Varşova Konferansı: Arap ülkelerinin İran'la mücadeleye verdikleri önem Arap Barış Girişimi'ne verdikleri önceliğin önüne geçiyor

Varşova'daki konferansta etkin Arap ülkelerinin İran'la mücadeleye verdikleri önemin, Arap Barış Girişimi'ne verdikleri önceliğin önüne geçtiği görüldü.

18 Şubat 2019 Pazartesi 07:00
Dünya Haberleri

AA


Polonya'nın başkenti Varşova'da düzenlenen Orta Doğu konulu konferans, bazı etkin Arap ülkelerinin İran'la mücadeleye Filistin-İsrail meselesinin çözümünden daha çok önem verdiklerini gösterdi.
 
ABD öncülüğünde Arap ve Batılı ülkelerin yanı sıra İsrail'in de katıldığı iki günlük konferansta Filistin-İsrail çatışması ve bunun neden olduğu insani sorunlar ile Orta Doğu'daki kapsamlı ve adil barış girişiminin de aralarında yer aldığı bölgesel çatışmalar masaya yatırıldı.
 
Kitle imha silahlarının yayılmasından doğan tehlikeler ve bilgi sistemleriyle ilgili tehditlerinin de ele alındığı konferansta, doğal olarak İran'ın tehditlerinin yanı sıra Suriye ve Yemen krizleriyle ilgili ortak öneme sahip konulara odaklanıldı.
 
ABD'nin büyük önem verdiği konferansta ülkeyi Başkan Yardımcısı Mike Pence, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile Başkan Donald Trump'ın damadı ve Orta Doğu Barış Girişimi'nden sorumlu danışmanı Jared Kushner temsil etti.
 
Pence, konferans biter bitmez yaptığı açıklamada, katılımcıların İran'ın bölgede en büyük tehdit oluşturduğu konusunda anlaştığını duyurdu.
 
TAHRAN İLE FİLİSTİN YÖNETİMİNİN TUTUMU
 
İran'dan konferans öncesinde, sırasında ve sonrasında çeşitli düzeylerde yapılan açıklamalarda konferansın kınandığı, reddedildiği ve boyun eğilmeyeceği dile getirildi.
 
Tahran yönetimi, konferansı ABD öncülüğünde kendisine karşı kurulan koalisyonun çekirdeği olarak nitelendirerek, İsrail'le normalleşme dosyasıyla bağlantılı olan "Arap NATO'su" fikrine işaret etti.
 
Filistin yönetimi de Varşova Konferansı'nın kapsamlı barış önceliklerinden uzak Arap-İsrail normalleşmesi platformuna dönüşmesinden endişe edildiğini açıkladı.
 
Her ne kadar konular büyük ölçüde bağlantılı olsa da öyle görülüyor ki Filistin yönetimi İran tehdidinin devam etmesini, Arap ülkeleri ile İsrail arasında normalleşme yolunda bir ilerleme görmeye tercih ediyor.
 
Filistin yönetiminin endişelerine rağmen durum, etkin Arap ülkelerinin İran'la mücadele konusuna verdikleri önemin, Arap Barış Girişimi'ne verdikleri önceliğin önüne geçtiğini gösterdi.
 
NETANYAHU'NIN KATILIMI
 
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, konferansa dışişleri bakanı sıfatıyla katıldı. Netanyahu'nun birçok Arap bakan ve yetkilinin yanında toplantıda yer alması dikkati çekti.
 
Netanyahu, ortak endişelerden yararlanarak Arap yetkililerle olabildiğince yakınlık kurmaya çabaladı. Netanyahu'nun İran tehlikesiyle mücadelede, güvenlik alanındaki iş birliğini de aşarak bölge sakinleri arasında her alanda iş birliği için fırsatlar yaratılması gerektiği yönündeki açıklaması da bu çabasını gösterdi.
 
GÜVENLİK VE BARIŞI SAĞLAMA İMKANI
 
Birden farklı cephede çatışmalara sahne olan Orta Doğu'da barış ve güvenliği sağlama gibi karmaşık bir konuya ABD Başkan Yardımcısı'nın himayesinde ve dışişleri bakanları düzeyindeki bir toplantıda çözüm bulunması mümkün gözükmüyor.
 
Netanyahu'nun konferansın ana hedefi olan barış ve güvenliği temin etme konusuyla Arap ülkeleriyle normalleşme konusunda ilerleme kaydetme kadar ilgilenmediği çok açık.
 
ABD Dışişleri Bakanı Pompeo konferanstan Orta Doğu'daki risklerin diğer ülkelere uzanmasını engellemek için bir dünya koalisyonuyla çıkmayı hedeflediğini ifade etti, ancak yakın dönemde bir bölgesel koalisyon sağlanması uzak ihtimal olarak görülüyor.
 
Riyad'ın üst düzeyde temsil edilmemesine rağmen konferansa İran karşıtlığı konusunda "İsrail-Suudi ortaklığı" yansıdı, yalnız bundan şu dönemde iki ülke arasında kapsamlı bir normalleşme olduğu anlaşılmamalı.
 
YEMEN
 
Konferans sırasında Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İngiltere ve ABD, Yemen'e ilişkin dörtlü toplantı düzenledi. Yemen Dışişleri Bakanı Halid el-Yemani konferansta bulunmasına rağmen bu toplantıya katılmadı.
 
Varşova'da 13-14 Şubat'ta düzenlenen "Orta Doğu'da Barış ve Güvenliğin Geleceğini Desteklemek" başlıklı konferansta 30'u dışişleri bakanı düzeyinde olmak üzere 60 ülkeden katılımcı yer aldı. İran, Filistin ve Rusya'nın katılmadığı konferansa Fransa ve Almanya ise sadece diplomat gönderdi.
 
ABD'de 2012'ye kadar terör örgütleri listesinde olan ve İran rejimine muhalif Halkın Mücahitleri Örgütü de konferansta yerini aldı.