PKK/PYD Almanya’nın güvenliği için de bir tehdit

Yasin Baş / Araştırmacı-Gazeteci
21.04.2018

DEAŞ, PKK/PYD veya başka terör örgütlerine katılarak Almanya’yı terk eden, çatışmalardan sonra geri dönen örgüt mensupları, Almanya için de yüksek bir güvenlik tehdididir. Bu nedenle şu an Almanya’da yürürlükte olan ve özellikle DAEŞ militanlarına yönelik uygulanan önleyici tedbirler terör örgütü PKK/PYD’yi de kapsamalıdır.


PKK/PYD Almanya’nın güvenliği  için de bir tehdit

Kuzey Suriye ve Kuzey Irak’da Türk ordusu ile Terör örgütü PKK/PYD arasında çatışmalar devam ediyor. Alman ve AB medyası, PKK’nın AB ve ABD tarafından terör örgütü olarak değerlendirildiğini söylüyor. Almanya’da bu örgüt 1993 yılından beri yasaklı ve iç istihbarat teşkilatının takibi altında. Ancak medya tüketicisi günlük gazetesini açtığında, televizyonda haber programlarını izlediğinde veya radyoyu dinlediğinde PKK/PYD hakkında çok başka bir imaja rastlayabiliyor.

Medya, dünyada sanki iki türlü terör örgütünün olduğuna kamuoyunu inandırmak istiyor. PKK/PYD söz konusu olduğunda genellikle “özgürlük savaşçıları”, “aktivist” veya “işçi partisinden” ifadeleri kullanılıyor. PKK/PYD’nin sekülerliği gündeme getiriliyor. Ruh ikizi DEAŞ’a karşı sözde mücadelesine methiyeler diziliyor. Kadın haklarına saygı gösteren bir düzen kurmak istediği vurgulanıyor ve demokrat bir yapı olarak lanse ediliyor. Eylemleri meşrulaştırılıyor. PKK/PYD eylemlerinden zarar gören kişi ve kurumlar sürekli Erdoğan’ın bizzat kendisi ile ilişkilendiriliyor. Camilere yapılan saldırılar sadece “Erdoğan’ın camilerine” veya “Türk camilerine” yapılmış, masum insanlara yönelik şiddet “Erdoğan’ın seçmenlerine” yapılmış oluyor. O zaman insan ister istemez soruyor: Terör terör müdür? Yoksa şu anki algıya göre “iyi terör” - “kötü terör” mü vardır? Müttefik ve dost olduğu iddia edilen ülkelerin Türkiye’nin DEAŞ terör örgütüne odaklanması talebi tabii ki önemli. DEAŞ da PKK gibi tamamen silinmesi gereken bir terör örgütüdür. Neredeyse hiçbir terör örgütü bugüne kadar İslam dininin imajına ve Müslümanlara bu kadar zarar vermemiştir. Ancak Almanya’da da diğer AB ülkelerinde ve ABD’de olduğu gibi birçok gazeteci, siyasetçi ve güvenlik uzmanı teröristler arasında “zararlı” ve “daha az zararlı” ayrımı yapabiliyor. Bu neye işaret etmektedir? Çifte standart, pragmatizm ve oportünizm… Hangisi?

Almanya istihbaratı uyarıyor

Alman Yeşiller Partisinden ve Sol Partiden bazı siyasiler geçmişte terör örgütü PKK’nın siyasal kolu olan HDP’ye seçim tavsiyesinde bulunmuş-tu… Terör paçavralarını Federal Mecliste gösterecek kadar pervasızlaşan bazı siyasiler, Almanya’nın ve bulundukları diğer AB ülkelerinin iç güvenliğine zarar verdiklerinin ne kadar farkındadır? Aynı teröristlerin bir gün kendi ülkelerinin iç güvenliğini tehdit etmesi, barışa, birlikte yaşamaya ve ekonomiye zarar vermesi ihtimalini ıskalıyor olabilirler mi?

Almanya’da yayımlanan ulusal gazetelerin verdiği bilgilere göre iç istihbarattan sorumlu “Anayasayı Koruma Teşkilatı” Almanya’daki PKK üyeleri arasında şiddetli bir “duygusallık” oluştuğu tespitini yapıyor. Hazırlanan rapora göre sosyal medya ve protesto gösterilerinde agresif tonlar saptanıyor, şiddet eylemlerine çağrı artıyor. Özellikle son aylarda kutsal mabetlere düzenlenen saldırılar, Almanya’nın iç güvenliği için de bir tehlike teşkil ediyor. Başta Almanya olmak üzere Avrupa’da bilhassa bu yılın başından beri terör örgütü PKK/PYD yandaşları ve aşırı sağcılar, camileri ortak hedef olarak seçmiş durumda. Almanya’daki iç istihbarat görevlileri, PKK’nın uzun süredir terör listelerinden çıkmak için Avrupa’da taktiksel açıdan barışçıl (eylemsizlik) çizgisini takip ettiğini ancak bunun son aylarda, özellikle Zeytin Dalı Harekâtı sonrası değişmiş olabileceğini açıkladı. Ayrıca Avrupa ülkelerinde PKK’nın yandaşlarını mobilize etme potansiyelinin hala yüksek olduğuna dikkat çekiliyor.

Camiler hedefte

Almanya’da şiddete başvurmadığı sürece PKK’ya tahammül gösteriliyor ve örgüt sadece izleniyordu. Ancak güvenlik güçleri, sadece Türkiye’de değil Almanya’da da terör örgütü PKK’da şiddet potansiyelinin bulunduğunun altını çiziyor. Zeytin Dalı Harekâtı ile PKK/PYD mensupları Avru-pa’nın ve Almanya’nın birçok kentinde –kısmen şiddet içeren – gösteriler düzenledi. Bu gösterilerde bazı yüzleri maskeli PKK/PYD mensupları şişe, taş, sopa kullandı. Örneğin Hannover ve Düsseldorf Havalimanlarında Türk yolculara saldırıldı. Bunun haricinde oturma ve açlık eylemleri de örgü-tün başvurduğu yöntemler arasında. Bu kişiler hakkında zaman zaman toplanma yasası ihlali, asayişi bozma ve mala zarardan soruşturmalar açılmakta... 

Zeytin Dalı Harekâtı ile birlikte terör örgütü mensupları Almanya’da camilere taş ve boya torbaları atmakta, duvarları ırkçı veya terör örgütünün kullandığı bölücü içerikli yazı ve sembollerle kirletmektedir. Zeytin Dalı Harekâtı öncesi de zaman zaman yapılan bu saldırıların dozu özellikle ha-rekâtın başlaması sonrası bariz bir şekilde artmıştır. PKK/PYD mensupları birçok camiye molotof kokteyli ve diğer yanıcı maddelerle kundaklama girişiminde bulunmuştur. Diyanet İşleri Türk-İslam Birliği (DİTİB), Avrupa Türk-İslam Birliği (ATİB), Avrupa Türk Birliği (ATB), İslam Toplumu Milli Görüş (İGMG), Almanya Türk Federasyonu (ATF) gibi çatı kuruluşlarının camilerine yönelik çok sayıda kundaklama girişimleri olmuştur. Örgüt mensupları bu saldırıları belirli internet sitelerinde üstlenmelerine rağmen, garip bir şekilde izlerine hala rastlanamamaktadır.

PKK/PYD terör örgütü bu taktiksel değişiklik ile yani eylemsizlik sürecinin sonlandırılması ile kendisini güçlü olduğu ve rahat hareket alanı bula-bildiği Avrupa’da tamamen marjinalize etmektedir. Örgüt son dönemdeki eylemleriyle kendisini tamamıyla kriminal bir yapı olarak deşifre etmiştir.

DEAŞ, PKK/PYD veya başka terör örgütlerine katılarak Almanya’yı terk eden, çatışmalardan sonra da ülkelerine geri dönen örgüt mensupları, bu ülkeler için yüksek bir emniyet tehdidir. Travma yaşamış, radikalleşmiş ve duygusallaşmış olarak geri dönen bu kişiler siyasi-ideolojik ve askeri (mili-tarist) kavgalarını Almanya’da devam ettirdikleri takdirde bu toplum için ciddi bir güvenlik tehlikesi oluşturacaktır. Bundan dolayı şu an Almanya’da yürürlükte olan ve özellikle DEAŞ militanlarına yönelik uygulanan önlem projeleri ve önleyici tedbirler terör örgütü PKK/PYD’yi de kapsamalıdır. Aralarında Alman vatandaşlarının da bulunduğu militan kadın ve erkeklerin terör kampları için toplanması ve devşirilmesi güvenlik birimlerince dikkatlice izlenmeli, gerektiğinde bu kişilere ağır cezalar verilmeli ve ülkeden çıkış yasağı getirilmelidir. Pasaport ve seyahat belgelerine el koyma girişimleri sadece DEAŞ militanları ile sınırlı kalmamalıdır. DEAŞ mensuplarına karşı mücadelede olduğu gibi PKK/PYD yandaşlarına karşı da okullar, gençlik daireleri, iş bulma kurumları, yabancılar daireleri, sendikalar, sivil toplum örgütleri gibi toplumsal kurumlar önlem almalıdır.

Barış için başka alternatif yok

Almanya’da ve diğer Avrupa ülkelerinde yaşayan ne Türk ne Kürt kardeş halkları bu kavgadan kazançlı çıkıyor. Genel anlamda Avrupa ülkeleri, PKK/PYD’nin şiddetli eylemlere geçişi ile halkı, ekonomisi, güvenliği ve birçok değeriyle zarar görüyor. Barış ve kardeşçe birlikte yaşamın alternatifi olmadığı gibi, silahları bırakmanın ve şiddetten uzak durmanın da bir alternatifi yoktur. PKK/PYD mensupları bunu bilmelidir.

Yeni Türkiye’yi inşa etmenin, bölgede ve dünyada sözü geçen bir ülke olmanın yolu bütün unsurlarıyla Türkiye’yi bir millet potasında bir araya getirmekten geçiyor.

[email protected]