24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Bir kemençevinin seyir defteri

Klasik kemençe sanatçısı Furkan Bilgi Seyir Defteri isimli ilk solo albümünü çıkardı. “Sanatçı, halkın ritmini yakalamalıdır” diyen Bilgi, “Meşk günleri ve dinletiler yapılmalı. İstanbul müziği diyoruz fakat bugün bu tarz etkinlikler yapan yerler bir avuç… Meşk usulünü devam ettiren okullara ihtiyaç var ki biraz daha yüksek sanat musikisini geniş kitlelere sevdirebilelim” şeklinde konuşuyor.

FATMANUR KEKEÇ26 Mayıs 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Bir kemençevinin seyir defteri

Sizi İstanbul Devlet Türk Müziği Araştırma ve Uygulama Topluluğu’nun kemençe sanatçısı olarak tanıyoruz. Seyir Defteri ise ilk solo albümünüz. Albümde repertuar seçiminiz nasıl oldu?

Repertuarın gidişatına baktığımızda gelenekten geleceğe diyebilirim. Kemençede solist olacağım, farklı türlerde eserler olan bir albüm olsun istedim. Dolayısıyla kemençeye yakışan bir zeybek çalayım; kemençeye yakışan bir türkü, Bektaşi nefesi çalayım; Cemil Bey’in Isfahan Saz Semaisi’ni çalayım istedim. Cemil Bey’e gönderme yapmak zorundayım çünkü o benim ışığım, onsuz bir albüm yapamazdım. İlk solo albümümün klasik eserlerden oluşacak bir albüm olmasını istemedim. Ama Niyazi Bey, Necdet Bey ve İhsan Bey’in tırnağı olamasak da talebeleri olarak, onların ışığında klasik bir daha albüm yapacağım. Çalınmamış eserler de olacak.

Bu albümde her kesime ulaşabildiğinizi düşünüyor musunuz?

Şöyle bir olay yaşadım, Sirkeci’de bir halıcı ile ahbaplığımız oldu. Daha önce dahil olduğum bir albümü görmüş ve dinledikten sonra: “Furkan hocam, bizim Elazığ yöresinden bir türkü çalmışsınız, dükkanda durmadan dinliyoruz” dedi. Ben bunu çok önemsiyorum. Sanat değeri yüksek albümler yapmalıyız ama insanlara da ulaşmalıyız. Bir insan kemençe sesini bir türküde sevdiyse bunu illa yüksek sanat müziğine bağlamamak lazım.

Albümünüzün hazırlık sürecinde enteresan bir olay yaşadınız mı?

Albümdeki Zümre-i nâcileriz isimli Bektaşi nefesinin kaydını tamamladık. Fakat içime sinmeyen bir şey vardı ve stüdyoya tekrar girdim. Sazı ısındırmaya, taksim etmeye başladım. Bir şeyler hissediyordum bu parçada… Dedim ki: “Hasan, bir şeyler kafama geldi, kayıt edelim.” Tabii Hasan kayda basmış, haberim yok. “Kayıt ettik zaten” dedi. O taksim, Bektaşi nefesinin başındaki taksim oldu. Belki o taksimin çok benzerini yapacaktım, cümlelerini kurmuşum ama Hasan taksim edeceğimden; ben kayıt edeceğinden habersizdik. Tevafuk oldu.

Sanat hayatınızda motivasyon kaynaklarınız var mıdır?

İhsan Özgen… İhsan Bey’in yaptığı işler çok mühim. Müziğin içine girdikçe daha iyi anlıyorum. Nubar Tekyay, Ruşen Ferit Kam, Hafız Burhan…Onları dinlediğimde de büyüleniyorum. Radyodaki eski fasılları dinlediğimde motive oluyorum. Cemil Bey tabii bambaşka, onu dinlemek büyük motive. Ondan feyz alıyorum.

Klasik sanat musikinin hak ettiği yerde olduğunu düşünüyor musunuz?

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de popüler müzik ön planda, yüksek sanat musikisi ise belirli bir zümre tarafından takip ediliyor. Fakat yüksek sanat musikisi, dünyada biraz daha halka inmiş durumda. Ülkemizde nüfus ile oranlarsak, klasik musikimize ilgi oldukça az.

Peki yüksek sanat musikisini geniş kitlelere nasıl sevdireceğiz?

Sanatçı, halkın ritmini yakalamalıdır. Meşk günleri ve dinletiler yapılmalı, bu etkinlikler duyurulmalı. İstanbul müziği diyoruz fakat bugün bu tarz etkinlikler yapan yerler bir avuç… Meşk usulünü devam ettiren okullara ihtiyaç var ki biraz daha yüksek sanat musikisini geniş kitlelere sevdirebilelim.

Meşk usulünü devam ettiren yerler hiç mi yok? 

Hezarfen San’at Okulu gibi musiki icra edilen çok değerli yerler sayesinde meşk usulü devam ediyor.

Meşk usulünden ne anlamalıyız?

Meşk usulü, tavır, üslup ve teknik açıdan bir hocadan öğrenciye geçen en önemli kültürdür. Hem enstrümanist hem de solistler için önemlidir çünkü Türk müziğinde notalarla ifade edemediğimiz tavır ve üslup vardır. Nota ve teori bir yere kadar kılavuzluk edebilir.

Kemençe endamıyla oyun havası çalar

Klasik kemençe ve Karadeniz kemençesi birbirine karıştırılıyor değil mi?

Klasik kemençe ve Karadeniz kemençesi çok farklı iki enstrüman olmasına rağmen evet maalesef karıştırılıyor. Bunun popülariteyle alakalı olduğuna inanıyorum. Karadeniz kemençesi folklorik yapıda Türk halkının iyi bildiği bir enstrüman. Klasik kemençe ise belirli bir zümreye hitap ettiği için, o zümreyle ilgilenenler tarafından tanınıyor.

Peki nasıl bir sazdır kemençe?

Kemençe İstanbul’da gelişmiş, başta Cemil Bey ve dönemdaşları tarafından iyi icra edilmiş. İstanbul Kemençesi adı buradan geliyor. Kemençenin folklorik bir tarafı da vardır. Kemençenin bu duygularını da ele almak lâzım. Kemençe güzel bir sirto sazıdır, güzel bir longa sazıdır. İhsan Bey yaptığı bir çok müzikal projelerde bunu ortaya çıkarmıştır. Kemençe sadece peşrev, saz semaisi, Mevlevi ayini sazı değildir. Kemençe, çok güzel oyun havası da çalar ama endamıyla, kendi kişiliğindeki yorumla çalar.