20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Kucuroğlu: Ben onları büyütürken onlar da beni büyüttü

Lezzetli yemeklerin sunulduğu bir işletme sahibi, başarılı bir yazar, sosyal sorumluluk projelerinin aranan ismi ve beş çocuk annesi… On parmağında on marifet Ayşe Kucuroğlu “Ben çocukları büyütürken onlar da beni büyüttü” diyor.

GİZEM TÜMBAY KOÇAK 11 Mart 2017 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Kucuroğlu: Ben onları büyütürken onlar da beni büyüttü

Başarıları ile tanıdığımız işletmeci ve gazeteci Ayşe Kucuroğlu, yine bir sosyal sorumluluk projesi ile karşımızda. Geçtiğimiz günlerde Gliss’in ‘Desteğin Yeter, Hayallere Güç Ver’ projesinde Aslışah Alkoçlar, Ayşe Tolga, Başak Dizer Tatlıtuğ ve Yasemin Özilhan ile bir araya gelen Kucuroğlu, tasarladıkları kolyeler ile üniversiteli genç kızların kahramanı oldu. Beş çocuk annesi Kucuroğlu, kendini adil bir anne olarak tanımlıyor. “İyi bir hakem olmak ve doğru yerde düdük çalmak gerekiyor” diyen Kucuroğlu ile hayatı konuştuk.

Son katıldığınız sosyal sorumluluk projesi neden önemli? 

Tarihten günümüze insan, başarıya, inanç ve cesaretle hayalinin peşinden giderek ulaşmış. Üniversite seviyesindeki genç kızlarımızın, gelecek için kurdukları hayalleri ve umutları var. Bizim yapmamız gereken ise cesaret vermek. Kültür Üniversitesi’nde kız öğrencilerin en yaratıcı iş fikirlerini projelendirerek sunacakları bir yarışma gerçekleştirilecek. Değerli arkadaşlarım Aslışah Alkoçlar, Ayşe Tolga, Başak Dizer Tatlıtuğ, Yasemin Özilhan ve ben de tasarımlarımızla bu projede yer alıyoruz. Elde edilen gelirin bir kısmı, ödül olarak dereceye giren yarışmacı kızlarımıza verilecek.

ÇOK ÇOCUK TEK ÇOCUKTAN KOLAYDIR 

Başarılı bir işletme sahibi, gazeteci, her daim bakımlı olan ve beş çocuğuyla ilgili bir kadın! Nasıl oluyor bunların hepsi?

Evle işimin yakın olması büyük avantaj. Günü iyi planlarım. Happily Ever After’da sıkı bir ekiple çalışıyorum. Eşim Taner de ilgili bir baba. Çok çocuk, tek çocuktan kolaydır. Hem birbirleriyle ilgililer hem daha çabuk gelişiyorlar. Benim öğretemediğim bir şeyi ağabeylerinden ya da ablalarından öğrenebiliyorlar.

Çocukları idare etmek zor olsa gerek…

Elbette… İyi bir hakem olmak ve doğru yerde düdük çalmak gerekiyor. Şu anda grup, üç büyükler ve iki küçükler şeklinde ikiye bölünmüş durumda… Programları ve ilgi alanları çok farklı…

Hayalinizde var mıydı bu kadar çocuk?  

Kesinlikle yoktu. Hatta çocuklarla fazla haşır neşir de değildim. İlk çocuğum Suna, 2004 yılında doğduğunda ‘Evde nasıl yalnız kalacağım’ diye endişe ediyordum. Yaşayarak öğrendim. 

Çocuk enerjisi ve dünyası bambaşka… İnsan daha da büyüyor. Ben onları büyütürken onlar da beni büyüttü. 

Nasıl bir annesiniz?

Her şeyden önce adil olmak gerekiyor. Onlara özgür alan bırakan bir anneyim, birbirlerinin özgür alanlarına girmelerini de istemiyorum. Her birinin doğum sancısı farklı olduğu gibi ilgi alanları da farklı... Birbirlerine saygı ve empati duygusuyla yaklaşmalarına çalışıyorum. Biz büyüklerin de günün sonunda yapması gereken bu değil mi?

Mutlu evliliğin sırrı nedir?

Çocuk aşktan yapılıyor. Zamanla çocukla birlikte öncelikler de yer değiştiriyor. Karşılıklı sağduyu ve saygı, bazen farklı bakış açıları olsa bile ortak noktada buluşmak çok önemli…

Çin dili ve edebiyatı bölümü okuduğunuzu biliyoruz. Bu büyük bir ayrıcalık olmalı…

Çin dili ve edebiyatını çok severek ve isteyerek okudum. Başarı bursunu kaybetmeyen bir öğrenciydim. Çince bana sabırlı olmayı öğretti. Kaligrafi yazmak, unutkanlığa ve hafızaya da iyi geliyor. Eski Konfüçyüs yazıları ve anlamları ise galiba beni hayata hazırladı. Çocuklarım hazır olduklarında onlara bu bilgilerimi aktaracağım. 

Evde de yemek yapıyor musunuz? 

Süper yemek yaparım, bu konuda mütevazı olamayacağım. Aynı zamanda yemeğe uygun masalar hazırlamayı da severim… 

Hayalleriniz neler?

Hep kitap yazmak istedim. Yakında gerçek oluyor. Bir de Beşiktaş’ımız bir yıldız daha alsa şahane olmaz mı? Ayrıca normal doğum yapanlara, doğum sırasında gönüllü destek olmak istiyorum. Daha önce birkaç kez yaptım. Bence her doğum bir mucize…

İÇİMDEKİ ASİ RUHU HİÇ KAYBETMEDİM

Bu yoğun tempoda genç kalabilmeyi nasıl başarıyorsunuz?

Güzel yaşam enerjisi diyebilirim. Terslik ya da olumsuzluk olsa bile hayatın yakasını asla bırakmadım. İçimdeki asi ruhu da hiç kaybetmedim… Çok çocukla metal müzik dinlemek, sevdiğim kitaplara vakit ayırmak, hayatın güzelliklerini onlarla paylaşmak benim için vazgeçilmez. 

GÜZELLİK VE BAKIMDA DOĞALLIKTAN YANAYIM

Güzellik konusunda doğallıktan yanayım. Saçlarımın uçlarına marjinal renklerle boyatmak dışında kimyasal işlem yaptırmıyorum. Ama düzenli olarak profesyonel saç bakımı yaptırıyorum. Yazın saçımı özel sprey ile güneşten korurum.  Çok sıkıldığım, bunaldığım zamanlarda kitap alışverişi bana iyi gelir. Ayakkabı vitrinleri de kafamı boşaltır. Kız arkadaşlarla balıkçı keyfi yapmayı çok severim. SPA'ya gitmek, tüm gün tembellik yapmak ve günlük workshoplara katılmak da zevklerim arasında. 

ARKAMDA ANNELERDEN OLUŞAN BİR ORDU VAR 

Beş çocuğa sahip bir anne olarak tepki aldığınız zamanlar oldu mu?  

Tepki hiç almadım. Yalnız uçak yolculuklarında “Eyvah bu kadınla aynı uçuşa denk geldik” bakışlarına çok maruz kaldım. Genelde uçuş sonunda “Ne kadar iyi ve sakinlerdi” tebriklerini aldım. Çok fazla yeni anneye ulaşıyorum. Instagram harika bir araç. Kimisinin uyumayan çocuğu, kimisinin gelmeyen sütü ya da veremediği kiloları… Arkamda annelerden oluşan bir ordu var. Hepsini seviyorum, tanışmasak da bir noktada mesajlaşıyoruz.

İNCİ KOLYE HAYAT KURTARICIDIR

Moda sizin için ne demek? Bir kadının gardırobunda olmazsa olmazları sizce neler?

Moda hayata karşı eğlenceli bir tavır bence! Günün sabah motivasyonu da diyebilirim. Kırmızı rugan stiletto, siyah kalem etek, deri ceket, her yola gelecek mavi bir gömlek, bir kadının gardırobunun olmazsa olmazları… İnci bir kolye ve kırmızı bir ruj da hayat kurtarıcı… Büyük moda markalarını sokak markalarıyla birleştirmeyi çok seviyorum. Böylece değerli bir giysi dolapta beklemiyor. Onlar giyilmek için var, saklamak için değil…