25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Cengiz: Dünyaya beni bağlayan bağ İslam

24 yıl önce, kucağında altı aylık bebeğiyle gittiği doktordan engelli çocuk babası olduğunu öğrendi. Deniz Feneri Derneği Genel Başkanı Mehmet Cengiz bu hayattaki seçilmiş babalardan. Oğlu İslam’ın sadece ‘baba’ ve ‘mama’ kelimelerini söyleyebildiğini belirten Cengiz “Oğlumu saf bir sevgi ile büyütüyorum. Beni bu dünyaya bağlayan en güçlü bağ İslam” diyor.

Bahar Erdoğan17 Haziran 2017 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Cengiz: Dünyaya beni bağlayan bağ İslam

Bu hafta bir baba-oğul sevgi masalının içine girdik. Bir kez daha sevginin sonsuz gücünü gördük. Bir baba düşünün ki çocuğu yemekleri çiğneyemediği için ağzında ezip kuş gibi onu besleyen sonrada onu ‘Cennet kuşum’ diye seven. Kimden mi bahsediyoruz aslında Deniz Feneri Derneği’nden hepimizin bildiği herkese yardım elini uzatan Deniz Feneri Derneği Genel Başkanı Mehmet Cengiz’den... Gözünden sakınarak büyüttüğü oğlunu ve kendisini evlerinde ziyaret ettik. Kah ağlayarak kah gülerek ettiğimiz sohbette Cengiz’in oğlu İslam’ı nasıl bir sevgi içersinde büyüttüğünü gördük…

Babalık sizin için ne ifade ediyor?

Engelli bir çocuğun babası olunca insani değerleri daha yakinen tanıma fırsatınız oluyor. Baba olarak sorumluluklarım vardı ama İslam doğduktan sonra daha çok sorumluluklarım olduğunun farkına vardım. 

Oğlunuz İslam’ı ilk kucağınıza aldığınızda ne hissetmiştiniz?

Oğlumun engelli olarak dünyaya geldiğini hiç kimse bize söylemedi. Altı ay boyunca hiçbir şey anlamadık. Fakat iki çocuk yetiştirdiğimiz için oğlum İslam’da bir farklılık olduğunu hissettik. Bir nörologa götürdük ve spastik olduğunu öğrendik. O an oturduk ve ağlamaya başladık. Çünkü artık engelli bir bireyin ailesiydik. Oğlumuz okula, askere gidemeyecek ve evlenemeyecek. Ama o bir birey ve yapabilecekleri illa ki olacaktı. İşte biz o yapabileceklerine ve mutlu bir hayata odaklandık. Bu kararla 24 yılımızı geride bıraktık.

Hiç isyan ettiniz mi?

Asla! Biz inanmış insanlarız. Oğlumuz bizim için bir imtihan. Onu kötü bir imtihan olarak değil, bir Müslüman olarak sorumluluklarımızı hep hatırlatacak ve öğretecek bir nimet olarak görüyoruz. Dünyalık olarak beni hayata bağlayan en güçlü bağ. Sabır hocamız oğlumuz. 

İslam, hayatınızda neleri değiştirdi?

Oğlum İslam engelli olduğu için aile yakınlarının yardımı ile hayata tutunabilecek bir çocuk. Dolayısıyla biz İslam’a göre her şeyimizi yaşar olduk. Tabii burada esas emek annesinin. Gece gündüz her şeyi ile annesi ilgileniyor. Bana daha çok sevgisi kalıyor. Allah İslam ile aramda öyle bir sevgi bağı yaratmış ki... Yani bir anne bir baba bir yaşındaki çocuğunu nasıl öpe öpe seve seve bitiremezse bizim de sevgimiz öyle. Oğlumuzu sevmeye doyamıyoruz.

Nasıl bir çocuk İslam?

Çok özel bir çocuk. Özel oluşu sadece engelinden değil içinde barındırdığı sonsuz sevgiden. Bakıma her an muhtaç olduğu için hep evin içerisinde. Bu da aramızda güçlü bir muhabbet ve sevginin oluşmasını ve birbirimizi anlamayı getiriyor. İslam sadece iki kelime söyleyebiliyor onlar da ‘baba’ ve ‘mama’ kelimeleri. Onun dışında gözleri ile konuşuyor. Hisleri çok kuvvetli zaten.

Oğlunuzun sadece ‘baba’ kelimesini söyleyebiliyor olması bir mucize değil mi?

Kesinlikle! Baba ve mama kelimeleri onun hayatının özeti ve tüm ihtiyaçlarını görebiliyor. 

Birlikte nasıl vakit geçirirsiniz?

Ben eve gelene kadar oğlum uyumaz. Beni kapıda karşılar. Uyuyana kadar birbirimizden ayrılmayız. Yemeğini yedirir, öz bakımını yapar uyuturum. Küçükken oğlum dişlerinden dolayı sorun yaşıyordu. Ona yemekleri ağzımda çiğneyip kuş gibi beslerdim. O yüzden onu ‘Cennet kuşum’ diye seviyorum. İslam bizim için çok büyük bir nimet. Diğer çocuklarımızı besledik, büyüttük baktık. Sonra kendileri birer aile oldular. Ama İslam hep bizimle olacak. Bizim için çok önemli bir yoldaş. Ne kadar ömrümüz olur bilmiyoruz ama çocuklarımız gittikten sonra hayatımızdaki boşluğu doldurabilen tek şey…

Onu yetiştirirken en çok neye dikkat ediyorsunuz?

Oğlumun bir şeyleri kırıp dökmesi bizi hiç üzmez. Yaşı daha küçükken mutfaktaki kap-kacağı kırıp dökerdi. Annesine şunu derdim: Sakın İslam’a müdahale etme her şey kırılabilir. Sadece canına zarar gelmesin yeter. Doğduğu günden beri vermek istediğimiz tek şey saf sevgiden başka bir şey değil. 

Engelli çocuğa sahip aileler evlatlarından önce ölmek istemez.  

Kaderimizde ne varsa onu yaşarız. Oğlum da benim kaderim. Şikayetçi değilim aksine büyük bir nimet. İnsani değerlerimizi oğlumuz ile birlikte yeniden öğrendik. Ama doğrudur bu endişeyi aileler yaşar. Ama engelli olmanın kötü bir şey olmadığının topluma yaygınlaştırılmasına ihtiyaç var. Onunla birlikte bu kaygılarımız da azalacaktır.

Toplumun engellilere bakışı nasıl? Hiç zorlandığınız oluyor mu?

Biz oğlumuz İslam’ı her gün mutlaka dış dünyaya çıkarıyoruz. Diğer insanlarla temas ve iletişim kurmasını sağlıyoruz. Bir de ona mutlaka ikramda bulunuyoruz bir şeyler yedirip içiriyoruz. Bu İslam için müthiş bir terapi. Bir gün dışarı çıkarmasak davranışlarıyla bizi protesto ediyor. Dışarıda da zorlanmıyoruz. Ama bu ülkenin eğitimde birtakım eksiklikleri var. Hiçbir engelli ailenin ihtiyacını tam anlamı ile karşılayabilecek alt yapıya sahip okullar yok. Bundan 10 yıl önce engelliler yasası çıkarıldı. Fakat onların bakım ve muhafazalarını karşılayacak müesseseler hala oluşturulmadı. En çok istediğimiz şey bu çocukların gerçekten ihtiyaçları olan eğitimi alabilmeleri.

Seçilmiş bir baba olduğunuzu düşünüyor musunuz?

Hiç şüphesiz. Biz seçilmiş anne-babalarız. Allah da bize inşallah bu nimetin kadrini bilmeyi nasip etmiştir.

İslam olmazsa biz eksik kalırdık diyebiliyor musunuz?

Oğlum bir fert olarak birçok eksiklerimizin giderilmesinde bize yardımcı olan bir nimet. Her engelli ailesi için bunu söyleyebiliriz. O yüzden onsuz bir hayatı düşünemiyorum. 

Peki çocuklarla arkadaş gibi olmalı anne-baba görüşüne katılıyor musunuz?

Arkadaşlık ancak arkadaşlarla yapılır. Anne-baba evlat ilişkisi olması gerekir. Biz İslam inancına sahip bir toplumuz Kur’an-ı Kerim’de önce Allah’a sonra da anne-babaya itaatten bahsediliyor. Yani anne-baba itaat edilmesi gereken bir varlık çocuklar açısından. Dolayısı ile anne-baba bir üst perdeden bakış sergilemek zorunda çocuklarına. Kur’an’ın çizdiği bu çerçeveye arkadaşlık girmez. Ama anne-baba öyle bir ölçü koymalı ki çocuğuyla olan ilişkisine iyi bir dengede durabilmeli. 

Türkiye refah ve mutluluğun çok bol olduğu bir İslam ülkesi

Dünyayı gezen biri olarak Türkiye’de baba olmayı nasıl tanımlıyorsunuz?

Bugün Türkiye’de babaların en büyük derdi kendi kuşağında yaşadıkları zorlulukları aktaramamaları. Ama Türkiye’deki nimetlerin bolluğu çocuklarımızı daha iyi bireyler olarak yetiştirme konusunda çok  büyük etken. Türkiye refah ve mutluluğun çok bol olduğu bir İslam ülkesi. Diğer İslam ülkelerine baktığımız zaman çok fazla imkanlara sahibiz.

Bu bir imtihan…

Bir engelli çocuğun babası olarak sizinle aynı kaderi paylaşan ailelere ne söylemek istersiniz?

Zaman zaman çok acı hikayeler dinliyorum çalıştığım sivil toplum kuruluşu aracılığıyla. Bazen bu sorumluluğu taşıyamadıklarını görüyorum. Hayatlarında engelli bireylerin hoş bir imtihan olduğuna inanırlarsa ve onların bereketin sebebi olduklarını düşünürlerse daha iyi ve daha kolay bir hayat yaşayabilirler. 

Bizim için her gün İslam günü

Babalar Günü’nü nasıl geçiriyorsunuz?

Açıkçası bizde özel bir gün olarak kutlanmaz. Modern toplumlarda böyle şeyler var ama bizim için her gün Babalar Günü. En önemlisi her an her dakika oğlum İslam’ın günü.