Demokratik egemenlik kayıtlı ve şartlı halkındır

Süleyman Ülker / Yazar
29.10.2016

Sınırlı ve dengeli olmayan iktidarlarda, güçlü iktidar türünün zorlayıcılığı ile hak ihlali oluşabileceği gibi, meşru koşullar içinde oluşmuş meşru iradenin engellenmesi ya da bozulması da söz konusu olabilir. İktidarların da sınırlı ve dengeli olabilmesi için ayrılmış olması gerekir.


Demokratik egemenlik kayıtlı ve şartlı halkındır

“Demokrasi neden ve nasıl iktidar gerektirir?” (4 Eylül 2016, Star, Açık Görüş) başlıklı yazının devamı mahiyetinde ve serinin dördüncüsü olan bu yazıda iktidarların yatay ve dikey dağılımı, demokratik egemenlik ve belirleyici-uygulayıcı ilişkileri konu edilecek. Bunun için de iktidarlara kaynaklık eden hak ve iradenin, bir önceki yazıda ayrıntılı şekilde belirttiğimiz özelliklerinin bu yazıda kullanılacağı kısmını özetleyerek de olsa hatırlamakta fayda var.

Tabiatları gereği hak kolektif, irade ise otonomdur.  Kolektif olan her şey genel, otonom olan her şey ise özel önceliklidir. Hak kolektif, irade otonom yapılarda olduğu için, kendilerinden türeyen iktidarlar da benzer yapıdadır. Haktan türeyen normatif iktidar ve negatif iktidar kolektif yapıda iken, iradeden türeyen  pozitif iktidar otonom yapıdadır. Haktan türeyen normatif iktidarın ve negatif iktidarın genel, iradeden türeyen pozitif iktidarın ise özel öncelikli olmasının sebeplerinden biri de budur. Genelden özele doğru gidildikçe hak, imtiyaz halini alır. Aksi olarak, özeldeki imtiyazlar da genelleştikçe hak halini alırlar.

İktidarların yatay ve dikey dağılımı

İyi yönetinimde hak ve irade arasında öngörülen ilişki, hak ve iradeden kaynaklı iktidarlar arasındaki ilişkiler aracılığı ile sağlanabilir. İyi yönetinimde hak ve irade arasında öngörülen ilişkinin amacı iyi yönetinimi sağlamak olduğuna göre, hak ve iradeden kaynaklı iktidarlar arasındaki ilişkilerin amacı da iyi yönetinimin sağlanmasıdır. Hak ve iradenin arasındaki ilişkiyi iyi yönetinim çerçevesinde sağlayabilmek, yani iyi yönetinimi gerçekleştirebilmek için iktidarların kendi aralarında sınırlı, ayrılmış ve dengeli olması gerekir. Buna iktidarlar ayrılığı diyebiliriz. İktidarlar ayrılığı, aynı düzlemde ve farklı iktidarlar arasında söz konusu olduğu için yatay dağılım şeklinde isimlendirilebilir. (Sınırlı ve dengeli olmayan iktidarlarda, güçlü olan iktidar türünün zorlayıcılığı ile hak ihlali olabileceği gibi, meşru koşullar içinde oluşmuş meşru iradenin engellenmesi ya da bozulması da söz konusu olabilir. İktidarların da sınırlı ve dengeli olabilmesi için ayrılmış olması gerekir. İradeden kaynaklanan pozitif iktidarın ya da iradenin de payının bulunduğu normatif iktidarın diğer iktidarlara nispetle güçlü olduğu durumda hak ihlali olabilir. Negatif iktidarın diğerlerine nispetle güçlü olduğu durumlarda ise iradenin engellenmesi ya da bozulması durumu ortaya çıkabilir. Diğer iktidarlara nispetle güçlü bir normatif iktidar hakkı ihlal edebildiği gibi iradeyi de engelleyebilir ya da bozabilir. Hak ihlaline mani olmakla yetkili ve görevli negatif iktidarın diğer iktidarlardan güçlü olması durumunda, kendisi de hak ihlali yapabilir.) Kamunun her düzeyde iyi yönetinimini sağlayacak olan iktidarların genel-özel düzlemleri arasındaki seyri ise, ilgili iktidarın genel ve özel arasında bölünmesini (bölünerek sınırlandırılmasını) gerektirir ve bu bölünmeye iktidarlar bölünmesi diyebiliriz. İktidarların bölünmesi genel-özel arasında yani farklı düzeyde ve her bir iktidarın kendi içinde olduğu için buna dikey dağılım diyebiliriz. İktidarlar bölünmesi, tasarrufların her düzeyde iyi yönetinimin asgari gerek şartları çerçevesinde gerçekleşmesini sağlar. Haktan kaynaklanan normatif iktidar ve negatif iktidar genelden özele doğru seyrediyorken, iradeden kaynaklanan pozitif iktidar özelden genele doğru seyrediyordu (İndirgenemez tasarrufta irade belirlenirken gözetilmesi gereken haklar, hem grup dışındaki varlıkların, hem de grup içindeki azınlığın haklarıdır. Hakla ilgili iktidarlar sadece veya öncelikle gruba bırakılsaydı, iradeyi belirleyen çoğunluk, hakları da belirleyip buna göre de hüküm vereceği için, hak ihlal etmediğini iddia ederek hak ihlal edebilirdi. Bu sebeplerle de hakla ilgili iktidarlar öncelikle grup dışındaki genele aittir. Genel de, grup dışındaki varlıkların ve içindeki azınlığın haklarını teminat altına aldıktan sonra, özelin hakla ilgili iktidarına alan bırakmalı). Peki,  her bir iktidarın genel-özel arasındaki bölünmesi nasıl olur? Normatif iktidardan başlayalım. Normatif iktidarda belirleyicilik genelden özele doğru seyrediyordu. En özel grup olan kendi kendinelik grubunun ilgili tasarruftaki normatif iktidarı, genelin denetimindeki grup içi çoğunluğun,  genelin ve grup içi azınlığın haklarına riayet ederek, grup dışındaki hiçbir varlığın nesnesi olmadığı grup içi kuralı (hakları), genelin belirlediği kurallara uygun ve bağlı olarak belirleyebilmesi hakkıyla sınırlı. Kendi kendinelik grubundaki çoğunluk, bu çerçevedeki bu hakkı kullanabilir de kullanmayabilir de. Fakat bu çerçevedeki hak, genel tarafından da kullanılamaz. Tasarrufla ilgili grup içi kural olacaksa, bunu genel belirleyemez, grup çoğunluğu belirler. Grup içi kural da genel kurala uygun olmak zorundadır. Negatif iktidarla devam edelim. Negatif iktidarda da belirleyicilik genelden özele doğru seyrediyordu. Kendi kendinelik grubunun negatif iktidarı da, grup içindeki her farklılığın, genelin çoğulcu yapısı içinde, genel negatif iktidarın eş paydaşı olabilme hakkıyla sınırlıdır. Negatif iktidarın alacalı çoğulcu yapısı bunu gerektirir. Pozitif iktidara gelirsek...  Pozitif iktidarda belirleyicilik özelden genele doğru seyrediyordu. Seyrediyor derken, aslında pozitif iktidarda bir seyir olduğu da söylenemez. Zira tasarruftaki pozitif iktidar sadece kendi kendinelik grubuna aittir. Tasarrufla ilgili pozitif iktidarda kendi kendinelik grubu dışında hiç kimsenin veya hiçbir grubun hiçbir şekilde belirleyicilik hakkı yoktur. İyi yönetinimi her düzeyde sağlayabilmek için iktidarlar, yukarıdaki şekliyle ayrılarak ve bölünerek sınırlandırılmış olur.

İyi yönetinimde, ancak tasarruftan doğrudan, ölçülebilir ve ispatlanabilir şekilde etkilenerek onun nesnesi olan irade sahipleri özne olmaya, yani tasarruf hakkında belirleyici irade sahibi olmaya hak kazanıyordu. Bu şekilde, ilgili tasarrufla sınırlı nesne ve özne aynılığı oluşumuna, kendi kendinelik grubu diyorduk. İyi yönetinimde indirgenemez tasarrufta belirleyici olan pozitif iktidar, kendi kendinelik grubuna ait olanıdır. Tasarrufta öncelikle belirleyici olan normatif iktidar ve negatif iktidar ise en genel ve en geniş gruba ait olanıdır. Kendi kendinelik grubunu oluşturanlar, genel normatif iktidarın serbest çoğulcu yapısı içinde irade ağırlıklı paydaş, genel negatif iktidarın alacalı çoğulcu yapısı içinde de eş paydaş olarak yer alırlar. Demokraside en geniş kendi kendinelik grubu halktır ve Varlık Haklarına (Varlık Hakları Evrensel Beyannamesi) uygun olmak şartı ile, en geniş ve genelinden en dar ve özeline her hak sahibinin ve her grubun tabi olmak zorunda olduğu hukuku belirleme (normatif iktidar) ve bu hukuka göre hüküm verme (negatif iktidar) hakkı öncelikle halkındır. Ancak halkın tamamının nesnesi olduğu, yani halkın tamamının (genelin) özel bir grup (en büyük özel grup) niteliğine büründüğü tasarruflarda ise, irade ortaya koyma ve bu iradeyi icraya geçirme hak ve yetkisi (pozitif iktidar) halkındır. “Halkın iktidarı” normatif iktidar, pozitif iktidar ve negatif iktidar olmak üzere üç kısımdan oluşur. Halkın, geneldeki normatif iktidar ve negatif iktidar, özelleşmiş bir grup olarak pozitif iktidar hak ve yetkilerinin hepsine birden sahip olmasına ise demokratik egemenlik diyebiliriz (Egemenlik “en üstün buyurma gücü” demektir). O halde demokratik egemenlik, kendi içinde üç kısma ayrılan, mutlak olmayan, sınırlı ve şartlı “halkın iktidarı”ndan oluşuyor. Görüldüğü gibi, demokrasideki “halkın iktidarı”, kendisini oluşturan üç iktidarın demokrasideki tabiatlarından kaynaklı olarak sınırlı ve şartlı. Dolayısıyla demokrasinin dayandığı demokratik egemenlik “kayıtsız ve şartsız” olamaz. Halkın tamamının nesnesi olmadığı bir tasarrufta, halkın tamamının irade belirleme sürecinde yer alması demokrasiye (kendi kendinelik ilkesine) aykırıdır. Misal olarak, bir kişinin giyeceği tişörtün rengine, ne kadar isterse istesin halk karar veremez. Bu karar (irade) sadece tişörtü giyecek kişiye aittir. Başkasının fikrini alabilir, ama bu fikre uymaya zorlanamaz. Halkın pozitif iktidarı bu sebeple sınırlı iken, halkın normatif ve negatif iktidarları da Varlık Hakları ile sınırlıdır. Eğer halk her üç iktidara da sınırsız bir şekilde sahip olsaydı, yani kayıtsız ve şartsız mutlak egemen olsaydı, buna halkın diktatörlüğü denirdi. Demokraside demokratik egemenlikten daha üstün bir beşeri egemenlik türü bulunamaz. Demokrasiye uygun, demokrasinin gerektirdiği egemenlik türü demokratik egemenliktir ve o da ancak halka aittir. En genelinden en özeline kamunun her düzeyde iyi yönetinimi, halkın demokratik egemenliğinin teminatı altında gerçekleşebilir.

Belirleyici ve uygulayıcı ilişkileri

Demokraside ‘kendi kendine yönetim’in (yönetinimin) doğrudanlık gerektirdiği ve bu sebeple geniş nüfusa sahip kitlelerde bunun asla mümkün olamayacağı şeklinde bir kabul var. O derece ki, kendi kendinelik ve doğrudanlık hep aynı anlamda kullanılagelmiş. Oysa kendi kendinelik, özne ve nesnenin aynı olması (dönüşlülük) demektir ve bu da doğrudanlık anlamına gelmez. Doğrudanlık, kendi kendineliğin uygulanış şekillerinden yalnızca birisidir ve kendi kendinelik, doğrudanlığa indirgenemez. Doğrudan olmayan biçimde de kendi kendinelik mümkün. Kendi kendinelikte, nesne olanın belirleyici irade sahibi olması önemlidir. Belirleyici iradenin ise illaki uygulayıcı olması şart değildir. Belirleyici irade ile uygulayıcı arasındaki ilişki bakımından ise temelde üç türlüsü mümkün. Belirleyici irade ile uygulayıcının aynı olması ki bu doğrudanlıktır. Kendi kendineliği sağlamanın yöntemlerinden biri, ilk akla geleni olduğu için en çok bilinenidir. İkincisi, tasarruftaki belirleyici iradenin uygulayıcıyı da belirlemesi ve tasarrufta uygulayıcı iradesine imkan tanımasıdır. Bunda ise kendi kendinelik sağlanamaz, çünkü devreye başka iradeler (tasarrufun nesnesi olmayanların iradeleri) karışmıştır veya uygulayıcı iradesi ağırlık ve öncelik kazanmıştır. Benim, demokrasoidin türlerinden biri olarak gördüğüm ‘modern temsili demokrasi’ler tam da böyledir. Hatta uygulayıcıların (yani temsilcilerin) iradesi öylesine baskın ve belirleyicidir ki, esas belirleyici irade sahibi olması gereken halkın, temsilcilerin (uygulayıcıların) belirlendiği seçimlerde irade göstermek dışında neredeyse hiçbir belirleyiciliği yoktur. Belirleyici irade ve uygulayıcı arasındaki üçüncü durum ise, uygulayıcının neredeyse iradesiz bir nesne haline geldiği, ya da belirleyici iradeye tavsiye veren, seçenek sunan ama son tahlilde belirleyici iradeye mutlak manada tabi olan bir akıllı araç haline geldiği durumdur. Burada da belirleyici iradeye başka irade karışmış olmayacağı için kendi kendinelik sağlanır. Temsili iyi yönetinim de bu üçüncü duruma göre işler. Geniş ölçekli nüfusa sahip gruplarda kendi kendinelik ancak bu şekilde sağlanabilir. Öyle ki, bu geniş grup her tasarrufunda sanki doğrudan tasarrufta bulunurmuş gibi netice verir. Peki temsili iyi yönetinim nasıl gerçekleşebilir? Halkın iyi yönetinimi olan ve en özelinden en geneline kamunun iyi yönetinimini gerektiren demokrasi ancak temsili iyi yönetinim ile hayata geçebilir. Peki nasıl?

Bir sonraki yazıda, belirleyici ve uygulayıcı ilişkileri bağlamında demokrasinin uygulanış biçimlerini, halkın iktidarının temsili iyi yönetinim altında nasıl ve neye dönüştüğünü göreceğiz. Halkın normatif iktidarının yasama kuvvetine, halkın pozitif iktidarının yürütme kuvvetine ve halkın negatif iktidarının yargı kuvvetine dönüştüğünü göreceğiz. Yani demokraside kuvvetler iktidar değil, iktidarların temsilcileridirler. Demokraside iktidar, kuvvetlere ve kuvvetlerdeki temsilcilere değil, halka aittir. Kuvvetlerin temsil yapılarının ve kuvvetler arası dengelemenin nasıl ve neden öyle olması gerektiği, temsili iyi yönetinimde her kuvvete demokratik vekalet yolu ile nasıl temsilci seçilmesi gerektiği, temsili iyi yönetinim olan temsili demokrasinin hükumet sistemi olarak neden sadece ve nasıl başkanlık sistemini gerektirdiği ve bütün bunlar sonucunda nasıl bir siyasi sitemler kombinasyonuna ulaşacağımız, iyi demokrasiyi nasıl ete kemiğe bürüyeceğimiz gibi konular da gelecek yazının konusu. 

[email protected]