İçişleri Bakanı Soylu: Geçen yıl PKK terör örgütü Karadeniz'de yeni bir rota oluşturmaya çalıştı

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "PKK terör örgütünün, Karadeniz Bölgesi'ne, bilhassa buradaki kırsala açılma çabaları söz konusuydu. Örgüt önemli iki gelir kaynağı olan göçmen ve uyuşturucu kaçakçılığını da Karadeniz üzerinden yapmaya dönük yeni bir rota oluşturmaya da çabaladı. Bu her iki konuya da hızlıca önlem aldık ve hem karada hem de denizde bunların Karadeniz Bölgesi'ne açılmasının önüne geçtik" dedi.

20 Ocak 2019 Pazar 07:00
Güncel Haberleri

AA


İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kentteki otelde düzenlenen "Seçim Bölge Güvenlik Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, 31 Mart'taki yerel seçimlerin huzur ve güvenliği için alınacak önlemlerin konuşulacağı toplantının üçüncüsünü gerçekleştirdiklerini söyledi.
 
Samsun'da Amasya, Artvin, Bayburt, Giresun, Ordu, Gümüşhane, Kastamonu, Rize, Sinop ve Trabzon'dan, Karadeniz Bölgesi'ndeki 11 ilin vali, emniyet müdürü ve jandarma komutanlarıyla bir araya geldiklerini belirten Soylu, "Bu vesileyle hem toplantımızın hem de yaklaşan yerel seçimlerin ülkemiz, milletimiz ve bugün merhamete, vicdana ihtiyaç duyan insanlık için hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum." ifadesini kullandı.
 
Soylu, Türkiye'de seçimlerin anlamı, etkisi, toplumun seçime ilgisi ve katılımının dünyadaki diğer ülkelere kıyasla daha daha yüksek olduğunu dile getirdi.
 
Türkiye'nin gücü ve bölgesindeki etkisi arttıkça küresel sistemle etkileşimi, bölgesel etkisi ve öneminin de arttığına işaret eden Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Çünkü ülke olarak terör, göç ve uyuşturucu gibi önemli küresel sorunlarla doğrudan temas halindeyiz. Aynı zamanda gelişmiş Batı dünyası ile nisbeten az gelişmiş ama önemli enerji ve insan kaynağı potansiyeline sahip Orta Doğu arasında da coğrafi ve siyasi olarak kritik bir yerdeyiz. Dolayısıyla attığımız her adımın, bizde yaşanan her gelişmenin küresel sistemde muhakkak bir karşılığı vardır. Garip bir şekilde, darbelerle ve darbe anayasalarıyla dolu bir siyasi geçmişimiz olmasına rağmen seçim kültürümüz oldukça yüksektir."
 
Özellikle son 5-6 yılda yaşanan zorlu süreçleri Türkiye'nin seçim enstrümanını doğru ve etkin kullanarak aştığını, önemli bir yönetim değişimini de bu sayede gerçekleştirebildiğini anlatan Soylu, "Teşbihte hata olmaz, dış baskıyla karşılaştıkça demokrasinin vanasını açtık ve sistemi rahatlattık." dedi.
 
Soylu, şunları dile getirdi:
 
"Bu, bana göre bizim için gurur ve övünç vesilesidir. Bu girizgahı yapmamın sebebi, önümüzdeki yerel seçimin basit bir belediye başkanlığı seçimi olmadığını vurgulayabilmek ve üstüne tekrar basarak size ifade edebilmek içindir. Herhangi bir Avrupa ülkesindeki bir belediye başkanlığı seçimi küresel sistemde kimsenin çok da umurunda değildir ancak Türkiye'deki her seçimde olduğu gibi 31 Mart yerel seçimleri de sistem açısından önemlidir ve bu süreçte belli güç merkezlerinin pozisyon almak istemesi söz konusudur. 
 
Terör örgütü burada pozisyon almak isteyecektir. Türkiye'nin istikrarından rahatsızlık duyanlar burada pozisyon almak isteyecektir. Küresel dengeleri maalesef başka yerler lehine sabit tutmak isteyenler elbette ki bu süreçte pozisyon almak isteyeceklerdir."
 
"Muhtarların özlük haklarındaki iyileştirmeler rekabeti artırmıştır"
Bakan Soylu, bazı sosyal gelişmelerin de 31 Mart yerel seçimlerinin güvenlik risklerini artırabileceğine işaret etti.
 
Muhtar adayları arasında yaşanan gerginliklerin dikkati çekici olduğunu ifade eden Soylu, şöyle konuştu:
 
"Muhtarların özlük haklarındaki iyileştirmeler, sosyal imkanlar konusunda sağlanan gelişmeler, muhtarların merkezi idare ile iletişiminin artması, muhtarlığı elbetteki çok daha iyi bir noktaya getirmiş, doğal olarak buradaki rekabeti artırmıştır. Anlaşılıyor ki bu seçimde muhtarlık üzerinden de bir tartışma yaşanacaktır. Bu noktada Bakanlık olarak ek tedbirlerimiz söz konusudur ve kimsenin suç işlemesine, seçim süreçlerinde kanun ve hukuk dışı bir adım atmasına müsaade etmeyeceğimizi ifade etmek isterim. 
 
Muhtarlık seçiminde yereldeki ilişkileri kullanarak hukuk dışı ve suç işleyerek veya illegal yapıların baskısıyla seçim kazanılsa dahi, muhtarlarla ilgili soruşturma yapma yetkisi İçişleri Bakanlığına aittir ve seçim sonrasında da bu noktadaki her türlü şikayet ve hukuksuzluk takip edilecektir."
 
"Sorumluluğumuz her vatandaşımızın özgür şekilde oyunu kullanabilmesini temin etmektir"
Seçim döneminde terör örgütlerinin oluşturacağı tehditlerle ilgili ek tedbirler alacaklarını vurgulayan Soylu, geçen yıl terör örgütü PKK'nın Karadeniz Bölgesi'ne, bilhassa bölgedeki kırsala açılma çabalarının söz konusu olduğunu anımsattı.
 
Aynı çerçevede örgütün, önemli iki gelir kaynağı olan göçmen ve uyuşturucu kaçakçılığını da Karadeniz üzerinden yapmaya dönük yeni bir rota oluşturmaya çabaladığına dikkati çeken Soylu, "Bu her iki konuya hızlıca önlem aldık ve hem karada hem de denizde bunların Karadeniz Bölgesi'ne açılmasının önüne geçtik ancak bir şekilde bu bölgeyle ilgili bir hesaplarının var olduğu da biliyoruz ve bu sahayı elbette ki hep birlikte boş bırakamayız." değerlendirmesinde bulundu.
 
"Dolayısıyla özellikle seçim döneminde PKK'nın bu bölgelerde olası faaliyetlerine karşı da teyakkuz halinde olmalıyız." ifadesini kullanan Soylu, şunları kaydetti:
 
"İçişleri Bakanlığı olarak bizim sorumluluğumuz her vatandaşımızın hür ve özgür şekilde seçme hakkını, oyunu kullanabilmesini temin etmektir. Bu kapsamda seçim güvenliğini miting dönemi güvenliği, oy kullanma güvenliği ve oyların sayımının güvenliği olmak üzere üç kısımda ele alıyoruz. Elbette ki burada dikkat edeceğimiz en önemli konulardan biri, güvenliği temin ederken ifade özgürlüğünün önüne geçmemektir. 
 
Esas olan özgürlüğü temin etmektir. Güvenlik, özgür bir ifade ve tercih ortamını sağlamak için vardır. Bu itibarla bizim temel sorumluluğumuz, birilerinin başkalarının özgürlük alanına müdahil olamayacağı, tercihlerin özgürce yapılabileceği güvenli bir ortamı tesis etmektir."
 
Süleyman Soylu, seçimin tüm süreçlerini koordinasyon içinde takip etmek ve herhangi bir aksaklığa meydan vermemek için Bakanlık merkezinde bakan yardımcısı başkanlığında "Seçim Koordinasyon Komisyonu" oluşturulduğunu söyledi.
 
"Bu komisyona her ildeki GAMER bünyesinde bir vali yardımcısı başkanlığında oluşturulacak seçim koordinasyon merkezleri tarafından bilgi akışı sağlanacaktır." diyen Soylu, şöyle konuştu:
 
"Ayrıca illerimizdeki GAMER'lerin 7/24 esasına göre çalışmalarını sağlamak da muhakkak sizlerin sorumluluğundadır. Bunun yanı sıra emniyet ve jandarma birimlerimizde merkez ve illerde olmak üzere seçim koordinasyon merkezleri oluşturulmuştur. Toplam 6 bin 939 personel sadece bu koordinasyon merkezlerinde görevlendirilmiştir ve bu personelin tamamına da eğitim verilmiştir. 
 
Tabii seçimin kendine ait süreçleri olduğu için seçim güvenliğinden sorumlu 81 il emniyet müdür yardımcılarına ve güvenlik şube müdürlerine de video konferans yöntemiyle eğitim verilmiştir. Bizim bu güvenlik toplantıları öncesinde bu eğitimler tamamlanmıştır."
 
Bu seçimde güvenliğin ana ekseninin birimler arasındaki iletişim ve koordinasyon üzerine kurgulandığına işaret eden Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
 
"Bunu seçimin son anına kadar kesintisiz sürdürme kararındayız. Bir de 'üçüncü göz' uygulamamız var. Uygulama bu seçimde de aynen devam edecektir. Bunu hem şehirlerdeki huzur uygulamalarında hem de daha geçen seçimde uygulamıştık. 'Üçüncü göz' yönteminde sahada, söz gelimi miting alanında iki personelimiz denetim yaparken bir üçüncü personelimiz de daha dışarıdan onları izlemektedir. Böylece ekip olarak mekanı daha geniş bakışla takip etme imkanı bulmaktayız. Ayrıca hassas kişilerin korunması, parti binalarının, seçim bürolarının korunması, elbette ki toplanma ve miting alanlarının güvenliği noktasında da ek tedbirlerimiz ve risk analizlerimiz bulunmaktadır. Sahadaki güvenlik önlemlerimizin yanı sıra seçime yönelik siber güvenlik çalışmalarımız da olacaktır. Hem banka, kamu kurumları gibi diğer yerlere yönelik dijital saldırıları engellemek hem de sosyal medyanın seçim güvenliğine gölge düşürecek, provoke edecek şekilde kullanılmasını önlemek için 'bilişim suçları ile mücadele ekipleri' oluşturulacaktır."
 
Soylu, sandık güvenliği konusunda da önlemler alındığını vurgulayarak, özellikle kameraların olduğu yerlerde kontrollerin yapılmasını, kameraların çalışır durumda olmasının önemine değindi.
 
Sandık çevrelerinin aydınlatmalarına özen gösterilmesi gerektiğini belirten Soylu, "Bu noktada eksiklik varsa şimdiden tespitleri yapılıp seçim gününe kadar bunlar giderilecektir. Keza trafo, elektrik dağıtım tesisleri gibi yerlere sabotaj yapılması ihtimaline karşı da önlemler artırılacaktır. Buradan tüm valilerimize sizlerin vasıtasıyla sesleniyorum. Sahada olup bunları tek tek kontrol edin. Kaymakamlarımıza kontrol ettirin. Yanınızda bir liste olsun." diye konuştu. 
 
Oy pusulalarının nakilleri sırasında da tedbir alınacağına dikkati çeken Soylu, "Muhafaza ve nakil sırasında gereken tedbirler elbette planlanacaktır. Önemli bir detay, sandık güvenliğinden sorumlu kolluk birimlerinin listesi ilçe seçim kuruluna önceden bildirilecek, sandık güvenliğinden sorumlu yetkililer sandık kurulu başkanlarına kendilerini tanıtacaklardır. Keza sandık çevresinde herhangi bir şiddet, tehdit, zor kullanma gibi bir olay meydana geldiğinde sandık kurulu başkan ve üyelerinden birinin çağrısıyla veya vatandaşın çağrısıyla görevli kolluk birimleri olay yerine intikal edecek ve gerekli yasal işlemleri yapacaklardır." değerlendirmesinde bulundu.
 
"18 yaşından küçüklerin seçim broşürü dağıtmasına izin verilmeyecek"
İçişleri Bakanı Soylu, seçim faaliyetlerinde çocukların kullanılmaması için gerekli tedbirlerin alınacağının altını çizerek, şöyle devam etti:
 
"Seçim kampanyalarında 18 yaşından küçüklerin seçim broşürü, seçim materyali, afiş dağıtmasına izin verilmeyecektir. Bu, bizim için önemlidir. Bir çocuğun eline, 'Al sen bu seçim broşürlerini ev ev dağıt' diye verilecek bir talimat veya görevlendirme, yönlendirme yasaktır. Çünkü takdir edersiniz ki bu çalışmalarda kişiler seçim rekabetinin getirdiği ortam sebebiyle maalesef bazen aşırı tepkiler gösterebiliyor ve gerginlikler yaşanıyor. Partilerin veya bağımsız adayların küçük çocukların ellerine siyasi parti broşürleri tutuşturup onları tanımadıkları insanların evine, kapısına yollamasının çocuklarımız açısından tehlikeli olduğu açıktır. Bu sebeple geçen seçimde olduğu gibi bu seçimde de çocuklarımızı koruma adına aynı kararımızı sürdürüyoruz."
 
Seçim döneminin İçişleri Bakanlığı için tam bir teyakkuz hali olduğunu, özellikle seçim günü sahil güvenlik personeliyle toplam 553 bin personelin görevi başında olacağını anlatan Soylu, "Yaptığımız risk analizleri ve bundan önce meydana gelen seçim olaylarının tahlili neticesinde, terör örgütünün tehdit ve baskı yoluyla vatandaşlarımızın oy kullanma hakkına tesir edebileceği değerlendirilen 11 il ve 12 ilçemize, yine bu il ve ilçelerdeki üs bölgelerinde görevli 6 bin 680 ilave kolluk personeli, seçim günü için görevlendirilmiştir. Bu arkadaşlarımız da oylarını, görev yaptıkları yerlerde kullanacaklardır. Yine özellikle seçim süreci boyunca helikopter ve dronelerden da güvenlik önlemleri noktasında azami istifade etmeye gayret edilecektir." diye konuştu.
 
Süleyman Soylu, özellikle seçim günü tedbirlerin artırılacağını vurgulayarak, şöyle konuştu:
 
"Çünkü son 6 yılın seçim olayları incelendiğinde, toplam olay sayısının özellikle seçim günü yoğunlaştığı görülmektedir. Yine son 6 seçim incelendiğinde olay sayısının mahalli idareler seçimlerinde nispeten arttığı görülüyor. Buradan hareketle yerel saiklerin, yereldeki rekabetin daha da baskın olduğunu da göz önüne alarak bu seçimlerde güvenlik konusuna ayrı bir dikkat ve hassasiyet göstermekteyiz. Seçim konusu üzerinde dönem dönem çeşitli manipülasyonlar yapılmaktadır. Maalesef seçim kazanıldığında seçimin ve galibiyetin coşkusu, seçim kaybedildiğinde de bu meselenin tepkisi bazen kontrol edilememektedir. Biz hem psikolojik hem sosyolojik hem de güvenlik açısından bütün sebepleri güvenlik açısından kontrol etmek durumundayız. 24 Haziran seçimlerini hepiniz hatırlıyorsunuz. Bazen seçimin sonucu bir kamu düzeni ve kamu güvenliği sorunu haline gelebilmektedir. Bazen bir mahallede, bazen bir beldede, bazen bir ilçede, bazen de bir ilde. Hatta bütün Türkiye'ye bir çağrı olarak da nitelendiriliyor."
 
Türkiye'de iki üzerinde tartışma yapılan iki seçim bulunduğunu hatırlatan Soylu, "Bunlardan birisi 1946, sopalı seçim denilen. Açık oy gizli tasnifin yapıldığı bir seçimdir. İkincisi de 1982 yılında zar gibi bir zarfın içinde millete başka bir irade gösterme kabiliyeti bırakmadan yapılan anayasa oylamasıdır. Bu iki seçim hep tartışılmıştır. Türkiye bu iki seçimin dışında, bunun altını çizerek söylüyorum, buna itiraz edecek varsa söylesin, 'şöyleydi böyleydi' diye lafı yayılmasın, Türkiye seçim meselesini dünyada en iyi gerçekleştiren ülkedir. Amerika'da seçimde hangi halkların yendiği bir başkan seçiminin bile tartışma meselesi haline geldiği, hangi şiddetlerin meydana geldiği, Avrupa'da seçime katılımın seçim meşguliyeti konusunda nasıl tartışmalar oluşturduğu hepimizin malumudur. Türkiye'de seçim öncesi propagandalar yapılır, vatandaşımız selametle gider oyunu kullanır, akşamleyin de her şey sona erer. Dünyada bu tip bir seçim süreci ve sonucu oluşturabilen başka bir ülke söz konusu değildir." ifadelerini kullandı.