Başkan Erdoğan: İsrail’i Arap devletleri teşvik ediyor

Başkan Erdoğan, Filistinlilere zulmeden İsrail’e karşı Türkiye’nin tek başına mücadele verdiğini söyledi, İsrail’in masum sivillere yönelik aleni infaz ve katliamlarına destek veren Arap ülkelerin yönetimlerine sitem etti.

10 Aralık 2019 Salı 07:00
Politika Haberleri


Türkiye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Sosyal İşler Bakanları Zirvesi’nin açılışında yaptığı konuşmada önemli mesajlar verdi. Erdoğan şunları söyledi: 

Bugün dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birini oluşturan Müslümanlar, maalesef, güçleriyle orantılı siyasi etkiye, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmişlik düzeyine sahip değiller.

İnsanlığın bugünkü gelişmişlik seviyesinin temelleri İslam coğrafyasında atılmış olmasına rağmen, Müslümanların günümüzde yaşadığı sıkıntıların sebeplerini iyi düşünmeli, analiz etmeli ve çözüm yolları üretmeliyiz. 

ENERJİ BOŞA HARCANIYOR

Aksi takdirde, sadece şikayet etmekle, sadece dövünmekle, sadece konuşmakla bir yere varamayız. Hele hele çareyi başkalarından beklemekle elde edeceğimiz hiçbir şey olamaz.

İslam ülkelerinin her birinin ayrı sıkıntısı var. Kimi halkının sesine yeterince kulak vermeyen yönetimlerden muzdariptir. Kimi sefalet düzeyinde bir yoklukla imtihan oluyor. 

Kimi terör belası veya kardeş kavgasıyla boğuşuyor. Çeşitli sebeplerle kendi içine kapanan İslam ülkeleri, imkanlarını ve enerjilerini heba ediyor, boşa harcıyor.

Şayet İslam İşbirliği Teşkilatını, tüm kurumları ve faaliyetleriyle, hayal ettiğimiz düzeye çıkartabilirsek, hep birlikte bu tür sıkıntıların üstesinden gelebileceğimize inanıyorum. 

İSRAİL ZULÜMLERİ

Dünyada benzer dayanışma örneklerini sergileyen pek çok kuruluş vardır. Bizlerin de aynı başarıyı göstermemesi için hiçbir sebep göremiyorum.

Mademki hepimiz kardeşiz, öyleyse, buna uygun davranmalıyız.  İnşallah o günlerin de yakın olduğuna inanıyorum.

İslam İşbirliği Teşkilatı’nın kuruluşunun temelinde Kudüs davası vardır. Maalesef, Kudüs’teki ve onun ayrılmaz bir parçası olan Filistin’deki durum, her geçen gün daha da kötüye gidiyor. 

Son dönemde kimi ülkelerin uluslararası hukuka aykırı bir şekilde Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması ve yasadışı yerleşimleri desteklemesi, sıkıntıları yeni bir boyuta taşıdı.

Bugün artık sokaklarında masum genç kızların, babaların, annelerin, ihtiyarların, çocukların, gençlerin İsrail tarafından alenen infaz edildiği bir Filistin fotoğrafıyla karşı karşıyayız. 

Üstelik İsrail’in bu hoyratlığı, Batı ülkeleri ve büyük bir üzüntüyle belirtmek isterim ki kimi Arap devletleri tarafından adeta teşvik ediliyor.

Türkiye olarak, Kudüs ve Filistin’deki zulüm konusunda dile getirdiğimiz itirazlarda, çoğu defa yalnız kaldığımızı hissediyoruz. 

Esasen son yıllarda maruz bırakıldığımız terör saldırılarının ve ekonomik sabotajların gerisindeki sebeplerden birinin de bu ilkeli duruşumuz olduğunun farkındayız.

ASLA VAZGEÇMEYİZ

Ama bedeli ne olursa olsun, Hakkın, hakikatin ve mazlumun yanında yer almayı sürdüreceğiz. 

Kudüs davasından, Filistinlilerin haklarını savunmaktan ve tüm mazlumlarla dayanışma içinde olmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.

Aynı şekilde, Keşmir, Arakan ve Türkistan başta olmak üzere, pek çok yerde Müslümanlar aleyhine gelişmeler yaşanıyor. Batı ülkelerinde giderek yaygınlaşan İslam ve Müslüman düşmanlığı da bir başka önemli sorundur.

Her ne şekilde olursa olsun sonuçta mağdur olan, mazlum durumuna düşen hep Müslümanlardır.

KARŞIMIZDA SUSUYOR

Her biri proje ürünü olan ve dinimizin adını istismar eden terör örgütleri de, bu zulümlerin bahanesi olarak kullanılıyor. İşte son NATO zirvesinde hala Fransa’nın başkanı kalkıyor İslami terörden bahsediyor. Karşımızda susuyor, son NATO zirvesinde yine aynı ifadeleri kullandı

Ne oldu şimdi? Paris’te sarı yelekliler ortaya çıktı. Haydi durdur bakalım. Neden durduramıyorsun? Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Bunu böyle bilesin.

MAZLUMUN YANINDAYIZ

Bu çatı altında bir araya gelen bizlere düşen görev, nerede bir Müslümanın hakkı gasp ediliyorsa, hukuku çiğneniyorsa, varlığı tehdit altına giriyorsa, onun yanında yer almaktır.

Türkiye olarak bu doğrultuda üzerimize düşen her görevi yerine getirmeye hazırız. Diğer üye ülkelerden de aynı kararlılığı görmek istiyoruz. İşte bunu başardığımızda, emin olun, önümüzde adaletin, huzurun, barışın ve refahın olduğu yepyeni bir dönemin kapıları açılacaktır. 

AİLE YAPIMIZI KORUMALIYIZ

İslam ülkeleri olarak aile kurumumuza ne kadar sahip çıkarsak, geleceğimize de o derece güvenle bakabiliriz.  

Güçlü aile yapısının güçlü toplum demek olduğunu tekrar tekrar hatırlamalıyız. Bu bakımdan aile içi şiddet, önüne geçmemiz gereken en önemli tehditlerden biridir. Kadının ve çocuğun uğradığı ruhsal ve fiziksel şiddet sorununu bitirmeden, güçlü aile yapısını inşa edemeyiz. Hep birlikte bir seferberlik başlatmalı, huzurlu bir toplum hedefimize süratle ulaşmalıyız.

Buric’i kabul etti  

Başkan Erdoğan, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejcinovic Buric’i kabul etti. Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’nde gerçekleşen kabul yaklaşık 21 dakika sürdü. 

Erdoğan, Gani ile görüştü       

Başkan Erdoğan, Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani ile görüştü. Basına kapalı gerçekleşen görüşme, yaklaşık 45 dakika sürdü.      

Afganistan’a maddi ve manevi yatırımları artırmamız gerekiyor

Başkan Erdoğan, Dolmabahçe Ofisi’nde Asya’nın Kalbi İstanbul Süreci Bakanlar Konferansı’nda konuştu. Erdoğan şunları söyledi: 

Güney Asya’da yaşayan kardeşlerimizin yüzleştiği sıkıntıların önemli bir bölümü, sınırlarının dışından kaynaklanıyor. Bu coğrafyadaki insanlar, çoğu zaman hiçbir dahillerinin olmadığı gelişmelerin olumsuz yansımalarıyla boğuşmak zorunda kalıyor. 

Güney Asya bölgesinin ve yakın çevresinin karşı karşıya bulunduğu problemlerin üstesinden gelebilmesi için bölgesel işbirliği ve dayanışma şarttır.

İstanbul Süreci, işte bu ortak sınamalar karşısında, bölgesel, yerel çözümler üretilebilmesi için son derece faydalı bir platformdur. 

Bölge sorunlarının, sorumluluk, dayanışma ve sahiplenme ruhuyla ele alınmasına imkân sağlayan İstanbul Süreci, gerek işleyiş tarzı, gerekse prensipleriyle, bu anlamda eşsiz bir bölgesel işbirliği modeli sunuyor. 

Türkiye olarak kuruluşundan bu yana İstanbul Sürecine en üst düzeyde sahip çıktık, çıkıyoruz.

HASSAS DÖNEMDEN GEÇİYOR

Sürecin güçlenmesi, etkinliğinin artırılması ve sorunlara çözüm üretme kabiliyetinin geliştirilmesi için çok büyük gayret sarf ettik. Burası, siyasi, güvenlik, ekonomik ve ticari boyutlarda Afganistan’la ilgili tüm paydaşları bir araya getiren tek platformdur. 

Afganistan hassas bir dönemden geçiyor. Uluslararası toplum olarak Afganistan’a 18 yıldır yapmakta olduğumuz maddi ve manevi yatırımları artırmamız gerekiyor. 

Her zaman ifade ettiğimiz gibi inşa etmek zor, yıkmak kolaydır. Uzun ve meşakkatli çabalar sonucunda elde edilen başarılar, şayet dikkatli olunmaz, gerekli özen gösterilmezse, kısa sürede yerini büyük bir hezimete bırakır.

Bu durum, Afganistan gibi kırılgan ülkeler için çok daha geçerlidir. Son yıllarda elde edilen kimi kazanımlara odaklanarak Afganistan’ı ihmal etmek, telafisi mümkün olmayan zararlar doğuracaktır.

Bunun için hepimizin, Afganistan’ın barış, huzur ve istikrarını önemseyen tüm ülkelerin çabalarını artırması önem arz ediyor. 

Yükümlülüklerini yerine getirmeli

Uluslararası toplum Afganistan’a yönelik taahhütlerine bağlı kalırken, Afgan Hükümetinin de yükümlülüklerini yerine getirmesi önemlidir.

Afgan kardeşlerimizin, kendi gelecekleri için, yolsuzluk, uyuşturucuyla mücadele, kadının statüsünün güçlendirilmesi, eğitim gibi başlıklarda halen alacakları mesafeler olduğu görülüyor.

Hiç şüphesiz çok boyutlu ve kronik sorunların kısa sürede çözüme kavuşturulması beklenemez. Burada önemli olan sorunlarla yüzleşme iradesinin ortaya konulmasıdır. 

Afganistan, son dönemde attığı kararlı adımlarla bu iradeyi ziyadesiyle göstermiştir. Bize düşen bu iradeyi daha da güçlendirecek çabalara destek olmaktır. 

DEAŞ virüsünün Afganistan’a bulaşmasının önüne mutlaka geçilmelidir.

Bu örgütün Afganistan’dan kazınıp atılması için elimizden gelen desteği vereceğiz. Aynı hassasiyetin buradaki tüm dostlarımız tarafından da sergileneceğine inanıyorum.