Kurduğu partiden kovulan aşırı sağcı Le Pen: Fransa bağımsızlığını yitirmiştir

Fransa'da kurduğu Ulusal Cephe Partisi'nden kızı Marine Le-Pen tarafından ihraç edilen aşırı sağ liderlerinden Jean-Marine Le Pen ülkesinin bağımsızlığını yitirdiğini belirterek, "Ne yazık ki bugün itibariyle Fransa siyas bağımsızlığını yitirmiştir. Avrupa Birliği’ne üye olan Fransa, yabancı güçlerin iradesi karşısında boyun eğmiş pozisyondadır." dedi.

16 Temmuz 2019 Salı 07:00
Dünya Haberleri

TM Dijital Haber Merkezi


1990'lı yıllarda Türkiye'ye gelerek Necmettin Erbakan ile görüşen, Fransa'da 2002 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci tura kalan ve kızı tarafından kendi partisinden ihraç edilen aşırı sağcı Jean-Marie Le Pen Oda Tv haber sitesine önemli açıklamalarda bulundu.
 
1997 yılında Necmmetin Erbakan ile yaptığı görüşme hakkında sorulan soruyu yanıtlayan 91 yaşındaki Jean-Marine Le Pen," Sayın Erbakan’la görüşmemizde öncelikle uluslarımızın ikili ilişkilerini seküler tarih çerçevesinde ele aldık. Bildiğiniz üzere, tecrübe edilen kapitülasyonları müteakip I. François ile Kanunî Sultan Süleyman arasında bir antlaşma imzalanmıştı. Bu antlaşmaya göre, Osmanlı İmparatorluğu idaresi altında bulunan kutsal yerler Fransa tarafından korunabilecekti. Söz konusu yakınlaşma aynı zamanda Habsburg’ların Avrupa Kıtası’na bütünüyle hâkim olmalarını engellemeye yönelikti. " sözlerine yer verdi.
 
Türkiye'nin AB üyeliğine hala karşı çıktığını belirten Le Pen, "Topraklarının büyük bir kısmı Asya’da bulunan Türkiye’nin bu hususî coğrafî koşulu yerine getirmediği kanaatindeyim. Kaldı ki, Türkiye kültürel koşulları da yerine getirmiyor. Dahası, Türkiye’nin içine doğduğu tarihsel medeniyet havzası ve asırlar içinde geliştirdiği siyasî etkisi temel olarak Asya’da yankı buluyor." ifadelerine yer verdi.
 
Türkiye'nin AB sürecine karşı çıkmasında İslam'ın bir etkisinin olup olmadığı sorulan aşırı sağcı Le Pen, "Hayır, bu meselenin yalnızca din unsuruyla bir ilgisi yok. Dediğim gibi, coğrafî ve daha kapsamlı kültürel etkenler önemli bir yer tutuyor. Bir rugby kulübünde futbol oynamaya çalışmanın bir mantığı var mıdır sizce? Yahut tersinin? Bence yoktur. Türkiye’nin sorumlulukları Asya’dadır. Sizin ülkeniz için tam üyelik perspektifini açtığımız anda aynı süreci Fas, Cezayir, Tunus, Lübnan veya İsrail için de başlatmamız gerekmez mi?" dedi.
 
"SİYASAL İSLAM FİKRİ ABD'NİN HOŞUNA GİTTİ, RİYAD'LA GÖRÜŞMEYE BAŞLADILAR"
 
Siyasal islam ve dünya genelinde yayılan İslam düşmanlığı hakkında dikkat çeken ifadelere yer veren Le Pen, siyasal islam fikrinin ABD ile Suudi Arabistan arasında bir yakınlığa neden olduğunu belirterek, "Bakınız, bu çok uzun bir süreç. 1970’li yılların sonundan itibaren dinin siyasallaşma çabaları ve söz konusu çabaların araçsallaştırılması başladı. Özellikle Afganistan savaşı bu anlamda bir dinamik doğurmuştur. Afganistan savaşı yalnızca Sovyet askerlerinin mağlubiyetini değil aynı zamanda eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) çözülüşünü de  tetiklemiştir. “Siyasal İslâm” fikri Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) gizli servislerinin hoşuna gitmiş olacak ki, bunun üzerine derhal Suudi Arabistan’la pazarlıklar başlattılar.
 
El Kaide adlı örgüt de işte böylesi bir zamanda ve bağlamda zuhur etmiştir. O gün bu gündür Bosna’dan Orta Asya’ya ve son olarak Suriye’ye kadar her krizin arkasında aynı üçlüyü görürsünüz: ABD, Suudi Arabistan ve Vehhabîler. Vehhabîlik, eskiden SSCB üyesi olan Müslümanların yoğun yaşadığı yeni ülkelere enjekte edildi. Oysa bakıyorsunuz oradaki yerel halkların inancı esasen İslâm’ın barışçıl “sufî” koluna dayanıyordu. Filistin meselesinin “İslâmlaştırılması” meselesi de aynı odakların ve elbette İsrail’in marifetidir. Böylesi bir atmosferde 11 Eylül saldırıları gerçekleşti. Bu esnada El Kaide adeta psikolojik bir savaş yürüttü. Eşzamanlı olarak Arap toplumları bir anda yeniden “İslâmlaşma” yoluna girdi ve ulus-devletler, milliyetçi akımlarla birlikte bir çırpıda siliniverdi. Bu bir kampanyaydı. Nitekim kampanya olduğu gerçeği adına “Arap Baharı” denilen sürecin başlangıcıyla anlaşılmış oldu. Bir baktık ki Suriye de düşüyor." dedi.
 
"FRANSA BAĞIMSIZLIĞINI YİTİRMİŞTİR"
 
Türkiye ve Fransa arasındaki ilişkiler hakkında da konuşan Fransız siyasetçi Le Pen, " Biz seküler tarih bağlamında mükemmel ikili ilişkilere sahip uluslarız. Fransa Yakın Doğu’da ve Ortadoğu’da söz sahibi olmak için Türkiye’den (o zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’ndan) geçiyordu. Aynı şekilde, Türkiye de Avrupa güçleriyle konuşmak için Fransa’dan geçmeyi tercih ediyordu. O dönemlerde kurduğumuz diplomatik ilişkileri bu müttefikliğin en önemli delilleri arasında saymak mümkündür. Ne yazık ki bugün itibariyle Fransa siyasî bağımsızlığını yitirmiştir. Avrupa Birliği’ne üye olan Fransa, yabancı güçlerin iradesi karşısında boyun eğmiş pozisyondadır. Ben iki ülke arasındaki ilişkileri pekiştirmek için iki taraflı beyan edilen halkçı ve milliyetçi bir irade oluştuğunu görüyorum. Bu tip irtibatlar devletlerarası resmî kanalları aşarak daha samimi ilişkileri de beraberinde getirebilir. Böylelikle yepyeni iletişim ve ticaret ağları kurulabilir, uluslarımız birlikte kalkınabilir. Bu iradeyi dikkate almamız lazım." dedi.