Ali Sami ALKIŞ

asalkis@stargazete.com

Kulüp yönetiminde “Ağalık” düzeni var

Bizde kulüp başkanları, Avrupa’da kulüp sahipleri vardır... Arada nüans değil, uçurum farkı mevcut. Bizim başkanlar, patronlardan daha yetkiliymiş gibi davranıyorlar. Ne kadar mali, idari, sosyal hatalar yaparlarsa yapsınlar; genel kurulda ibra edildiler mi, sorumluluktan kurtuluyorlar.

Bir tek Trabzonspor yönetimi, tüzük değişikliği yaparak; yönetimi borçlanmalara karşı kısıtlı ve sorumlu tutma girişiminde bulundu. Yasal düzene tam oturmadığı için, onun da ne kadar geçerli olacağı tartışma konusu!.. Çeşitli kanun maddelerine atıf yapılarak (Oluşacak çelişkilere) itiraz eden olursa, yargıdan geri dönebilir.

Gene de, Ağaoğlu yönetiminin mali inovasyon sayılabilecek bu ilk adım uygulamasını; cesur ve ufuk açıcı buluyorum. Kutlanması, desteklenmesi, gelişmesi ve zarar görmeyecek sağlam bir hukuki altı yapıya oturtulması gerekiyor.

***

Galatasaray yönetimi; idari açıdan aklanıp mali açıdan ibra edilmeyince; abidik-gubidik işlere daldı. İlk seçimde yeniden aday olma hakları olmadığı halde; kendi kafalarına uygun sistemle, bu engeli aşmak istediler. Hukuk duvarına tosladılar. Şimdi o duvarı aşacak delik arıyorlar. Merak etmeyin, bulurlar.

Bu ana kadar anlatmak istediğim şu... Türkiye’deki kulüp başkanları, Avrupa’daki kulüp sahiplerinden daha büyük avantajlar üretebiliyor. İstediklerini yapıyorlar. Bir çeşit derebeylik gibi...

***

F.Bahçe’nin “Fener Ol” kampanyası, açık bir şekilde bağış organizasyonu ve UEFA’nın temel kriterlerine pek uyum sağlamıyor. Ama “Biz bağış toplamıyoruz, forma satıyoruz” diyerek, işin kılıfını bulmuşlar.

UEFA birilerinin cebinden çıkacak parayla kulüp yönetemezsiniz dese de, bizdeki geleneksel “Ağaların el atması” durumu, hükmünü sürdürüyor. Bin, iki bin forma alan var. Bu satış değil, açıkça  bağış...

Karşı mıyım? Hayır değilim. Ama bizdeki hukuki mantığın esnekliği ile, Avrupa’daki hukuki sistemin katılığı arasındaki farkı anlatmaya çalışıyorum. Yasalar karşısında her türlü yatay/dikey/yuvarlak/oval  çözüm buluruz. Bizde hukuk, su gibi her türlü kalıba uyar. Yeter ki, işi kılıfına uydurmasını bil.

Dere yatağını değiştir, su istediğin yöne aksın.