturma çabalarının etkisini gözlemledik. KESK önceki genel başkanının Türkiye’den kaçarak İsviçre’ye sığınma talebinde bulunduğunu uluslararası bir sendikanın kongresinde öğrendik. KESK’ten bazı sendikaların, uluslararası bir toplantıda ülkelerinde ne kadar kötü bir diktatör! olduğunu söyleyecek kadar özgür olmalarına rağmen “muhalifler tutuklanıyor” sözleri, Menderes’in yakasından tutup demokrasi isteyenleri hatırlattı. 

Cenevre’de 30 Ekim-3 Kasım tarihlerinde PSI’nin (Uluslar arası Kamu Hizmetleri Sendikaları Federasyonu) 30. Kongresine Harb-İş Sendikası Genel Başkan Bayram Bozal, Genel Mali Sekreter Haldun Kurubacak, Kocaeli Şube Başkanı Turhan Yıldız ile birlikte Harb-İş sendikası heyeti olarak katıldık. PSI,1907 yılında kurulmuş 110 yaşında küresel bir sendikal federasyon. Kamu sektöründe faaliyet gösteren 154 ülkeden, 669 sendikal örgütten yaklaşık 20 milyon emekçiyi temsil etmekte. PSI’ya Türk-İş’ten Türk Harb-İş, Yol-İş, Bele-diye-İş, Hak-İş’ten Hizmet-İş, DİSK’ten Genel-İş, KESK’ten ise BES, SES, Tüm-Bel-Sen ve Yapı Yol-sen üyedir. PSI ülkemizden üyelik müracaatında bulunan bazı sendikaları tüzüğünde herhangi bir engel olmamasına rağmen üye yapmıyor. Tüm dünya emekçilerini bir-leştirme iddiası olan örgüt Türkiye’den bazı sendikalara ambargo uyguluyor.

Türkiye karşıtı cephe

PSI kongresinde oylamaya sunulacak taslak metinler gönderildiğinde çok tartışmalı iki karar tespit ettik. Bunlardan ilki 48 nolu Taslak Kararda yer alan “PSI, Rojova ve Kobane’de Kürt Toplumlarını korumak üzere kendi başlarına örgütlenmiş Halk ve Kadınları Koruma Birimini (YPG ve YPJ)  destekleme kararı almıştır” ifadesiydi. Türkiye ve insanlık düşmanı terör örgütü YPG ve YPJ’yi destekleme kararı küresel bir emek örgütünün kongresinde neden oylamaya sunulur? Türkiye düşmanlığı gözlerini o kadar karartmış ki terör örgüt-lerine açıktan destek veriyorlar. Türk Harb-İş ve Hizmet-İş sendikalarının şiddetli itirazları üzerine taslak karar yeniden gözden geçirildi. Yaptığımız görüşmelerde YPG ve YPJ’nin bölgede kendileri dışında başkalarına hayat hakkı tanımadığını, binlerce insanı yaşadıkları yerlerden zorunlu göçe tabi tuttuğunu, çocuk yaşta insanları ölüm makinesine dönüştürdüğünü ve Türkiye’de yüzlerce işçi ve memuru, binlerce insanı katleden PKK terör örgütünün uzantıları olduğunu anlattık. Bu taslak kararın oylamaya sunulmasının terör örgütlerine destek anlamına geleceğini söyledik. Şiddetli itirazlarımız sonuç verdi. 48 nolu taslak karar kongrede oylamaya sunulmadı.

PSI kongresinde tartışmalı ikinci metin Türkiye’den KESK’e bağlı sendikalar tarafından gönderilen, önemli bir bölümü ülkemizi karala-maya yönelik iddialar içeren 27 nolu taslak. Taslak metnin giriş cümlesinde “15 Temmuz 2016’da Türkiye’deki darbe teşebbüsünün bir gün sonra bastırıldığını not eder” diyor. Giriş cümlesinin, metnin HDPKK ve FETÖ ağzıyla hazırlandığının ispatı olduğunu biz de not ede-lim. Taslakta “darbe tehdidinin mazereti ile olağanüstü hal ilan edilmesi” eleştiriliyor. Anlaşılan 15 Temmuz gecesi banka ya da makarna kuyruğunda olanlar olağanüstü hali “darbe tehdidinin mazereti” olarak görüyor. Her paragrafı yalanlarla süslenmiş taslak metinde ayrıca ülkede dikta rejimi kurulduğu, tüm muhaliflerin tutuklandığı, yasaların rafa kaldırıldığı, tüm sosyal hakların tasfiye edildiği ve sendikal hakların yok edilmek istendiği gibi gerçeklerle ilgisi olmayan iddialara da yer verilmiş. Taslak metnin sonunda ise KESK’e bağlı sendika-lar şimdiye kadar aldıkları desteğe teşekkür ederek uluslararası sendikalardan şunu istiyor: “KESK ve bağlı sendikalarla dayanışma için AKP Hükümetine karşı protesto eylemlerini destekleyin.” KESK’li sendikaların amacı şimdiye kadar yaptıkları gibi Türkiye karşıtı cephe-yi genişletmektir.

PSI kongresinde enteresan bir bilgi edindik. KESK önceki genel başkanı Lami Özgen, terör örgütünü desteklediği gerekçesiyle aldığı altı yıl hapis cezası Yargıtay tarafından onaylanınca Türkiye’den kaçarak İsviçre’ye sığınmış. KESK tüzüğüne göre iki dönemden fazla aynı organda görev alınamadığı için Lami Özgen 7-9 Temmuz 2017’de yapılan KESK kongresinde yeniden aday olamadı. İsviçre’de PSI genel kurulunda konuşmadı ancak kongrenin yapıldığı binanın içinde küçük bir gruba konuşma yaptığını, PSI tarafından paylaşılan bir haberle öğrendik. Haberde yer verilen konuşmasında, başkanlığı süresince yaptığı gibi Türkiye’yi karalayan açıklamaları var. Cumhur-başkanımızın adını vererek “diktatör” ve “faşist rejim” iftiralarını tekrarlıyor. Türkiye’den tüm muhaliflerin tutuklandığı, görüş açıklamanın suç haline geldiği, sendikal hakların yok edildiği ve işkence gördüğü gibi yalanlar söylüyor. Sığınma talebinde bulunduğu ülkede kendini acındırmak için “sendikal nedenlerle” tutuklandığını söylüyor. Görev yaptığı sürede terör örgütü PKK’ya terör örgütü demediği gibi örgü-tün birçok katliamını görmezden geldi. PKK’yı kınamak yerine yaptığı katliamları meşrulaştıran çok sayıda açıklama yaptı. Türkiye’de iki dönem KESK genel başkanlığı yapmasına rağmen hangi sendikal nedenlerle tutuklandığını yaptığı konuşmada açıklamamış. Diğer ülkelerin sendika yöneticileri de tutuklanmaya gerekçe yapılan “sendikal nedenlerin” ne olduğunu sormamış. Tutuklanma kararı sendi-kaya üye yaptığı için mi verilmiş? Üyeleri adına toplu sözleşme yaptığı için mi verilmiş? Yoksa üyelerin ekonomik ve sosyal haklarını geliştirmek için mücadele ettiğinden dolayı mı ceza almış? Tutuklanma nedeni bunların hiçbiri. Anlaşılan Lami Özgen’e biçilen yeni rol, sendikaların “Can Dündar”ı olmak. Ülkeden kaçtıktan sonra Türkiye düşmanlarıyla ortak hareket ederek karalama kampanyalarına malzeme taşıyan konuşmalar yapmak. Kaçaklar için sığınmanın kabul edilmesi Türkiye’yi karalama kampanyasına destek verecek açıklamalar yapma şartına bağlanmış gibi görünüyor. Lami Özgen’in sığınma talebine destek verilmesini isteyen KESK’e bağlı SES, Yapı-Yol Sen ve ESM PSI kongresine resmi müracaatta bulunuyor. Aynı sendikalar Türkiye’de hiçbir özgürlüğün olmadığını söylüyor. Uluslararası sendikal toplantılara katıl, ülkenin Cumhurbaşkanına iftiralar at ve hakaret et, ülkenin durumuyla ilgili yalanlarla dolu raporlar hazırla, terör örgütlerinin emekçi katliamlarını kınama, Türkiye düşmanlarıyla el ele vererek karalama kampanyalarının düzenleyicisi ol, sonra da “Türkiye’de özgürlük yok” de.

Pasaportsuz İsviçre’ye kaçtı

Özgen’in konuşmasını veren haberden öğreniyoruz ki tutuklama kararı çıktıktan sonra pasaportuna el konmuş. Ancak pasaportu olma-dan, üstelik hakkında tutuklama kararı olan biri İsviçre’ye nasıl kaçmış? Uluslararası sendikaların Özgen’in kaçırılmasında rolü var mı-dır? Uluslararası bir sendikanın kongresinde pasaportu olmayan kaçak bir sendikacı nasıl gelebiliyor? Bu ve benzeri sorular ise aydınla-tılmaya ihtiyaç duymaktadır.

Tüm bu tartışmalı taslakları ve kişileri gündemine alan PSI kongresinde 15 Temmuz şehitlerimiz için başsağlığı dilemediler. Üstelik şehit-lerimiz içinde birçok sendika üyesi vardı, üyelerimizden Köksal Karmil de İstanbul’da şehit olmuştu. Uluslararası sendikal alanda özellik-le emperyalist ülkelerden yöneticilerin olduğu sendikalar Türkiye karşıtlığını yaygınlaştırmaya çalışıyor. Türkiye karşıtı bir algının oluşma-sı için içimizden bazı sendikalar ile emperyalist sendikal örgütler el ele vererek sistematik bir çalışma yürütüyor. Buna karşı Türkiye’nin yerli-milli sendikaları, farklı dillerde çalışma hayatına yönelik raporlar hazırlayarak sendikalara göndermelidir. Bu raporlar çerçevesinde yurt dışında toplantılar yapılarak gerçekler anlatılmalıdır. 

@TarkanZengin