2 bin 700 yıllık Limnai antik kenti keşfedildi

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Tarih Bölümü Eski Çağ Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Reyhan Körpe başkanlığındaki ekip, 3 yıl süren araştırmaları neticesinde, geçmişi M.Ö. 7. yüzyıla dayanan Limnai antik kentini ortaya çıkardı.

20 Kasım 2018 Salı 07:00
Güncel Haberleri

İHA


Antik kaynaklarda varlığı bilinen ama daha önce yeri tespit edilemeyen Limnai antik kentini bulmak için birkaç yıldır Tuz Gölü ovasında çalışmalar yapan ekip, 2700 yıllık antik kentin Beşyol Ovası’nda olduğunu tespit etti.
 
Geçmişi milattan önce 7. yüzyıla dayanan ve İonia’dan gelen göçmenler tarafından kurulan Limnai antik kentinin Roma dönemine kadar varlığını devam ettirdiğini ifade eden Doç. Dr. Reyhan Körpe, buranın o tarihte Gelibolu Yarımadası’nın en zengin kentlerinden biri olduğunu söyledi.
 
2002’den bu yana ÇOMÜ Tarih Bölümü’nde görev yapan, 1990 yılından bu yana ise Çanakkale’de arkeolog olarak çalışan Körpe, 30 yıllık arkeoloji hayatında birçok kazıya katıldı. Troia kazısının başkan yardımcılığını görevine devam eden tecrübeli arkeolog, Limnai’nin bugüne dek sadece Gelibolu Yarımadası’nda keşfettiği 5. antik kent olduğunu kaydetti.
 
Gelibolu Yarımadasının arkeolojik anlamda büyük bir potansiyele sahip olduğunu söyleyen Körpe, şimdiye kadarki çalışmalarında Çanakkale Boğazı kıyısında Aigospotamoi kentini, Ece Gölü yakınlarında Drabos antik kentini ve Küçükkemikli Burnunda Alopekonnesos’u, Kilye koyuna ve ovasına ismini veren çok önemli bir Roma dönemi yerleşimi ve bölgenin başkenti olan Koela antik kentini tespit ettiklerini ayrıca dört adet prehistorik höyük bulduklarını dile getirdi.
 
Limnai’nin Yunanca’da “küçük göller” ya da “bataklık alan” anlamına geldiğini ve Limnai antik kentinin tespit edilmesi esnasında bölgede sadece bu döneme ait değil, farklı dönemlere ait kalıntıları da bulduklarını belirten Doç. Dr. Körpe “Şehre ait mimari kalıntılar tamamen toprak altında olduğu için yüzeyde sadece çanak çömlek ve kiremit parçaları görülebiliyor. Fakat bu parçalar da bize antik şehrin kapladığı alan ile ne zaman kurulduğu ve ne zaman terk edildiği hakkında bilgi veriyor. Gelibolu Yarımadası’ndaki araştırmalarımız gelecek yıllarda da devam edecek. Bölgede tespit edilmeyi bekleyen daha çok sayıda antik yerleşim var. Ne yazık ki böyle pek çok antik yerleşim tespit edilemeden çeşitli nedenlerle yok olmakta. Bunların öncelikle bulunması ve bilim dünyasına tanıtılması gerekiyor” dedi.