Kur’an’ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması’nın hatırlattıkları

Mehmet Yakupoğlu / Yazar
17.06.2017

Medine-i Münevvere’de yapmış olduğu hizmetleri Hz. Peygamber (s.a.s)’e raporlayan Enes b. Malik (r.a) şöyle der: “Ya Rasulallah! Medine’de Kur’an’ın girmediği bir ev kalmadı.” TRT’nin Kur’an’ı güzel okuma yarışmasıyla da her hane, her gönül ilahi mesajla buluşmuştur.


Kur’an’ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması’nın hatırlattıkları

Kur’an okumanın büyük bir kazanım, maddi ve manevi bir kazanç olacağı Fatır suresi 29. ayette şöyle beyan edilmiştir:  “Şüphesiz, Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden, gizlice ve açıktan Allah yolunda harcayanlar, asla zarar etmeyecek bir ticaret umabilirler...” Vahyin muhatabı ve Kur’an mektebinin ilk öğreticisi olan Hz. Peygamber (s.a.) yüce Kitabımızın Müslümanlar tarafından iyi bir şekilde okunmasına ve anlaşılmasına büyük önem vermiştir.

Konuyla ilgili hadis külliyatımızda birçok hadis bulunmaktadır. Buhârî’de yer alan bir rivayete göre, Peygamber Efendimiz (s.a.) Abdullah İbn Mesud’dan kendisine Kur’ân okumasını istemişti. Bunun üzerine İbni Mes’ud:“Ey Allah’ın Rasulu! Kur’ân sana indirildiği hâlde ben mi sana okuyacağım?!” diye sordu. Peygamberimiz de: “Evet, onu başkasından dinlemek benim hoşuma gider!” diye cevap vermiştir. Bunun üzerinde İbni Mes’ud Kur’an okumaya başladı. “Her ümmetten bir şahit gönderdiğimiz zaman durumları ne olacak?” mealindeki âyete kadar geldiğinde, Resûlullah: “Şimdilik yeter” dedi; o anda gözlerinden yaşlar boşanıyordu… (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân: 32-33)

Kur’an-ı Kerim’i güzel okumaya teşvik etmek, özellikle gençler arasında Kur’an eğitimine yönelik bir farkındalık oluşturmak üzere Kur’an kurslarında eğitim-öğretim gören kız ve erkek öğrenciler arasında her yıl Diyanet İşleri Başkanlığınca Kur’an-ı Kerim’i yüzünden güzel okuma yarışmaları düzenlenmekte ve katılanlar ödüllendirilmektedir. Hafızlık Yarışmaları ise, 1983 yılından itibaren yaz döneminde gerçekleştirilen Hafızlık Tespit Sınavlarında üstün başarı gösteren ve sınav komisyonu tarafından yarışmaya katılması uygun görülen kız ve erkek öğrenciler arasında ayrı ayrı ön eleme ve Türkiye finali formatında yapılmaktadır.

TRT’de dini programlar

1953-54 yıllarında TRT Radyo’da Kur’an’ın okunmasına dönük programlar yapılmaya başlanmış,  Hasan Akkuş, Esad Geredeli, Ali Güran gibi hocalarımız okuyucu olarak bu programlara katılmıştır. 15 yaşındaki genç hafız Tayyar Altıkulaç da bu okuyucular arasında yer almıştır. Daha sonra DİB Başkanı olan Altıkulaç, hatırat olarak kaleme aldığı “Zorlukları Aşarken” adlı eserinde TRT’nin dini programlar tarihinde yaşanan sıkıntılara ışık tutmaktadır.

Son yıllarda TRT’de Ramazan ile ilgili çok önemli yayınlar yapılmaktadır. 2017 yılı Ramazan ayında ise Ramazan etkinlikleri bağlamında Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma yarışmasına yer verilmektedir. Bu program hem TRT tarihinde hem de ülkemiz tarihinde bir ilktir. Adı geçen yarışmada jüri başkanlığı yapan Dr. Mehmet Ali Sarı hocamızın şu hatırası gelinen noktanın ehemmiyetini göstermektedir: “1940’lı yıllarda Bolu’dan üç arkadaş Kur’an ilimlerini okumak için İstanbul’a geldik, günlerce kalacak bir yer aradık, nihayet ben başımı sokacak bir baraka bulmuştum. İki arkadaşım ise gözyaşları içinde mahzun bir şekilde kalacak yer bulamadıklarından Bolu’ya geri dönmek zorunda kaldı. Bir gün gelecek bütün teknolojik ve fiziki donanıma sahip böyle nezih bir ortamda Kur’an dersleri verilecek deseler, o yıllarda hayaline bile inanamazdık. İşte Mevla lütfetti, bu imkanlara kavuştuk, O’na sonsuz şükürler olsun. O her şeye kadirdir”.

TRT’de düzenlenen bu program milletimizin genlerinde var olan Kur’an sevdasını yeniden ortaya çıkarmış ve halkımızın teveccühüne mazhar olmuştur. Medine-i Münevvere’de yapmış olduğu hizmetleri Hz. Peygamber’e (s.a.) raporlayan Mus’ab b. Umeyr (r.a) şöyle der: “Ya Rasulallah! Medine’de Kur’an’ın girmediği bir ev kalmadı.” TRT aracıyla her hane, her gönül ilahi mesajla buluşmuştur.

Diyanet İşleri Başkanlığı ve sivil toplum kuruluşlarınca yapılan kamuoyu araştırmalarında halkımızın yüzde 50’ye yakın bir oranı, Kuran okumayı bilmediklerini beyan etmiştir. Yüzde 20’lik bir kitle ise hayatında hiç Kur’an’a dokunmadığını söylemiştir. Bu anlamda TRT’nin düzenlediği program bir yaygın din eğitimi faaliyetidir. Jürinin katılımcılar için yapmış olduğu katkı ve eleştiriler, Kur’an eğitimi hususunda gayretli olan vatandaşlarımızın bilgilenmesini sağlamaktadır. Hafızlık eğitimi veren hocalarımız ve talebeleri, programı dikkatle takip edip, talim, tecvid, maharicihuruf ve tashihi huruf alanında yaygın hataları ve onların çözümlerini öğrenmektedir.

Manaya vakıf olmaları gerek

Gelecek yıllarda “Kur’a’ı Kerimi Güzel Okuma Yarışması” ile beraber Hafızlık, ezber yarışması ve ezanı güzel okuma yarışmalarının da TRT tarafından gerçekleştirilmesi beklentisi içerisindeyiz. Önümüzdeki yıllarda gerçekleştirilecek programlarda aşağıdaki hususlar göz önünde bulundurulursa halkımızın daha çok teveccühüne mazhar olacağı inancını taşımaktayız:

1-Katılımcı/yarışmacı kardeşlerimiz hiçbir zaman kıraatı musikiye kurban etmemelidir. İmaj, tarz, üslup, kılık ve kıyafet bir Kur’an okuyucusuna uygun olmalıdır. 

2- Yarışmacılar okudukları aşr-ı şeriflerin manalarına mutlaka vakıf olmalıdır. Hatta okuma bittikten sonra mealini dinleyiciler ile paylaşabilir, bazı ayetlere vurgu yapabilirler. Bu yeterlilik vakıf, ibtida yani durak ve yeniden okumaya başlama konusunda hata yapmamalarını sağlayacaktır.

3- Yarışmacılar, ön elemelerden (ilk müracaattan) sonra belli bir dönem kampa alınabilir. Bu kamplar Diyanet’e bağlı eğitim merkezleri, Kur’an kursları vb. mekanlarda düzenlenebilir. Bu kamplara katılan yarışmacılar, ehliyetli hocalar tarafından daha donanımlı hale getirilebilir.

4- Bu yarışmayı bağımsız gözle izleyenlerin bir değerlendirmesi de şudur: Okuyucuların simaları ne kadar da güzel. Masum ve tertemiz bir suret. Yüzünden Kur’an okuyanlar, yüzlerinden Kur’an okunur hale gelmiş. Aileler ve gençler bu okuyucuları örnek almaktadır. Temsil bir sorun değil, sunum olmalıdır.

5- Stüdyo ortamının dizaynı değiştirilebilir. Çünkü bu milletin geleneğinde rahle-i tedris bulunmaktadır. Ayrıca Kur’an okunduktan sonra izleyiciler tarafından alkışlamak -nefislere hoş gelsede- pek alışık olmadığımız bir husustur.

Halkımızın sahiplenip büyük ilgi gösterdiği “Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma” programının, günlük magazinsel beklentilerden ve popüler kültürün etkisinden kurtularak, nev-i şahsına münhasır bir tarzda olması halkımızın en önemli beklentisidir. Burada zarf ile mazruf; araç ile amaç birbirine karıştırılmamalıdır.

[email protected]