24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Ata sporumuz okçuluğu artık dünya tanıyor

Tarihin her sayfasına okçulukla ilgili not düşen ecdadın geleneği dünyaya açılıyor. Okçular Vakfı ve Yunus Emre Enstitüsü’nün hayata geçireceği Kemankeş Projesi ile Türkiye’nin birikimi ve değerleri 5 kıtada, 61 ülkeye aktarılıyor. Halihazırda 16 ülkenin sporcuları eğitimini tamamladı. Okçular Vakfı Başkanı Haydar Ali Yıldız projeyi anlattı.

GİZEM TÜMBAY KOÇAK 2 Aralık 2017 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Ata sporumuz okçuluğu artık dünya tanıyor

Artık unutulmaya yüz tutmuş spor dallarımızı dünyanın birçok yerinde görebileceğiz. Ata sporumuz olan okçuluk Kemankeş Projesi ile Almanya’dan Bosna Hersek’e, Fas’tan Japonya’ya kadar 61 ülkede meraklılarıyla buluşacak. Ata sporlarının milli, tarihi, sportif, sanatsal, kültürel ve eğitim nitelikleriyle kavranması için çalışmalar yürüten Okçular Vakfı ile Yunus Emre Enstitüsü’nün hayata geçirdiği proje yurt dışından gelen 40 öğrenci ile buluştu. Programda okçuluk Araştırmaları Enstitüsü tarafından hazırlanan müfredat ile Osmanlı menzil oku yapımından yay kurulumuna, ok atma tekniklerinden Türk okçuluğu puanlama sistemine kadar ilgili tüm konular öğretiliyor. Programın sonucunda gerçekleşecek yarışmada ise sertifikalar Okçular Vakfı Başkanı Haydar Ali Yıldız, Okçular Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Bilal Erdoğan ve Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Şeref Ateş’ten alacağı bir kapanış programı ile takdim edilecek. İlk aşaması pazartesi günü son bulacak olan Kemankeş Projesinin detaylarını Haydar Ali Yıldız ile konuştuk.

- Kemankeş Projesi nasıl hayata geçti?  

Okçular Vakfı 2013 yılından itibaren Türk Okçuluğunun ve onun oluşturduğu tarihi-kültürel arka planın yeniden ihyâsı için çalışmalarını sürdürüyor. Vakfımızın yurt içinde okçuluğun tanıtımı ve yaygınlaşması konusunda elde ettiği başarının verdiği özgüvenle Türk okçuluğunu tarihi-kültürel arka planıyla birlikte dünyaya tanıtılması fikri hâsıl oldu. Diğer mesele ise Türk okçuluğunun tarihi önemi ve kültürel arka planının dünyaya tekrar hatırlatmak. Ecdadımız okçulukta ne kadar mahir olduklarını tarihin her döneminde dünyaya göstermiş. Kemankeş Projesi, Türk okçuluğunu tanıtmanın yanında tarihini de hatırlatma vazifesi olarak iki temele oturuyor. 

- Projenin detaylarını anlatır mısınız?

Proje geçtiğimiz hafta başladı. Uzun soluklu ve dört aşamadan oluşan Kemankeş Projesi’nin ilk ayağı, dünyanın farklı ülkelerinden vakfımıza Türk Okçuluğu eğitimi almak için gelen sporcuları eğitmek. Bu eğitim bir hafta sürecek. Gelen sporcular, Fatih Sultan Mehmet Han’ın fermanı ile Ok Meydanı’nda kurulmuş bir ilim, irfan yuvası olan ve vakıf kültürüyle yüzyıllar boyunca hizmet vermiş Okçular Tekkesi’nin bulunduğu tesislerde hem okçuluk eğitimi alacak hem de Türk kültürünü, kendi tarihi atmosferi içinde yaşayacak. Projenin ikinci aşaması, vakfımızda bir hafta boyunca geleneksel Türk okçuluğu eğitimi alan öğrencilerin, ülkelerine dönerek orada vakfımız ve Yunus Emre Enstitüsü tarafından hazırlanan sınıflarda okçuluğu öğrenmek isteyenlere eğitim vermesi. Projenin diğer bir aşaması ise bu sınıflarda kursları başarı ile neticelendiren sporcuların yıl sonunda turnuvada yeteneklerini sergilemesi. Tüm eğitim faaliyetlerinin yanında bu ülkelere, ülkemizden gidecek olan akademisyen ve tarihçiler tarafından geleneksel Türk okçuluk tarihi ve kültürel arka planının aktarılmasının ve tanıtılmasının sağlanması amacıyla bir dizi seminer programı da gerçekleşecek. 

- İyi bir okçunun nasıl bir kondisyona ihtiyacı vardır?

Okçuluk her türlü fiziksel yapıda insanın başarılı olabileceği, mental anlamda okçu ve hedef arasında mücadelenin meydana geldiği bir spordur. İyi bir okçunun; ağır yayları çekebilecek kas kuvvetine, çok sayıda ok atabilmesini sağlayacak kasa, heyecanlandığında artan kalp atışlarını ve nefesini kontrol altına alacak iyi bir kardiyovasküler dayanıklılığa ihtiyacı var. Bu bağlamda iyi bir okçu kuvvet, dayanıklılık ve kardiyovasküler dayanıklılık yönünden kendisini optimum seviyeye ulaştırmalı. Yarışmalar sırasında atış çizgisinde bulunan sporcunun kendisi ile girdiği psikolojik savaştan galip çıkabilmesi için kondisyonu ile ilgili hiçbir zorluk yaşamaması gerekir. 

- Okçuluk eğitimi kaç yaşından itibaren verilebilir?

Okçuluk eğitiminin sekiz yaşında başlaması ideal. Ancak bire bir ilgileniliyorsa altı yaşında da başlayabilir. 

- Yarışma nasıl olacak?

Kemankeş Projesi bağlamında kendi ülkelerinde Türk Okçuluğu kurslarına katılıp başarılı olan sporcuların ülkemize gelmesi suretiyle Okçular Vakfı’nın spor tesislerinde geniş katılımlı bir final müsabakası yapılacağı planlanmaktadır. Bizim her yıl düzenlemiş olduğumuz Fetih Kupası müsabakalarına benzer formatta düzenlemeyi planladığımız bu müsabakalarda, okçuluk eğitimine katılan ülkeden gelen sporcuların takım ve bireysel olarak birbiriyle yarışacağı ve başarılı olan takımlara çeşitli ödüllerin verileceği öngörülmektedir. 

Türkiye’deki eğitimin ardından akademisyen ve tarihçilerimiz geleneksel Türk okçuluk tarihi ve kültürel arka planının aktarılması için seminer verecek. 

Dört aşamadan oluşan Kemankeş Projesi kapsamında vakfa gelen sporcular Fatih Sultan Mehmet Han’ın fermanıyla kurulmuş ilim irfan yuvası Okçular Tekkesi’nin bulunduğu tesislerde hem eğitim alacak hem Türk kültürünü öğrenecek. 

MODERN SPORLARA YÖNELİNCE UNUTULDU

- Okçuluk ata sporumuz ama olimpiyatlarda iyi derecelerle ayrılamıyoruz. Sizce bunun nedeni nedir? Ata sporumuz bize unutturuldu mu?

Ümit ediyorum ki yakın gelecekte olimpiyatlarda derecelerin elde edilmesi ve şampiyonlukların yaşanması hususunda bir merhale kat etmiş olacağız. Bunu 2013 yılından itibaren vakfımızın spor kulübü bünyesinde gerçekleştirmiş olduğu faaliyetlerin belirli bir olgunluğa ve bilince eriştiğini düşündüğümden dolayı ifade ediyorum. Yakın tarihe baktığımızda Osmanlı Devleti’nin son yıllarında yaşanan yoğun savaş ve ekonomik sıkıntılardan dolayı okçuluğun bir inkıraza uğradığı ve Cumhuriyet’in ilanıyla beraber, yeni kurulan devletin enerjisini okçuluk dışında jimnastik ve atletizm gibi modern sporlara harcadığı ifade edilebilir. Okçuluğa yönelik bu durgunluğun yanında 1930’lu yılların sonlarına doğru, başını Necmettin Okyay, Vakkas Okatan ve Halim Baki Kunter gibi isimlerin çektiği, Ok Spor Kurumu’nun cılızda olsa bu sporun yaşatılmasına yönelik bir hareketlenmeyi ortaya çıkardığı söylenebilir. Fakat bu girişim ne yazık ki çok uzun süreli ve devamlılığı olan bir girişim olmayacak, okçuluk 2000’li yılların başına kadar çok bilinen ve uygulanma alanı bulunan bir spor dalı olarak ülkemizde revaçta olmadı. Bu nedenlerden dolayı da tarih boyunca okçulukta oldukça mahir olduğunu ispatlamış bir millet olmamıza rağmen, günümüzde okçuluk alanında bir ölçüde belirttiğim bu nedenlerden dolayı geri düştüğümüz ifade edilebilir. 

JAPONYA’DAN ALMANYA’YA EĞİTİM

- Kemankeş Projesi için dünyanın nerelerinden sporcular gelecek? 

Proje kapsamında şimdi 16 farklı ülkeden sporcular ülkemize gelerek, vakfımızda okçuluk eğitimi almaya başladı., Almanya, Bosna-Hersek, Fas, Filistin, İran, Japonya, Katar, Kazakistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Lübnan, Malezya, Mısır, Polonya, Sırbistan, Sudan ve Ürdün okçuluk eğitimi vereceğimiz ülkeler. 

KADIN ELİNİN DEĞDİĞİ HER ŞEY DEĞİŞİYOR

- Kadınların bu spora yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Erkeklerin ağırlıkta olduğu bir spor dalında sizce kadınlar ne durumda, başarılılar mı?

Genel olarak erkeklerin yoğunlukta olduğu ifade edilen okçuluğun aslında geleneğimizde kadınlardan o kadar da ayrı bir spor dalı olduğu söylenemez. Eski Türk toplumlarında kadınların da çok iyi ok kullandıklarını ve bu konuda oldukça mahir olduklarını tarihi kayıtlardan anlıyoruz. Günümüzde ise kadınların bu spora ilgisinin giderek arttığı görülüyor. Vakfımız bünyesinde bulunan binlerce okçudan, geleneksel yayda kadınların erkeklere oranla fazla, olimpikte ise hemen hemen birbirine yakın olduğunu ifade etmek isterim. Gerek yurt içinde gerekse yurt dışında düzenlenen okçuluk müsabakalarında kadın sporcularımızın oldukça başarılı olduklarını ifade edebilirim.

OSMANLI’DA SOSYAL HAYATIN BİR PARÇASI

-Türklerde okçuluğun tarihi nedir? 

Ok, yay ve onunla bağlantılı öğelerin insanlığın tarihi kadar eski bir geçmişi vardır. Her millet kendine özgü bir biçimde hem askeri anlamda hem de bir spor aleti olarak bu mezkûr araçları kullanmışlardır. Türk milletinin bu konuda diğer milletlerle karşılaştırıldığında ayrı bir yerde durduğunu ifade edebilirim. Türkler harp sanatı ve savaş strateji ve teknikleri hususunda öne çıkmışlardır. Türklerin bu alanda öne çıkmalarının nedeni yaşam şekillerinin sürekli hareket halinde olmayı gerektirdiği ve yaşamlarını idame ettirme noktasında her bireyin harp sanatı hakkında bir olma zorunluluğudur. Bunun yanında milletimiz okçuluğun sadece askeri anlamda bir silah olarak kullanılmasında mahir olmakla kalmamış, onu çeşitli kültürel ve dini ritüellerle harmanlayarak bir spor dalı haline getirmeyi de başarmıştır. Özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde okçuluğun sosyal hayatın bir parçası olduğunu, ok, yay ve onunla bağlantılı öğelerin deyimlerden atasözlerine, öykülerden şiirlere ve Türk Edebiyatının her alanına sirayet eden kültürel bir öğe olduğunu, rahatlıkla ifade edebiliriz.