Türk eğitim sisteminin FETÖ ile imtihanı

Doç. Dr. Sedat Gümüş / Necmettin Erbakan Üniversitesi
15.10.2016

FETÖ’yü güçlendiren en büyük etkenlerden birisinin eğitim sistemimiz içerisindeki bazı eksiklik ve aksaklıklar olduğu açıktır. Bu kapsamda, bugün sormamız gereken en önemli sorulardan birisi FETÖ’ye uygun bir ortam hazırlayan eğitim sisteminin nasıl ıslah edilebileceği olmalıdır. Eğitim meselesini konuşmadan FETÖ’yü ortaya çıkaran koşulları tam olarak çözmemiz ve bu karmaşık örgütle etkili bir şekilde mücadele etmemiz mümkün olmayacaktır.


Türk eğitim sisteminin FETÖ ile imtihanı

15 Temmuz tarihinde yaşadığımız alçak darbe girişimi, başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere neredeyse tüm siyasi figürlerin dik duruşları ve en önemlisi de halkımızın demokrasiye sahip çıkması sonucunda atlatıldı. Bu alçakça girişim ve bu girişimin eşine az rast-lanabilecek bir şekilde bertaraf edilmesi aslında bize birçok ders veriyor. Bu derslerden bir tanesi, eğitimin toplumların geleceği açısından ne kadar kritik bir konu olduğudur. Son yıllarda, iyi bir eğitim sistemine olan ihtiyaç özellikle ekonomik gerekçeler üzerinden vurgulansa da eğitimin ekonomik işlevlerinin yanı sıra birçok farklı toplumsal işlevinin olduğunu biliyoruz. Bu kapsamda, hem 15 Temmuz gecesi yaşadıklarımız hem de 15 Temmuz’u hazırlayan uzun süreç, eğitim sistemimizin farklı toplumsal işlevlerini ne ölçüde yerine getirdiği konusunda bizlere önemli ipuçları veriyor. Mevcut eğitim sistemimizin 15 Temmuz’da yaşadığımız alçak darbe girişimi ile ilişkisi ve FETÖ’nün eğitimi bir araç olarak nasıl kullandığı konuları çok uzunca tartışılmaya değer. Bu konuların başta eğitimciler olmak üzere toplumun tüm kesimlerince derinlemesine incelenmesi ve yıllarca üzerinde tartışılması bir zorunluluk olarak karşımızda durmakta. Bu kapsamda, konuya ilişkin birkaç tespitimi burada paylaşmak istiyorum.

Örgütün endoktrinasyonu

Öncelikle, toplumun çok büyük bir bölümünün açıkça darbe girişimine karşı çıkması hatta yıllardır kömür-makarna karşılığında oy verdikleri iddiaları ile aşağılanan kesimlerin kendi iradelerini korumak için gözlerini kırpmadan canlarını ortaya koymaları ülkemizde demokrasi bilincinin ne ölçüde geliştiğini gösterdi. Peki, toplumun çok büyük bir bölümünde bu düzeyde bir demokrasi bilinci oluşmuşken nasıl oluyor da FETÖ denen örgüt devlete kafa tutabilecek bir noktaya gelebiliyor? Daha da önemlisi bu örgütün üyesi olan kişiler nasıl oluyor da bu kafa tutmaları destekleyebiliyor ya da hoş görebiliyor?

İnsan devşirme yöntemi

Geçmişte bu örgütün görünür yüzüne aldanarak yardımlarda bulunmuş ya da faaliyetlerine ka-tılmış olmalarına rağmen 17-25 Aralık hukuk darbesi sonrasında örgütün gizli emellerinin farkına vararak yollarını değiştirmiş insanlar olduğunu biliyoruz. Ancak, örgütün aktif üyesi konumunda olanların büyük kısmının her şeye rağmen tam bağlılık gösterdikleri ve örgütü her şeyin üzerinde tuttukları da anlaşılmakta. Böyle bir körü körüne bağlılığı sağlamak ise ancak çok küçük yaşlarda devşirilen bireylere yoğun bir endoktrinasyon uygulayarak mümkün olabilir. 15 Temmuz sonrasında ortaya çıkan bilgiler bu yöntemin FETÖ tarafından çok etkili bir şekilde kullanıldığını göstermektedir. Bu yöntemin yıllar boyunca bu kadar etkili ve nispeten kolay bir şekilde uygulanabilmesi ise büyük oranda eğitim sistemimizin bazı temel yapısal sorunlarından kaynaklanmaktadır.  

FETÖ’nün çok kolay bir şekilde insan devşirebilmesini, dolayısıyla da bu kadar güçlenmesini sağlayan en önemli nedenlerden birisinin uzun yıllar boyunca din eğitimi konusundaki meşru toplumsal talepleri görmezden gelen eğitim sistemimiz olduğu söylenebilir. Ülkemizde uzun yıllar boyunca laiklik, dinin toplumsal yaşamdan dışlanması olarak algılanmış ve eğitim sistemi de bu çerçevede tasarlanmıştır. Din eğitimi konusundaki ihtiyaçlarının resmi eğitim sistemi içerisinde yeterince karşılanamadığını düşünen kesimlerin bir kısmı ise çocuklarını farklı vakıf-cemaat kurumlarına yönlendirmişlerdir. Dahası, dindar insanların askeriye ve bazı diğer devlet kurumlarından uzak tutulmalarına yönelik sistematik gayretler ve din eğitimi konusundaki sınır-lamalar bazı vakıf-cemaat yapılarının belli bir gizlilik içerisinde hareket etmelerine yol açmış hatta bu gizliliği toplumsal manada meşrulaştırmıştır. Böyle bir ortam ise FETÖ’nün diğer iyi niyetli vakıf-cemaatlerden ayrıştırılmasına uzun yıllar boyunca engel olmuş ve ülkenin dört bir yanına yayılmış olan bu yapıya büyük bir alan açmıştır. Son olarak, İmam-Hatip okullarının orta kısımlarının kapatılması ve katsayı kuralı gibi 28 Şubat uygulamaları da FETÖ’ye açılan bu alanı olabildiğince genişletmiştir.

Eğitim sistemimizin FETÖ’ye oldukça yarayan bir başka sorunlu yanı ise merkezi sınavların öğrenci ve veliler üzerinde oluşturduğu baskıdır. Gittikçe yarışmacı bir hal alan kademeler arası geçiş sınavları ve farklı toplumsal tabakalar arasındaki fırsat eşitsizlikleri, en kırsal bölgelerde dahi çok hızlı şekilde örgütlenebilme kapasitesine kavuşan bu yapıya hizmet etmiştir. FETÖ, özellikle büyük şehirlerde kurduğu okul-dershanelerine başarılı öğrencileri çekme ve onlarla özel olarak ilgilenerek bu öğrencilerin başarıları üzerinden tüm ülkedeki şubelerinin reklamını yapma şeklinde çok da etik olmayan bir yol izlemiştir. Eğitimin sosyal hareketlilik işlevinden faydalanmak isteyen birçok aile ise karşılaştıkları ağır propagandanın da etkisiyle çocuklarını bu yapının okul-dershanelerine yönlendirmişlerdir. Özellikle başarılı çocukların artarak bu kurumlara yönlenmesi, hem örgüte önemli finansal kaynaklar sağlamış hem de devletin önemli kademelerine yerleştirilerek ileride kullanılabilecek kalifiye bir insan kaynağı oluşturmuştur. Kendi kurumlarına devam eden başarılı öğrenciler ile ilişkisini sürekli olarak devam ettiren, milli-manevi motifleri de kullanarak bağlılıklarını sağlayan, iş bulmaları konusunda referans olan hatta son zamanlarda öğrendiğimiz üzere sınav sorularını dahi çalarak devlet kurumlarına yerleştiren FETÖ, devşirdiği gencecik beyinleri kendi halkının üzerine kurşun sıkma emrine dahi itaat edebilecek birer robota çevirmiştir.

Sonuç olarak, FETÖ’yü güçlendiren en büyük etkenlerden birisinin eğitim sistemimiz içerisindeki bazı eksiklikler ve aksaklıklar olduğu açıktır. Bu kapsamda, bugün sormamız gereken en önemli sorulardan birisi FETÖ’ye uygun bir ortam hazırlayan eğitim sisteminin nasıl ıslah edilebileceği olmalıdır. Eğer bu soruya gerekli önemi vermez ve doğru cevabı bulamaz isek FETÖ benzeri başka yapıların ortaya çıkmasını engelleyemeyiz. Eğitim meselesini konuşmadan FETÖ’yü ortaya çıkaran koşulları tam olarak çözmemiz ve bu karmaşık örgütle etkili bir şekilde mücadele etmemiz mümkün olmayacaktır.

[email protected]