Milletin listesine giremeyenler TT listesine nasıl giriyor?

Adnan Karakaş / UMED Yönetim Kurulu Üyesi
16.09.2017

Sosyal medyada yapılan algı operasyonları sadece sokak hareketlerini örgütlemek, kaosa zemin hazırlamak için değil realiteden uzaklaştırılmış, bilinçli olarak üretilen materyalleri yaygınlaştırarak insanları düşünsel açıdan manipüle etmek için de kullanılır. İnsanları aldatma sanatı olarak bilinen sosyal mühendislik dediğimiz bu yöntemi en iyi kullanan yapılardan biri ise hiç şüphesiz FETÖ’dür.


Milletin listesine giremeyenler TT listesine nasıl giriyor?

Türkiye, 31 Mayıs 2013 yılında Sosyal medyada “manipülasyon” ve “algı operasyonu” ile yüzleşti. Gezi olaylarına polis müdahalesinin gerçekleştiği 31 Mayıs’ta photoshop’lanarak paylaşılan kareler, hesap sahiplerinin bile haberi olmadan otomatik olarak dakikada atılan 3 bin tweet, kaosu tetik-lemeye yönelik açılan etiketler ve 950 bine ulaşan tweetler...  Profesyonelce önceden yapılmış bir hazırlık vardı. Polis müdahalesi geldiği dakikalarda “Taksim’de panzerle ezilen genç resmi” denilerek paylaşımlar yapıldı. Oysa ortada panzerle ezilen bir genç yoktu. On binlerce kişi tarafından eş za-manlı paylaşılan foto başka bir ülkede bot motorundan yaralanan kişiye aitti. Onbinlerce kişinin Taksim’e toplandığı yolunda atılan fotoğraflar ise Mısır’ın başkenti Kahire’deki Tahrir Meydanı’ndaydı. 2012 Avrasya Maratonu’na ait fotoğraflar bile photoshop’lanarak eylemcilerin köprüden geçe-rek, Taksim’e gittiği yönünde ifadelerle paylaşılıyordu. Görsellerle meydana getirilen dezenformasyon tavan yapıyordu. Örneğin, göstericilerin Cevahir AVM’yi zaptettiği, eylemler 48 saat daha devam ederse AB kararlarına göre hükümetin düşeceği yalanı bir anda sosyal ağları esir alıyor, kirli operas-yonlara tam gaz devam ediyorlardı.

Benzer bir süreci 6-7 Ekim 2014 tarihinde yaşıyorduk. Terör örgütü yandaşları Filistinli bir çocuğa ait ayakkabıların fotoğrafını paylaşarak, “Ka-til devlet” ifadeleriyle algı operasyonlarına başlıyordu. Gezi’den deneyimli olan kaos timleri devreye giriyor, sahayı terörize ediyor, toplumu zehirliyor, PKK tarafından üç gün boyunca gerçekleştirilen katliamları da perdeliyordu.

Elbette sosyal medyada yapılan algı operasyonları sadece sokak hareketlerini örgütlemek, kaosa zemin hazırlamak için değil realiteden uzaklaş-tırılmış, bilinçli olarak üretilen materyalleri yaygınlaştırarak insanları düşünsel açıdan manipüle etmek için de kullanılır. İnsanları aldatma sanatı olarak bilinen sosyal mühendislik dediğimiz bu yöntemi en iyi kullanan yapılardan biri ise hiç şüphesiz Fetulahçı Terör Örgütü’dür. Ne denli uzman-laştığını gördüğümüz tarih 17-25 Aralık 2013’tür.

Öğrencilere talimat verildi

17-25 Aralık Türkiye’de sahte sosyal medya hesaplarının en yoğun biçimde açıldığı ve siyasi iradenin önce FETÖ sonrasında ise terör koalisyonu tarafından sınır tanımaksızın hedef alındığı tarihtir. Kaldı ki, Antalya’daki FETÖ iddianamesinde, örgüt üyelerinin öğrencilere sahte sosyal medya hesapları açarak, hükümet aleyhine mesaj atılması talimatı verdiği belirtilmişti. İddianamede, özelikle 17-25 Aralık sonrasında birden fazla sahte sosyal medya hesabından hükümet aleyhine, örgüt lehine mesaj atılması yönünde talimatlar verildiğine dikkati çekilmiş, iddia; deliller ve sanık ifade-leriyle belgelenmişti. Yolsuzluk süsü verilmiş darbe girişiminin sosyal medya ayağı da daha sonra deşifre edilmiş, bot hesap da denilen robot hesaplar-la yapılan çirkin operasyonlar kayıt altına alınmıştı. FETÖ tarafından istenilen etiketleri TT listesine sokmak için kullanılan sahte robot hesaplar kısa süre sonra buharlaşmış, 15 Temmuz işgal girişimi öncesinde yeniden aktifleştirilmiş, hain gecede sabaha kadar algı yönetimi denenmiş, millet sahayı kontrol altına alıp, sokakları FETÖ’cülerden temizlediği saatlerde söz konusu hesaplar kendilerini dondurmuştu. Ama vazgeçmemişlerdi. Çok rahat millet ve ülke karşıtı olan çevrelerle koalisyona girebilme yeteneğini de kazanmışlardı.

Bu kez koalisyonun tüm bileşenleri 2017 Ağustos ayında sahneye çıktılar. Takvimler 4. Dönem Toplu Sözleşmesini gösteriyor, sosyal medyada manipülatif paylaşımlar başlıyordu. Kamu görevlilerinin 2018-2019 yıllarına ilişkin mali ve sosyal haklarını belirlemek üzere yürütülen  4. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmeleri başladığı ilk gün, kullanıcılar tarafından takipçi artırmak için parayla satın alınabilen robot hesaplar devreye sokuldu. Söz konusu hesapların fotoğrafları sahte, kimlikleri gizli, takipçileri sınırlı, yönetenler ise emekçilerin haklarının peşinde değil, yeni bir kaos planı peşindeydi.

İlk toplantıda Kamu Görevlileri Sendikaları Heyet Başkanı, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın masadan beklentilerini açıklayıp, tekliflerini sıralamaya başladığı anda sosyal medya müfterileri devreye girdi, ‘Hashtag’lar açıldı, kelimeleri silah olarak kullanıp, insanları kendi doğrularına zorlamak isteyen toplum mühendisleri isnat etme, yaftalama, sahte istatistik/veriler üzerinden psikolojik manipülasyona başladılar. Kamu görevlileri-nin sinir uçlarını tahriş etmeye yönelik ilk hamleye masada yetkisiz, sahada etkisiz olan sendikalardan destek geldiğinde, Gezi ve 17-25 Aralık trolleri gizemli hesaplarını devreye soktu. Gün boyu algı operasyonu denediler, masayı provoke etmek ve sahayı kışkırtmak için yetkisiz ve etkisiz sendikalar tarafından üretilen sahte materyalleri algı oluşturmaya yönelik organize olarak yaymaya başladılar. O günün istatistiği hayli ilginç… Masayı hedef alan sahte hesap sayısı 117. Sahte hesapların paylaşımları ise 1.095. Yaptıkları ise etkisiz ve yetkisiz sendikaların yaptığı paylaşımları neredeyse bire bir kopyalayıp, imla hatalarını bile düzeltmeden paylaşmak. Açılan hashtag’e verilen destek ise acziyetlerini görmemizi sağlıyor. İlk hedefleri Türkiye gündeminde en çok konuşulan konular anlamına gelen Trending Topic (TT) listesine girmekti. Girdiler de. Ama küçük bir araştırma yaptık. Gerçek bir insan tarafından kullanılıyor süsü verilen sahte hesapları inceledik önce… Sahte hesapları yönlendirenin bir yazılımcı olduğunu gördük. Anlamak zor olmadı. Söz konusu sahte hesapların geçmişini UMED sosyal medya ekibi taradığında, karşımıza amatörce yazılımcının reklamını yapan paylaşım-larla karşılaştık. Söz konusu yazılımcı artık şirketleşmiş. Sosyal medya uzmanı arkadaşlarımız söz konusu şirketle iletişime geçti, söylediği ilk söz; “Bu bizim profesyonel işimiz, 3.000 TL vereni TT listesine 20 dakikada yerleştiririz” şeklinde oldu. Yazılımcı şirketin, olayı inkâr etmesini beklerken Toplu Sözleşme masasını provoke etmek için para aldığını itiraf eden açıklamasıyla karşılaştık.

Parayı kimlerin verdiğini elbette açıklamadı, ancak anlamak hiç de zor değil… Milletin gündemine hiçbir zaman giremeyenler, bot hesaplar üze-rinden sahte gündem oluşturma gayretine girişmişti. Ana kumanda kendilerinde, tetikçileri yazılım firması, bir düğmeye basıldığı anda önceden hazır-lanan materyaller,  gerçek kullanıcı görünümündeki botlar tarafından tweet olarak gönderiliyor. Gönderilen tweetler ise kamu görevlileri tarafından paylaşılıyor süsü veriliyor; botlar, otomatik olarak attıkları tweetlerle Memur-Sen’i hedef alıyor…

Süreç, 4. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinin ilk oturumundan, imza sürecine kadar aynı şekilde yürütülüyor. Materyaller değişiyor ancak sü-reci hedef alan 117 sahte hesap sayısı değişmiyor. Yaptıkları paylaşımlar ilk gün bin 95 iken sona doğru 3 bin sayılarını aşıyor. Bu da kesenin ağzı-nın tetikçileri kullananlar tarafından biraz daha açıldığını gösteriyor. Söz konusu 117 sahte hesabı yalnız bırakmayan hesaplarda var.

Kaos planları

“2018 için 4+3.5, 2019 için 4+5”lik teklif sunulduğunda hareketlendiklerini görüyoruz. Teklif kabul edilip, 4. Dönem Toplu Sözleşmede 45 maddesi genel, 213 maddesi hizmet kollarının olmak üzere toplam 258 maddede bağıtlanan kazanımlar elde edildiğini duydukları anda, toplumu galeyana getirmeye, manipüle etmeye, etkilemeye ve algı oluşturmaya başladıklarını görüyoruz. Onlar yazıyor, sadece sahte hesaplar değil, Türki-ye’nin karşı karşıya kaldığı her küresel operasyonda aktif görev alan ve çoğunun IP adresi yurtdışında gözüken fenomen hesaplar devreye giriyordu. Zaten pusuda bekletiliyor, gerektiğinde kullanılıyorlardı. Milli iradenin tecellisini engellemeye yönelik her türlü faaliyetinin figüranı olan bu hesaplar etkisiz ve yetkisiz sendikalarla bir oluyor,   beşli çetenin başlattığı yeni kaos planında rol alıyorlardı. Sabah olduğunda ise meşru sendikacılığı tartışılır hale getirmeyi başaramadıklarını anlıyor, inlerine çekiliyorlardı. Yazılımcı firmanın kazandığı ise yanına kar kalıyordu.

@adnan_karakas