OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun işlevi ve önemi

Arş. Gör. Hilal Yazıcı / KTÜ Hukuk Fak. Anayasa Hukuku
19.08.2017

Kararlarının AİHM önünde de değerlendirileceğini göz önünde bulundurmak durumunda olan Komisyon, OHAL sürecinde yaşanmış olabilecek hak ihlallerini ortadan kaldırmak ya da bunun yolunu açmak noktasında önemli bir rol üstlenecektir.


OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun işlevi ve önemi

15 Temmuz sürecinde millete ve devlete yöneltilmiş bir saldırının önlenmesi, olumsuz etkilerinin kısa sürede bertaraf edilmesi, tekrar benzeri bir kalkışmanın yaşanmaması ya da doğacak herhangi bir zaaf veya boşluktan faydalanabilecek başkaca güçlerin benzer hareketlerinin de önüne geçilmesi noktasında, hızlı ve etkili kararlar alınmaya çalışılmıştır. Burada gözden kaçırılmaması gereken önemli nokta; alınan ve alınmakta olan tedbirlerden çok daha katı ve sert tedbirler alınmış olsaydı bile; boyutları, yurtdışındaki konumu tam ortaya çıkmamış böyle bir yapının, tamamen etkisiz hale getirilmiş olmasının henüz söz konusu olamayacağıdır. O yüzden 15 Temmuz’dan bu yana alınan tedbirlere bu açıdan da bakmak gerekir. Türkiye, büyük bir yıkım hareketiyle karşı karşıya kalmış ve bu durumla mücadele adeta, topyekûn bir varlık ya da yokluk mücadelesi haline gelmiştir.

Teorik tartışmalar bir kenara bırakılacak olursa, devlet dediğimiz kapsayıcı ve meşru siyasal otoritede meydana gelen en ufak bir zaaf ya da boşluğun, günümüz dünyasında ne gibi olumsuz sonuçlar ortaya çıkardığını, Ortadoğu’da yaşananlar açıkça ortaya koymaktadır. Geçmişten günümüze gerek kendi sosyo-kültürel yapısından kaynaklı, gerekse de üretilmiş derin problemleri olan bu coğrafyada, birey olarak hakları ile birlikte var olabilmenin, meşru ve bağımsız bir siyasal otoriteyi gerektirdiği ne yazık ki bir gerçektir. İşte Türkiye 15 Temmuz sürecinde buna ilişkin bir mücadele ile “var” olduğunu ispat etmiştir.

Böyle büyük bir mücadele sürecinde hukukun bütün kurum ve kurallarının işletilememesi, hukukun dışında bir şeyle mücadele ediliyor olması ile de ilgilidir. Ve elbette ki hiç istenmese bile bir takım hak ihlallerinin ortaya çıkması kaçınılmaz olmuştur. OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu, bu hak ihlallerini ortadan kaldırabilmek için idari yapı içerisinde oluşturulmuş bir mekanizma ve alacağı kararlar icrai değer taşıyacak. Bu Komisyonun kuruluşuyla alakalı olarak Venedik Komisyonu ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin tavsiyeleri de olmuştur.

Komisyon 685 Sayılı KHK ile kurulmuş ve 12 Temmuz 2017’de de çalışma usul ve esaslarını belirleyen tebliğ yayınlanmıştır. İlgili KHK’ya göre Komisyon, haklarında doğrudan OHAL KHK’sı ile işlem yapılan kişi ve kuruluşların başvurularını kabul edebilecek ve yapılacak inceleme neticesinde verilecek kararlar ile ilgili 60 gün içerisinde idari yargı yoluna başvurulabilecek. Komisyonun önemi tam da bu noktada ortaya çıkmaktadır.

Çünkü Anayasanın açık hükmü gereği, OHAL KHK’larının Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenmesi mümkün değil. Diğer taraftan Danıştay ve idare mahkemelerinin farklı gerekçelerle, bu tür yasa değeri taşıyan işlemlerle ilgili denetim yetkilerinin olmayacağı yönünde bir yaklaşım geliştirdikleri görülmektedir. Böylece, haklarında doğrudan KHK ile işlem yapılmış kişi ve kurumların başvuru yapabilecekleri herhangi bir merci kalmamış durumdaydı. Burada düşünülebilecek tek yol Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunun işletilmesi yolu idi. Ancak Anayasa Mahkemesi bu başvurularla ilgili karar vermeye başladığında Komisyon kurulmuştu. Dolayısıyla Komisyona başvuru, artık tüketilmesi gereken bir yoldu. Anayasa Mahkemesi bu gerekçeyle bireysel başvuruları reddetti. Aynı şekilde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de iç hukuk yollarının henüz tüketilmemiş olduğu, ispatını devlete yüklemekle birlikte ve davanın önüne gelmesi halinde bunu değerlendirme yetkisini saklı tutmak kaydıyla, Komisyonun etkili ve erişilebilir bir yol olarak kabul edilebileceğini belirterek, ilgili başvuruyu reddetmiştir.

Komisyonun OHAL sürecinde göreceği en önemli işlevin, adil yargılanma hakkının kullanılabilmesinin önünü açacak bir imkan sunması olduğu söylenebilir. Bunu anlayabilmek için ise Komisyonu bazı noktalarda değerlendirmek gerekir. İlk olarak belirtilmelidir ki Komisyon bir yargı mercii değil, idari bütün içerisinde oluşturulmuş bir yapıdır. Dolayısıyla üyelerinin yürütme tarafından atanıyor olması yargı bağımsızlığı bağlamında değerlendirilemez. İkinci olarak, üyeleri yürütme tarafından atanıyor olsa da tümüyle güvencesiz bırakıldıkları da söylenemez. Zira ilgili KHK’nın Komisyon üyeleri için bazı güvenceler getirdiği söylenebilir. Üçüncü olarak Komisyonun, haklarında doğrudan KHK ile işlem yapılan kişi ve kurumların kolay bir biçimde ulaşabileceği bir başvuru mercii olduğu da söylenebilir. Başbakanlık bünyesinde oluşturulan web adresinden elde edilecek dokümanların valiliklere verilmesi suretiyle Komisyona başvuru yapılabilecektir. Ayrıca haklarında önceki KHK’larla işlem yapılmış kişiler de dahil olmak üzere, başvuru için makul bir süre de tanınmaktadır. Haklarında KHK ile işlem yapılmış tüm kişi ve kuruluşların başvurularına bakabilecek olması, Komisyonun denetim dışı kalmış tüm konulara bakabileceği anlamına gelir. Bu açıdan bakıldığında da etkili ve işlevsel bir başvuru yolu olduğu söylenebilir. Dördüncü nokta ise Komisyon, yargı mercileri de dahil olmak üzere görev alanıyla ilgili her türlü bilgi ve belgeyi tüm kurum ve kuruluşlardan isteyebilecektir (devlet sırları ve soruşturmanın gizliliğine ilişkin konular istisna edilmiştir). Öte yandan, başvurucunun da Komisyona bilgi/belge sunması mümkündür. Beşinci nokta Komisyonun icrai manada ve sonuç doğurabilecek kararlar verebilecek olmasıdır. Yani ihlal tespit ettiğinde ihlalin ortadan kaldırılmasını sağlayıcı nitelikte bir karar verme yetkisiyle donatılmıştır. Altıncı önemli nokta ise Komisyonun vereceği bütün kararlara karşı yargı yolunun açık olmasıdır. Dolayısıyla Komisyon ihlal kararı vermiş olsa bile, başvurucu çözümü yetersiz görüyorsa, bu kararı yargı yoluna taşıyabilecektir. Bu noktalardan bakıldığında Komisyonun işe yaramayacak bir yol olduğu iddiası da yersiz bir hale gelmektedir. Öte yandan, eğer bir ihlal söz konusu ise kişilerin haklarına kavuşmalarını geciktirecek bir yol olduğuna ilişkin iddia, gerekirse hem AYM önünde hem de AİHM önünde ileri sürülebilecek bir iddiadır. Sonuç olarak kararlarının AİHM önünde de değerlendirileceğini göz önünde bulundurmak durumunda olan Komisyonun, OHAL sürecinde yaşanmış olabilecek hak ihlallerini ortadan kaldırmak ya da bunun yolunu açmak noktasında önemli bir rol üstleneceğini söylemek mümkündür.

[email protected]