Bedir ACAR

bacar@stargazete.com

Selim İleri’den mektup var

Yarın başlayacak olan 37. Uluslararası TÜYAP Kitap Fuarı’nın bu yıl ki onur konuğu Selim İleri. Geçen yıl ‘Sevdiğim Romanlar Kılavuzu’ ve edebiyatta 50. yıla adanmış, (Ayşe Sarısayın’a verdiği röportajlardan oluşan) ‘O Aşk Dinmedi’ kitaplarını okuduğumuz İleri, bu yıl okurlarına iki kitap daha armağan etti: ‘Elimde Viyoletler Beklenen Sevgili’ ve ‘Kumkuma’. 

Selim İleri, velud bir yazar. Hikaye, roman, deneme, anlatı dahil edebiyatın pek çok alanında eser verdiği gibi, film senaryolarına ve tiyatro eserlerine de imza attı. 

Kendi tarzını ve okur kitlesini oluşturmuş usta bir yazar olmasının yanı sıra İleri’nin en önemli özelliklerinden biri de, katıksız edebiyatseverliğidir. Eşine az rastlanır türden bir ‘edebiyat okuru’ olan İleri, unutulmaya yüz tutmuş nice kıymetli yazarı benzersiz bir kadirşinaslıkla bugünün okurlarına hatırlatan, hafıza tazeleten kalemdir. 

Bir edebiyat arkeoloğu titizliğiyle geçmiş ve bugün arasında köprüler inşa eden, hatta bizzat o köprünün kendisi olan edebiyat emekçisinin Everest’ten çıkan ‘Kumkuma’ adlı anlatısını okurken bu kanaatim bir kez daha pekişti. İleri, bu eserinde, Türk Edebiyatının ‘Şair-i Azam’ı olarak anılan Abdülhak Hamid’i adeta mezarından kaldırıp onun ‘iç sesi’nden alternatif bir ‘Hamid ve yakın çevresi’ okuması yapıyor. Kitapta, Hamid, adeta görünmez bir kişi olarak mezarından kalkıp etrafına bakınarak bir sorgulamaya giriyor. Makber’in yazarı, aşkları, arkadaşları, edebiyat çevresi ve eserleriyle yeniden yüzleşiyor. 

Diğer kitap ‘Elimde Viyoletler Beklenen Sevgili’ ise Selim İleri’nin hayata, yazarlığa, yaşlılığa, geçmişe ve bugüne dair düşüncelerini anlatan mektuplardan oluşan bir roman. 

Milli Eğitim Basımevinde çalışan ve tekaütlüğüne üç ay kalmış yaşlı bir müsahhihin, ‘Biricik dostum’ diye hitap ettiği Şefkati’ye gönderdiği mektuplar, yıllarca bir lokma ekmek uğruna didinip, hayattan beklentilerini karşılayamamış ‘takıntılı püsür bir ihtiyar’ın kendisini, hayatı, etrafındakileri sorgulama çabası, bir iç döküş olarak da okunabilir. Elbette arka fonda tarih mevzuları, giyim kuşam meseleleri, çocukluk hatıraları, semtler, eski ile yeninin çatışması ve daha pek çok konu var. 

Selim İleri okurları, ‘edebiyatın kadirşinas ustası’ ile TÜYAP randevusunu kaçırmayacaklardır.