Terör örgütleri, Ortadoğu’nun şekillenmesinde, bölgedeki devletlerin iç ve dış politikalarının yönlendirilmesinde araç olarak kullanılmaktadır. Temmuz 2015 tarihinden beri artarak devam eden terör eylemlerinin mahiyetine baktığımızda Türkiye’ye karşı “örtülü bir savaş” yürütüldüğü söylenebilir.

ABD’nin kararsız, buna mukabil Rusya’nın kararlı politikası devam ettiği sürece Suriye’de yakın görünürde olumlu bir gelişme beklemek çok fazla iyimserlik olacaktır. İç savaşın geldiği süreç bize ülkenin geleceğinin Suriyelilerin elinden alındığını göstermektedir. Güçlünün/zalimin sahiplenildiği, masumun/haklının yalnız bırakıldığı bir masadan sürdürülebilir, adil bir sonucun çıkması çok kolay gözükmemektedir.

Bugün itibariyle Ortadoğu’ya hangi açıdan bakarsak bakalım maalesef iyi bir görüntüyle karşılaşmıyoruz. Osmanlı Devleti’nin yıkılışını müteakip zorlukla kurulan bölgesel sistem çökmüş, mezhepsel ve etnik fay hatları harekete geçmiş, devlet içi gruplar çatışma içine girmiş, bölgede kutulaşmalar artmış, bazı devletler başarısız devlet konumuna düşmüş, bölge doğrudan dış müdahaleye açık hale gelmiş durumdadır. Bölgesel siyasi ve güvenlik sisteminin çökmesi devletleri geri plana iterken devlet dışı aktörlerin bölgede daha belirleyici bir konum kazanmasının önünü açmıştır. Elan, Ortadoğu’nun tam bir siyasi türbülans içinde olduğu bir durumla karşı karşıyayız.

Son aylarda artan terör eylemleri anlaşılmak isteniyorsa, PKK’yı kat kat aşan devasa bir terör yapılanması ile karşı karşıya olunduğu iyi görülmelidir. Aksi takdirde, geçmiş yıllarda yapılan hataların tekrarlanması kaçınılmaz olacaktır. Sadece PKK’nın eylemlerine odaklananlar sadece PKK’yı görecektir veya sadece HDP’ye odaklananlar sadece HDP’yi görerek değerlendirmelerde bulunacaklardır. Hatta, sadece ikisini göz önüne alarak değerlendirme yapanların da büyük resmi tam olarak görmekte zorlanacağı rahatlıkla söylenebilir.