19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

20 yıl sonra ‘Kapılar’ımızı çaldı

Fatih Erdemci Ben Ölmeden Önce şarkısını seslendirip ortalığı kasıp kavurduğunda doğan çocuklar şimdi 20 yaşında. İşin ilginç yanı şarkı hala söyleniyor. Erdemci, başından geçen talihsizliklere rağmen şarkı söylemeyi hiç bırakmadı. Kapılar albümüyle hayranlarına sürpriz yapan Erdemci, “20 yıl albüm yapmayıp sevenlerimden uzaklaştığım için suçluluk duyuyorum” diyor.

HAKAN VAROL2 Aralık 2017 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
20 yıl sonra ‘Kapılar’ımızı çaldı

Türk pop müziğinin altın yıllarında her gün bir pop şarkıcısı ile tanışırdık. Bir çoğunu artık hatırlamıyoruz bile ama iyi olan şarkılar ve sesler unutulmuyor. Sanatın kalıcılığı da bu olsa gerek. Bu isimlerin arasındaki Fatih Erdemci 20 yıllık aradan sonra Kapılar albümüyle karşımıza çıktı. Erdemci ile geçen seneleri ve albümünü konuştuk. 

- Ben Ölmeden Önce şarkısının üzerinden 20 yıl geçmiş. Aradan geçen bunca sene neredeydiniz?  

Yaşamak Zor albümü sonrasında bağlı olduğum plak şirketi kapandı ve yeteri kadar tanıtım yapılamadı. Albüm başarılı olduysa da konser ve benzeri performansları takip edecek kimse olmadığından istemeyerek de olsa müzikten uzaklaşmak durumunda kaldım. Bir süre ara verdikten sonra çeşitli mekanlarda performanslara yeniden başladım. 

- Ben Ölmeden Önce hala sevilen şarkılardan biri. Ölümsüz olmasının sebebi nedir?

Sanırım bıraktığı en büyük etki sözleri. Çünkü büyük bir pişmanlığı anlatmakla başlayıp umudu vurguladıktan sonra isyanı dile getiriyor. Bunu güçlü armonik altyapıyla isyanın evrensel müziği olan rock ile sunuyor. Bir başka açıdan da sözlerin ana fikri dinleyiciye ilginç geliyor diye düşünüyorum. ‘Biri var öldüm ve bu benim hikayem’ diyor.

- 90’lar müziği diye bir kavram var. Siz de önemli isimlerindendiniz. Günümüzde müzikte yer edinmek neden zorlaştı? 

Bence müzikte yer edinmek isteyenlerin seçimine bağlı biraz. Aceleyle ve birden yüksek dinlenme oranlarına erişme amacındaki projeler ile uzun soluklu, kalıcı işler arasındaki ayrım ilk dinleyişte belli oluyor zaten. Diğer yandan 90’lar çok renkli ve sağlam prodüksiyonların olduğu yıllardı. Televizyon kanalları ve radyoların çoğalması da işlerin tanıtılmasında çok etkili oldu. 90’ların sonuna doğru ciddi bir Türk Pop Müziği Endüstri’nden bahsedebilir olduk. Seçimlerini doğru yapanlar biraz daha kaliteli işler çıkararak kalıcı oldular. Türkçe sözlü rock müziğin ise tarihsel süreci hiç böyle değil. Bana üzücü gelen ise; süreç ve pratikleri ayrı olan bu iki tür akımın şimdilerde biraz birbirlerine dönüşmüş olmaları.  

DİNLEYİCİYLE SAMİMİ BİR BAĞ KURDUM

- Bugün teknolojinin müzikteki hakimiyeti sizi korkutuyor mu?

Evet endişe verici. Çünkü yüz yüze olmadığınız bir alan. Bir şey paylaşıyorsunuz, birileri beğeniyor ya da tepki veriyor. Anlamak zor. Gerçekten beğendi mi? Bir çıkarı mı var? Bir sonraki adımda paylaşacağı bir şeye beğeni almak için mi yaptı? Bir sürü soru işareti. İyi ki sahne var. Orada dinleyici ile yüz yüzeyiz. Her şey ortada, samimi ve gerçek.

- İkinci albümden sonra da uzun süre görünmeyecek misiniz?   

Bu kadar uzun süre sonra bu güzel tepkileri hiç beklemiyordum. Gurur verici. Kendimi biraz suçlu hissetmeye başladım. Keşke bu kadar çok ara vermeseydim diyorum. Üçüncü albümün şarkılarını bestelemeye başladım. Hatta hazır olanlar var. Bundan sonrası biraz hızlı geçecek. Tanıtım konserimde sonraki albümde yer alacak iki şarkıyı çalacağız.

- Kapılar albümünü yapmaya nasıl karar verdiniz?  

Albüm yapma fikrinden önce de sahnede yeni bestelerimi söylüyordum. Karar verince de sahnede şarkıları olgunlaştırmak fikri doğdu. Böylece birinci elden eleme durumu oluştu. Sahne acımasız bir mecradır. Neyin iyi neyin vasat olduğu çabucak belli olur. Cesaretimi her defasında toplayıp bazen şarkıları yeniden düzenleyerek ya da tonunu değiştirerek müzisyen yol arkadaşlarımla birlikte çaldık, karar verdik.