İnfak ve yardımlaşma

İnfak, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak amacıyla hali vakti yerinde olanların, ihtiyaç sahiplerine yardımda bulunması demektir. Dinimiz, infak’ın üzerinde hassasiyetle durmaktadır.

25 Mayıs 2018 Cuma 07:00
Ramazan Haberleri


Rahmet Peygamberi Efendimiz (s.a.s)’in evinde bir koyun kesilmişti. Koyunun etinden ihtiyaç sahiplerine dağıtıldıktan sonra Efendimiz, geriye ne kadar et kaldığını sordu annelerimize. Aişe annemiz de sadece bir kürek kemiği kaldığını ifade etti. Bunun üzerine Kutlu Nebi (s.a.s) şöyle karşılık verdi: “Aişe! Desene, bir kürek kemiği hariç hepsi bizim oldu!” Efendimiz (s.a.s), bu sözüyle, Allah yolunda harcanan malın aslında kalıcı hâle geldiğini ve bizlere ebedî nimetleri kazandıracağını hatırlatıyordu. İslâm’ın bizlere yüklemiş olduğu sorumluluklardan birisi de, ihtiyaç sahibi kardeşlerimize el uzatmaktır. Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak amacıyla hâli vakti yerinde olanların, ihtiyaç sahiplerine yardımda bulunması demek olan infak, dinimizin üzerinde hassasiyetle durduğu bir konudur. 

ALLAHIN RIZASINI KAZANMAK

Buna göre, hem farz olan zekât hem de gönüllü olarak yapılan her çeşit hayır, infak kapsamı içerisinde değerlendirilir. İnfak, zenginlerin fakirlere bir lütfu olarak düşünülmemelidir. İnfak aslında, ihtiyaç sahiplerinin hâli-vakti yerinde olanlar üzerindeki hakkıdır. İlâhî kelâmın belirttiği gibi: “Mallarında, isteyene ve isteyemediği için mahrum kalmışa belli bir hak…” olduğunu bilenler, sahip oldukları imkanları fakir-fukarâ, garip gurebâ ile paylaşırlar. 

Böylece onlar cimrilik, malmülk esareti, dünyevileşme ve duyarsızlaşma gibi olumsuz durumlara düşmekten kurtuldukları gibi paylaşmanın, kaynaşmanın ve gönül huzuruna ulaşmanın mutluluğunu yaşarlar. Rabbimizin rızasını kazanmak hepimizin hedefi olmalıdır. Elbette bu hedefe ulaşmanın sayısız yolları vardır. Bu anlamda sadaka ya da infak, sadece para ile yapılan yardım olarak anlaşılmamalıdır. 

Selam vermek bir sadakadır

Efendimiz (s.a.s)’in ifadelerine göre; kardeşimize selâm vermemiz sadakadır. İnsanları iyiliğe teşvik edip kötülükten uzaklaştırmamız sadakadır. Gelip geçenlere rahatsızlık veren bir engeli yoldan kaldırmamız da sadakadır. Yine Rahmet Peygamberi (s.a.s), “Yarım hurma ile de olsa cehennemden korunun. Onu da bulamayan, hiç olmazsa güzel bir sözle cehennemden korunsun.” hadisi ile yardımlaşmanın, diğerkâm olmanın, gönül almanın önemini vurgulamıştır. Bizler bilmekteyiz ki, yapılan hiçbir iyilik boşa gitmemektedir. Çünkü Yüce Rabbimiz, Kitabımızda; “Hayır olarak harcadıklarınız kendi iyiliğiniz içindir. Yapacağınız hayırları ancak Allah’ın rızasını kazanmak için yapmalısınız. Hayır olarak verdiğiniz ne varsa, karşılığı size tam olarak verilir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız” buyurmaktadır. Bu âyet aynı zamanda, riyadan, savurganlıktan, mal çokluğu ile gururlanmaktan sakınmamız için bizlere bir uyarıdır. Dinimizde yer alan zekât, fitre, kurban gibi ibadetler yardımlaşmanın, birlik beraberliğin ve ekonomik açıdan sosyal adaletin tesisine yönelik uygulamalardır. Bu ibadetlerde gereken hassasiyeti gösterenler, bir yandan manevi anlamda arınırken bir yandan da geçici olan mallarını bereketlendirip kalıcı hale getirirler ve kazançlı çıkarlar.