ABD'nin Irak operasyonu ile başlayan sorun 'S-400'e giden yolu açtı

NATO'dan gelen 'Her üye ülke silah alım tercihini serbestçe yapar" açıklamalarına rağmen ABD, Türkiye'ye S-400 tehdidinin boyutunu her gün arttırıyor. Pentagon en son proje için bütün ödemeleri yapılmış olan yeni nesil savaş uçağı F-35 için "Veremeyebiliriz" tehdidinde bulundu. Gazeteci Gürkan Zengin, "Türkiye ile ABD ilişkilerini geren 'S-400' hava savunma sisteminin alım sürecinin geçmişi nerelere kadar dayanıyor?" sorusunu, "Türkiye S-400’leri almalı mı?” başlıklı bir yazısında değerlendirdi.

25 Mart 2019 Pazartesi 07:00
Güncel Haberleri

TM Dijital Haber Merkezi


Irak’ın 1990’daki Kuveyt işgali sonrasında coğrafyada gerilen ipler, Türkiye’nin güneydoğu bölgesindeki hava savunma sistemleri ihtiyacını ortaya çıkarmıştı. O günden bu yana NATO “müttefiklerince” sürüncemede bırakılan Türkiye’nin kendi göbeğini kendi keserek Rusya’dan S-400 alması, yine aynı müttefiklerce hoş karşılanmadı. Konuyla ilgili olarak “Türkiye S-400’leri almalı mı?” başlıklı bir yazı kaleme alan gazeteci Gürkan Zengin, S-400’lerin Türkiye için bir tercih değil, mecburiyet olduğunu belirtti. İşte “müttefiklik” ilişkileri bağlamında Türkiye’nin S-400 ihtiyacı…
 
Güney sınırını terör tehdidinden ve olası füze saldırılarından koruma noktasında NATO’dan beklediği desteği ya geç alan ya da hiç alamayan Türkiye, yaklaşık 30 yıldır “müttefiklerince” sürüncemede bırakılan hava savunma sistemi ihtiyacını kendi kendine çözmeye karar verdi.
 
Bu kapsamda Rusya ile S-400 hava savunma sistemi alımına ilişkin bir anlaşma yapan ve ilk taksitini ödeyen Türkiye, kendisini sürüncemede bırakan müttefiklerinin “bu anlaşmadan vazgeçilmesi noktasında” baskıya maruz kalıyor. Gazeteci Gürkan Zengin, Türkiye için bir tercih olmayan, aksine bir ihtiyaçtan doğan; hem de müttefiklerinin Türkiye’ye karşı tutumları sonucunda bir ihtiyaçtan doğan S-400’leri masaya yatırarak, “Türkiye S-400’leri almalı mı?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
 
Türkiye, dönemin Irak lideri Saddam Hüseyin’in 1990 yılında Kuveyt’i işgal etmeye kalktığında, ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun en aktif üyelerinden biriydi. Saddam Hüseyin, işgalin hemen ardından Irak petrolünü uluslararası pazarlara taşıyan Kerkük-Yumurtalık petrol hattını kapatan Türkiye’ye karşı Arap Birliği’ni kışkırtıyordu.
 
Türkiye o günlerde Irak’ın “füze tehdidi” altındaki ülkelerden biriydi, zira Saddam Hüseyin’in elinde 130 ilâ bin 500 kilometre menzilli Scud füzeleri vardı. Elinde böylesi bir saldırıya karşı füze savunma sistemi bulunmayan Türkiye, NATO’dan güney sınırlarına füze savunma sistemi yerleştirilmesini talep etmişti.
 
“TEHDİT BİRKAÇ DAKİKALIK, SAVUNMA SİSTEMLERİ İKİ AYLIK MESAFEDEYDİ”
 
Aradan geçen 20 yılın ardından Suriye’de başlayan iç savaşın ve Türkiye sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunun olası tehditleri düşünüldüğünde, Türkiye’nin füze savunma sistemine olan ihtiyacı yakıcı bir biçimde yeniden ortaya çıkmıştı.
 
Bu noktada, 20 yılın ardından yeniden kapısı çalınan NATO’nun olur vermesi birkaç hafta sürmüştü. Kasım 2012’de talep edilen füze savunma sistemleri, Ocak 2013’te hazır hale getirilmişti. Yani Türk vatandaşlarını füze saldırısına karşı savunmasız bırakan tehdit birkaç dakika ötedeyken, savunma sistemleri iki üç aylık mesafedeydi.
 
Aradan geçen 20 yıl içinde “bu güvenlik açığının neden kapatılmadığını” sorgulayan gazeteci Gürkan Zengin, “1990’larda ve 2000’lerde üzerlerine vazife olmayan her türlü siyasi işe müdâhil olan, (28 Şubat sürecini hatırlayın) Cumhurbaşkanı’nın eşinin başörtüsü takıp takmamasını devlet krizine dönüştürüp (27 Nisan muhtırasını hatırlayın) Cumhurbaşkanlığı seçimini – ve tabii siyaseti – kilitleyen dönemin askerî ricâli, ülkenin bu askerî ihtiyacı karşısında neden bir istîcal göstermemiştir? O dönemlerde her konuda kamuoyu önünde görüş beyan eden, uyarılarda bulunan askerlerin, bu konuda bir görüş beyan ettiğini, siyasetçilerin dikkatini çektiğini işittiniz mi?” satırlarını kaleme aldı.
 
“TÜRKİYE’NİN S-400 ZORUNLULUĞU, ABD’NİN TERCİHLERİNİN SONUCUDUR”
 
Uzmanların S-400 hava savunma sistemlerinin hem süratiyle hem de menziliyle ABD üretimi Patriot sistemlerinden daha üstün olduğunun altını çizdiğini hatırlatan Gürkan Zengin, S-400’lerin Türkiye’nin hayatî ihtiyacı olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
 
“Türkiye’nin Rusya’dan S-400 sistemi satın almak zorunda kalması Amerika’nın Türkiye ile ilgili tercihlerinin doğrudan sonucudur. Amerika’nın uzunca bir süredir Türkiye ile yürüttüğü ilişki, bölgedeki stratejik hedeflerinin bir yansıması olarak, ‘ittifak’ kavramıyla değil ‘düşmanlık’ kavramıyla tarif edilebilir. ‘Kuzey Atlantik ittifakı’ içinde birlikte bulunuyor olmaları bu gerçeği değiştirmiyor. Türkiye, bugün 1990’lardaki gibi NATO’ya başvurup füze savunma sistemi isteyecek olsa, acaba oradan, bırakın iki ayı iki sene sonra bile bir ‘approved’ (uygundur/onaylanmıştır) kararı çıkar mı acaba?”
 
“ABD GİBİ BİR MÜTTEFİKİ OLAN TÜRKİYE’NİN DÜŞMANA İHTİYACI YOKTUR”
 
Türkiye’nin “bölgeyi yeniden dizayn etmeye karar vermiş ve bu yolda terör örgütü PKK’ya roller biçmiş bir ABD gerçeğiyle karşı karşıya” olduğunu belirten Gürkan Zengin, “Küresel bir güç, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne kast etmiş olan PKK ile ittifak ilişkisine girmiş durumda. Bu ilişki, Ekim 2014'ten itibaren Amerika'nın PKK/PYD'yi fiilen silahlandırmaya başlamasıyla 'askeri ittifak' düzeyine erişti. Türkiye’nin toprak bütünlüğüne kastetmiş bir örgütle silahlı iş birliğine girmiş bir 'müttefik'ten bahsediyoruz.” ifadelerini kullandı.
 
ABD’nin, Pensilvanya’dan aldığı talimatla 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştiren Fetullahçı Terör Örgütü mensuplarını canhıraş şekilde himaye etmesinin son derece göz açıcı sonuçlar doğurduğunu anlatan Gürkan Zengin, “Amerika gibi bir 'müttefiki' olan Türkiye'nin düşmana ihtiyacı yoktur. Amerika, son yıllarda Türkiye'yi 'hizaya getirmek' için öylesine kartlar kullandı, öylesine bel altı vuruşlar yaptı ki; bu aşamada artık 'Amerika ne der?' sorusu, 'Kandil'dekiler ne der?' gibi saçma bir soru haline dönüşmüştür.” sözlerini kullandı.
 
“S-400 KARARI, İTTİFAK DEĞİŞTİRMEK ANLAMINA GELMEZ”
 
Dünyadaki askeri ittifakların sarsılmakta ve küresel ekonomide muazzam güç kaymalarının yaşanmakta olduğunu belirten Gürkan Zengin, “Soğuk Savaş biteli çeyrek yüzyıl geçti ama yeni bir 'düzen' kurulamadı.  Dünyada bir 'küresel kaos' hâli hüküm sürüyor.  Velhasıl, nasıl ve nereye doğru evrileceği belirsiz ama yeni bir dünyanın kuruluş sancıları yaşanıyor. Uluslararası sahnenin bütün önemli aktörleri bu yeni döneme/yeni düzene hazırlanıyor.” satırlarını kaleme aldı.
 
Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alma kararının “ittifak değiştirmek” anlamına gelmeyeceğinin altını çizen Gürkan Zengin, “Bu durum, ABD ile ilişkilerin yeni mahiyetini doğru kavramak, yeni bir dünyanın kurulmakta olduğunun idrakinde olmak ve bütün bunların icabını yerine getirmek anlamına gelir.” sözleriyle yazısını tamamladı.