Halime KÖKÇE

hkokce@stargazete.com

Seçim ittifakı mı dönüşüme ayak uydurmak mı?

- Halime KÖKÇE tüm yazıları

AK Parti ve MHP arasındaki ittifak netleştikten sonra konu ister istemez tüm partilerin gündemine taşındı. Birkaç gündür herkes hangi partilerin birbiriyle ittifak yapabileceğini konuşuyor. İşi bahse girmeye kadar götürenler bile var. 

Muhalefet cenahındaki muhtemel ittifak senaryolarına ve cumhurbaşkanı adayı bulma sancılarına geçmeden önce AK Parti ve MHP arasındaki ittifakın yapısına dair birkaç hususun altını çizelim. 

MHP ve AK Parti, 15 Temmuz darbe girişiminden önce başlayan, 15 Temmuz'da güçlü bir irade olarak kendini gösteren, sonrasında Türkiye'ye tehdit oluşturan iç dış tüm unsurlara karşı birlikte yürütme kararlığına sahip bir ittifak içine girdi. Yani sadece seçime dönük olarak kurulmuş bir ittifaktan söz etmiyoruz. Öyle olsa kırılgan bir yapıya sahip olurdu. 

Bu süreçte en çok konuşulan konulardan biri AK Parti-MHP ittifakının Kürt seçmene nasıl etki edeceği oldu. HDP'nin 7 Haziran'dan sonra siyaseti PKK'yı meşrulaştırma aracına dönüştürmesinin yarattığı hayal kırıklığı ile HDP'ye gitmek istemeyen seçmen MHP'den dolayı AK Parti'ye de gidemezse şeklinde ifade edilen bir kaygı diyelim buna... 

Şunu ifade edelim başta; PKK'nın şiddeti sivil yaşam alanlarına kadar soktuğu, sivil kayıpların oluşması için elinden geleni yaptığı bu süreçte MHP son derece dikkatli bir dil kullandı. PKK'nın, bir taraftan "Türk solunu" teröre angaje etme politikası güderken bir taraftan da etnik milliyetçiliğe sarıldığı yerde dahi MHP etnik milliyetçilik yapmadı. 

Kaldı ki 7 Haziran'dan sonra HDP, AK Parti'yi devre dışı bırakabilmek adına MHP'nin de olduğu bir formüle sıcak bakıyordu. MHP evet deseydi hükümet kuracaklardı. HDP, MHP ile yan yana gelebileceğini söylemişken AK Parti'nin MHP ile ittifak yapması neden Kürtleri ürkütsün? 

Bu yaklaşımın altında HDP'yi Kürtlerin doğal temsilcisi sayan kurgulanmış bir algı olduğunu ifade etmek gerek.  

***   

Gelelim BBP'yi de yanına almış, Cumhurbaşkanı adayı zaten belli olan "Cumhur İttifakı" karşısında kurulması olası ittifaklara. 

Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere, Sezgin Tanrıkulu, Selin Sayek Böke, Canan Kaftancıoğlu gibi isimlerin HDP ile ittifakı arzuladığı ve bunu "solda birlik" gibi bir çerçeveye oturtmak istedikleri anlaşılıyor. HDP'nin PKK ile organik bağı onlar için sorun değil ama bunu kamuoyuna izah edemeyeceklerini de biliyorlar. 

HDP de yeniden baraj sorunu yaşayacağını düşünerek bir ittifaka ihtiyaç duyabilir. Yani bunun sadece CHP değil HDP için de arzu edilir bir durum olması muhtemel. HDP Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP'nin adayını destekler CHP de milletvekili seçiminde HDP'nin Meclis'e girmesini sağlar...   

***   

İyi Parti ve Saadet ne yapacak peki? 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Saadet Partisi Genel Başkanı ile görüştü. Ancak Karamollaoğlu, nasıl bir hesap içindeyse görüşmeden sonra sol jargonlu konuşmalarla bir takım çevrelere hoş gelen mesajlar veriyor. 

İyi Parti ve Saadet'in ittifakının her iki parti için baraj sorununu ortadan kaldırabileceği hesabının yapıldığı söyleniyor. Ancak bunun da garantisi yok. 

Doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın olduğu her formülde ittifakın küçük partiler için sadece Meclis'e girebilmek adına bir avantaj sağlayacağı söylenebilir. İşte burada CHP'nin kimi aday göstereceği konusu önem kazanıyor. "Yeni bir Ekmeleddin İhsanoğlu vakasını seçmenine izah edemeyeceği için yine parti içinden birini aday gösterecektir" deniyor. Şimdiye kadar zikredilenler arasında en güçlü sayılan isim İlhan Kesici. Ne tür bir siyasi başarısı var da cumhurbaşkanlığına aday gösterilecek sorusunun cevabı yok. Ne var ki CHP'nin sağdan gelmiş birini aday göstermesi gerekiyor. 

Bizatihi bu durumun ne denli düşündürücü olduğunu kavramadığı sürece CHP daha çok kıvranacağa benziyor.