Kitaplara sığmayan destan

FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’da gerçekleştirdiği darbe girişimine ilişkin birçok yazar, akademisyen ve gazeteci olayı analiz eden kitaplar kaleme aldı. 

16 Temmuz 2019 Salı 07:00
Kültür Sanat Haberleri


Canı pahasına sokağa çıkarak vatanını koruyan kahraman Türk milletinin 15 Temmuz’daki destansı mücadelesi birçok alanda olduğu gibi kitaplarla da anlatılmaya çalışıldı. 15 Temmuz darbe girişimini anlatan kitaplarda yazarlardan kimisi o gece şehit olanların yakınları ve gazilerle röportaj yaparken kimi yazar ise FETÖ’yü analiz etti.  

Gazeteci yazarlar Hande Fırat, Abdülkadir Selvi, Cüneyt Özdemir, Yasemin Aslan, Faruk Köse, Salih Uçar, Kenan Taş, Yavuz Bahadıroğlu, Ali Erkan Kavaklı, Atilla Yayla, Nil Gülsüm,Eray Görgülü 15 Temmuz’u kitaplarıyla anlatan isimlerden bazıları. Türkiye Haber Kameramanları Derneği tarafından yayınlanan “kalkışMA- Habercilerin Kaleminden 15 Temmuz” kitabında 102 haberci 15 Temmuz gecesi yaşananları anlattı.

Kitaplar dönemin tapusu 

Anadolu Ajansı’nın yayınladığı “Haberciler Darbecilere Karşı- 115 Haberci 15 Temmuz’u anlatıyor” kitabı darbe girişimi gecesine şahit olan 115 gazeteci ile yapılan röportajlardan oluşurken, gazeteci Kemal Gümüş de “İşgalin Yapı Taşları” adlı kitapta 15 Temmuz’u anlatan isimlerdendi.

Kadim Yayın Grubu Genel Koordinatörü Serhat Buhari Baytekin, 15 Temmuz sonrası farklı yayınevleri tarafından FETÖ’cü darbe girişimini konu alan 200’e yakın kitabın yayımlandığını belirtti. Baytekin, söz konusu kitaplarla ilgili olarak “dönemin tapuları” nitelemesinde bulundu. Baytekin, “Dergilerin büyük çoğunluğu konu ile ilgili özel sayı hazırladılar. Özellikle de görsel ve sosyal medyayı bu alanda iyi kullanmak gerek” dedi. 15 Temmuz konusunda Türkiye’de bir bilinç oluştuğunun altını çizen Baytekin, “Doğru yazılmış kitaplar dönemin tapusu görevini görürler’’ dedi. 

NE YAPTIK NE YAPMADIK

Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı, Star okurları için ‘Darbelere Karşı Edebiyat’ değerlendirmesi yaptı. Bıyıklı, edebiyat dünyası olarak darbeler karşısında yapılanları ve yapılamayanları sıraladı. Bıyıklı’nın yorumları şöyle: 

Türkiye Yazarlar Birliği olarak; altı gün süren, yüze yakın edebiyatçı ve akademisyenle birlikte “darbelerin edebiyata yansıması”nı irdeleyen uzun oturumlar gerçekleştirdik. Bildiriler sunulurken darbeleri merkeze alan, edebî değeri yüksek ve güçlü eserlerin sağ camiada yok denecek kadar az olduğunu üzülerek gördük. Mesela 27 Mayıs’ı sol kesim kutsayan bir şekilde eserlerinde yoğun bir şekilde işlerken muhafazakâr kesimde derin bir sessizlik hâkim olmuş. O döneme dair Tarık Buğra’nın Dönemeçte’si, Sevinç Çokum’un Karanlığa Küfreden Yıldız’ı gibi sınırlı sayıda birkaç ürün var. Yine hemen ardından gelen 12 Mart’a dair de sağ kesimde edebî bir tavır söz konusu değil.12 Eylül’e baktığımızda da hem sol kesim hem de sağ kesim darbeden ağır yarayla çıkmış, darbeciler iki tarafı da âdeta ezip geçmiştir. “Denge olsun diye bir sağdan bir soldan astık.” diyen Kenan Evren’in itiraf ettiği gibi gerçekten iki tarafa da aynı derecede zulümler uygulanmıştır. Fakat 12 Eylül’ü anlatan hikâyelere, romanlara ve diğer sanat ürünlerine baktığımızda dengenin kaybolduğunu, solun sayısal bir üstünlük içinde olduğunu hemen görüyoruz. 

Hakeza doğrudan İslami camiayı hedef alan 28 Şubat’ı incelediğimizde ise yaşanılan travmanın binde biri bile edebiyata yansıtılamamış, gelecek nesillere hakkıyla aktarılamamış olduğu ortadadır. Aktarılmadığı için de bugün Ertuğrul Özkök gibi isimler, “Siz 28 Şubat’ta ne yaşadınız ki?” cümlesini rahatlıkla kurabilmiştir. Geçtiğimiz yıllarda edebiyat araştırmacısı bir arkadaşımız darbeleri konu alan 130 yazarın 178 eserini inceledi. 130 yazardan 94’ü kendisini solcu olarak tanımlayan kişilerden oluşuyor ve geri kalanı ise muhafazakâr yazarlar. Aradaki fark her şeyi anlatıyor. 

15 TEMMUZ’U ANLATMAK 

Gelelim 15 Temmuz’a. 15 Temmuz’un edebiyata yansıtılmasında da maalesef diğer darbelerde olduğu gibi çok başarılı değiliz. İlk günlerin heyecanıyla yazılan samimi ama edebî değeri tartışılır şiirlerin, dergilerde ürkek bir tavırla yazılan hikâyelerin açılan yarışmalarda verilen ödülün motivasyonuyla yazılan birkaç romanın dışında ortaya çıkmış 15 Temmuz edebiyatından söz etmek çok zor. Kitap çok eser yok. Usta yazarların bu hususta aşırı çekinceli olduğunu gözlemliyoruz. Bunda hem yaşanılanların henüz taze olmasının verdiği şaşkınlık hem de bazı mahfiller tarafından meselenin planlı bir şekilde sulandırılmasının katkısı var.  

Her şeye rağmen ümitsiz değiliz. Bu ülkenin sanatçılarının omzunda, 15 Temmuz hain saldırısını sanatla geleceğe taşımak ödevi her zaman duracak, yerli sanatçılar bu hususta duyarsız kalmayacaktır. Buna mecburuz. Fatih Andı’nın dediği gibi: “Siyaset söner, nutuk kısılır, magazin eskir, insan göçer; ancak sanatın dili söyleyeceğini nesiller boyu tekrar eder durur. Sanat, söylemin ruhudur, ruh yaşar.”