Kadın folkloru ve kültürel imaj çözümlemesi

Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
10.03.2018

Kadın imajının folklor kalıplarında belirlenmiş yerinin yalnızca sözel sanatlarda değil, görsel simgeler yoluyla da sabitlendiğini söyleyen Mehmet Ali Yolcu’ya göre ülkemizde kadın folkloru çalışmalarının artması hem toplumsal cinsiyetle ilgili kültürel imajların çözümlenmesini kolaylaştıracak hem de konuyla ilgili toplumsal-zihinsel dönüşüme katkı sağlayacaktır.


Kadın folkloru ve kültürel imaj çözümlemesi

Batı’da bilhassa 1960’lı ve 70’li yıllardan itibaren toplumsal cinsiyet çalışmalarının etkisiyle yaygınlaşmaya başlayan yeni bir çalışma alanı olarak görülebilir kadın folkloru. Genelde feminist araştırmacıların kadına özgü folklor türlerinden kadın halk icracılarına, kadına yönelik baskılar üreten gelenek ve ritüellerden geleneksel yapıdaki toplumsal cinsiyet algılarına geniş bir yelpazede araştırmalarını sürdürdüklerini biliyoruz. Özellikle post-modernizm etkisiyle birlikte klasik feminizm ile yeni Fransız feminizmi arasındaki fikir ayrılıkları ve farklı bakış açılarının üzerinde yoğunlaşan bilimsel çalışmalarla folklor alanında cinsiyet temelli derleme tekniklerinin geliştirilmeye çalışıldığını da söylemek mümkün.

Türkiye’de ise son yıllarda özellikle Amerikan folklor araştırmalarının da etkisiyle performans odaklı çalışmalar üretiliyor. Akademik açıdan Türkiye’de kadın ve folklor ilişkisinin Türk folklor araştırmalarında yeterince düşünülmediğini vurgulayan Mehmet Ali Yolcu, Kadın Folkloru başlığı altında bir araya getirdiği 10 çeviri makaleyle bu alanda Türkiye’de rastlanan teorik altyapı eksikliğini gidermeye katkı sağlıyor.

Fransız devriminin temel ilkelerinin “erkeksi” özellikler taşımaları, “doğal” eşitsizlere eşit yasal haklar sağlamaları dolayısıyla doğa-kültür, kadın-erkek kavramsal karşıtlıkları zemininde eleştirildiğini söylüyor Yolcu. Bu tür kategorileri katılaştıran modern Batılı düşünme sistematiğine, feminizmin postmodernizm şemsiyesi altında yönelttiği eleştirileri de görece liberal ortamların sağladığı bir ‘şımarıklık’ olarak değerlendiriyor. Bu eleştirilerin özellikle seyahat özgürlüğü, miras hakkı, eğitim vb. konularda önemli eksiklikler yaşayan kadınların yoğun olduğu toplumlarda pek akla yatmadığını da söyleme gereği duyuyor. Janet Afary’nin kitapta yer alan makalesine bu açıdan dikkat çeken Yolcu, böylelikle postmodernist eleştiri ile feminizm arasındaki ilişkilerin ironik boyutlarına da değinme fırsatı buluyor. Afary’nin makalesine göre 20. yüzyılın başlarında İran’da kadın haklarını talep edenler, hem İran’ın dini liderleriyle hem de seküler ve liberal aydınlarıyla mücadele etmek zorunda kalmıştır. Afary makalesinde ayrıca milliyetçilik ile feminizmi ilişkilendirmiştir.

20. yüzyılda gelişen feminist düşüncenin antropoloji ve folklor disiplinlerinde biyolojik cinsiyete dayalı farklılıklardan çok toplumsal cinsiyeti kavramlaştırarak kadının ev içi rolleri, kamusal ve özel alandaki konumu üzerine çözümlemeler ürettiğini vurgulayan Yolcu, bu kavramın folklor disiplininin çalışma kadrolarının yeniden ele alınmasına yol açtığını tespit ediyor. Kadın imajının folklor kalıplarında belirlenmiş yerinin yalnızca sözel sanatlarda değil, görsel simgeler yoluyla da sabitlendiğini ileri süren Yolcu’ya göre ülkemizde kadın folkloru çalışmalarının artması hem toplum-sal cinsiyetle ilgili kültürel imajların çözümlenmesini kolaylaştıracak hem de konuyla ilgili toplumsal-zihinsel dönüşüme katkı sağlanabilecektir.

Faizin iktisadi ve toplumsal tarihi

Neredeyse insanlık tarihi kadar eski ve hemen hemen bilinen bütün medeniyet havzalarında rastlanan ekonomik bir uygulamadır faiz. Faiz için söylediğimiz bu eskilik ve yaygınlık sadece uygulama alanından değil, bizatihi onun ‘meşru bir eylem’ olup olmadığıyla ilgili tartışmalardan da kaynaklanır. Sadece Yahudilik, İslam ve Hıristiyanlığın değil, pagan dinlerin, hatta kültürel dinlerin bile hakkında olumsuz düşündüğü faizin, olumsuz servet transferi ve toplumsal sınıfları karşı karşıya getiren, toplumları bölen yapısı da sosyo-ekonomik işleyişte yol açtığı yetersizlikler bağlamında eleştirilere konu edildi. Kitap faiz etrafındaki bütün bu tartışmaları iktisadi düşünce tarihinde irdeliyor. İktisadi Düşüncede Faiz, Abdullah M. Küçükkalay, Çizgi, 2018

Önermeler mantığının temeli nedir?

Klasik İslam düşüncesinde muallim-i sani olarak, muallim-i evvel addedilen Aristoteles’in mantık sahasındaki en önemli eseri Peri Hermeneias’a yazdığı Kitab’ul İbare adlı büyük şerhle tanınan ve özellikle dil-mantık ilişkisine açıklık getirerek dil bilimlerinin gelişimine de katkı sağlayan Farabi’nin sistematik mantık biliminin de başlatıcısı olduğunu söylemek pek yanlış değildir. Peri Hermenias ve onun Farabi öncesi geçirmiş olduğu süreçleri, klasik ve modern kaynakları araştırarak ortaya koyan Ferruh Özpilavcı, İslam mantık tarihinin başlatıcısı ve kurucusu kabul edilen Farabi’nin dili ve zihni üzerinden önerme mantığını tüm yönleri ve derinliği ile incelemeye çalışıyor. Farabi’nin Önerme Anlayışı, Ferruh Özpilavcı, Litera, 2018