24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Dünya, hava kirliliğinde sınırı aştı

Dünyanın başı hava kirliliği ile dertte. Gelişmiş ülkeler sanayi yükünü Asya ülkelerine kaydırdığından şu anda alarm zillerinin çaldığı ülkelerin başında Çin ve Hindistan geliyor. Ülkemizde ulaşım, nüfus yoğunluğu ve yüksek basınç hava kirliliğini arttıran etkenlerin başında geliyor. İstanbul’da ise gökdelenlerin hava akımını engellemesi ciddi sorunlara yol açıyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ30 Mart 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Dünya, hava kirliliğinde sınırı aştı

Dünyada çevre ile ilgili sorunlar giderek artmakta. İklim değişikliği, su sıkıntısı ve hava kirliliği insanların hayatını tehlikeye sokuyor. Ekolojik denge bozuluyor. Son yıllarda bir tehdit olarak önümüze çıkan hava kirliliği ise ülkemizde de giderek artmakta. Çevre sorunları içerisinde önemli bir unsur olan hava kirliliği, atmosferde toz, gaz, su buharı, duman ve koku şeklinde bulunabilecek olan kirletici faktörlerin çeşitli nedenlerle artarak insanlara, diğer canlılara ve cansız varlıklara zarar verici düzeye yükselmesi olarak tanımlanıyor. Dünya genelinde özellikle Asya ülkelerinde hava kirliliği daha fazla. Bu konuda Avrupa ve Amerika daha şanslı. Ülkemizde ise son yapılan ölçümlere göre durum çok da parlak değil. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası’nın açıkladığı Türkiye’nin Hava Kirliliği Raporu, 2018 yılı boyunca yapılan ölçümleri değerlendirerek Türkiye’nin hava kirliliği tablosunu ortaya koydu. Rapora göre Türkiye’de 60 milyon kişi kirli hava soluyor. Çevre Mühendisleri Odası’nın hava kirliliği raporuna göre, güvenli hava kirliliği verisinin alındığı toplam 45 farklı ildeki istasyonlarda yapılan ölçümler, bu bölgelerde yaşayan yaklaşık 60 milyon kişinin yılın ulusal sınır değerlerin üzerinde PM10 (toz) seviyesine maruz kaldığını ortaya koyuyor. Raporun bu yıl öne çıkan en önemli çıktılarından biri ise, 2018 yılında PM10 ölçümlerinin gerçekleştirildiği istasyonların önemli bir kısmında yeterli veri alımının yapılmamış olması. 2018 yılının PM10 verilerine göre Türkiye’de havası en kirli illerinin başında: İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Erzurum, Ağrı, Iğdır, Kahramanmaraş, Manisa, Mersin geliyor. PM2,5 ölçümü yapılan bütün istasyonlarda ise İstanbul, Ankara, Zonguldak, Çorum, Amasya, Sivas, Erzincan, Erzurum, Edirne, Sakarya, Bursa sınır değerin aşıldığı tespit edildi. Genel sonuca bakıldığında Türkiye atmosferindeki partikül maddelerin, son 15 yıl içinde Avrupa’ya göre hep yüksek seviyelerde ölçüldüğünü gösteriyor. Yani, Türkiye atmosferi partikül maddeler açısından Avrupa’ya göre daha kirli olup, bu kirlilik 2018 yılında, Avrupa’ya göre yüzde 33,4 oranında daha fazla. Avrupa atmosferindeki partikül maddeler son 15 yılda yüzde 14,2 oranında azalırken, Türkiye’de yüzde 8,4 artış göstermiş. 

YÜKSEK BASINÇ KİRLİLİĞİN EN TEMEL SEBEBİ 

Hava kirliliğinin en temel sebeplerinden birinin meteorolojik olaylar olduğunu söyleyen İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Şen, nüfus ve ekonomik nedenlerin de baş etkenler olduğunu vurguluyor. Şen, “Küresel ısınma ve iklim değişikliği bölgesel hava kirliliğine çok etki etmiyor. Meteorolojik parametler; alçak ve yüksek basınç hava kirliliğini etkiler. Bu sene Türkiye’de bilhassa orta bölgelerde, Anadolu’da yüksek basıncın etkisi çok fazla görüldü. Yüksek basınç hava kirliliğini arttıran bir olay. Havayı basar ve bastığı için de kirleticiler çok uzaklaşamaz. Hava kirliliğini hissederiz. Bu sene yüksek basınç çok fazla kaldı ülkemizde. İkinci önemli problem ise ekonomik şartlar. Isınma için kullandığımız yöntem de hava kirliliğini etkiler. Hâlâ kömür kullanan birçok yerleşim yeri var. Kömürde hava kirletici partiküler madde çok fazla. Doğalgaz temiz bir gaz.” şeklinde konuşuyor.   

Ölçüm aletlerinin doğruluğundan da emin olmak gerektiğini söyleyen Şen, sanayinin de hava kirliliğinde etkili olduğunu belirtiyor. “Ancak her sanayi alanı için geçerli değil bu. Demir-çelik, boya ve çimento fabrikalarının enerjiye çok ihtiyacı var. Fosil yakıt dediğimiz kömürü yakarlar.” diyen Şen şunları ekliyor: “Havayı en çok kirletenler ise termik santraller. Bunlarda daha çok Çanakkale, İskenderun Körfezi civarında var. Bu santrallerde saatte yaklaşık 100 ton kömür yakılır. Bu kömürlerden ortaya çıkan partiküler madde ve kirleticiler çok büyüktür. Bunlar bacalarda tutuluyor ama yine de etrafa yayılıyor. Sanayilerde de elektirik üreten ve üretmeyen diye ayırmalıyız.”   

Ülke nüfusunun yoğun olarak yaşadığı İstanbul, Ankara ve İzmir’deki hava kirliliği boyutları diğer illere oranla daha fazla. Bu bölgelerde evsel ısınmadan kaynaklanan hava kirliliğinin çok fazla olduğunu vurgulyan Prof. Şen şunları aktardı: “Büyük şehirlerdeki kirlilik ulaşımdan ve ısınmadan kaynaklanır. Yakacık, Esenler ve Etiler Armutlu’da kömür yaygın olarak kullanılıyor. Kömürden çıkan partiküler madde oranı çok fazla. Yüksek kaliteli kömürler yakılmalı. Kömür yakacaksak eğer kalori değeri 5500’den  küçük olmamalı. Tabi bu bölgelerde nüfus sürekli artıyor. Araç kullanımı da çok fazla. Arabalardan çıkan zararlı emisyon oranı çok yüksek.” 

GÖKDELENLER RÜZGÂRIN ÖNÜNÜ KESİYOR

Kent planlaması da hava kirliliğini etkileyen noktalardan biri. “Kentin hava alması lâzım. Çarpık kentleşme ile rüzgârı engellerseniz hava dolaşımı durur ve hava hareketsiz kalır.” diyen Şen bu yüzden gökdelen ve  apartmanların çok fazla olduğu yerlede hava kirliliği olduğunu söylüyor. Yüksek binların şehir içindeki hava akımını yavaşlattığını ve bu yüzden de kirleticilerin çıktıkları yerde kalıp konsantrasyonlarının arttığını dile getiren Şen, “Kentlerin hava almasını önleyen planlamalardan uzak durmalıyız. İstanbul özelinde baktığımızda rüzgar kuzeybatıdan eser. Bütün gökdenlenlerde kuzeybatıdadır. Şişli civarına rüzgar giremediği için kirlilik fazla.” diyor. 

Bazı bölgelerde ise hava kirliliği oranı daha az. Rize, Gümüşhane, Artvin bu şansı illerden. Bu illerin temiz olmasında coğrafi konumlarının yanı sıra nüfusunun az olması ve ısınma için odun yani biyo enerji kullanılmasının etkisi büyük. 

AVRUPA SANAYİSİNİ ÜLKE DIŞINDA TUTUYOR 

Dünya geneline baktığımızda ise Avrupa, Asya ve Amerika kıtaları arasında hava kirliliği açıdan büyük farklar var. Son yıllarda her yerde artan hava kirliliği var ancak özellikle Asya bölgesinde bu oran yüksek. Hatta insan sağlığını tehdit edecek kadar çok. Çin’de ve Hindistan’da maske ile geziyor insanlar. Burada hava kirliliğinin en temel nedeninin eski sanayi teknolojilerini hâlâ kullanmalarından kaynaklandığını söyleyen Şen, “En kirli şehir Yeni Delhi ve çevresi. Kömüre dayalı endüstri var. Kömürün cinsi de önemli tabi. Buralarda en kötü olanı kullanılıyor. Çin’de de aynı şekilde. Pekin’de kirlilik fazla. Sanayi iş gücü burada olduğu için Amerika, Avrupa bu tarz işlerini burada yaptırıyor. Kendi ülkesini kirletmiyor. Sanayi güçlerini Uzak Doğu’da yaptırıyorlar. Nüfus yoğunluğuda çok fazla.” şeklinde konuştu.    

“Hava kirliliğinin en temel sebeplerinden birinin meteorolojik olaylar. Alçak ve yüksek basınç hava kirliliğini etkiler. Bu sene Türkiye’de bilhassa orta bölgelerde yüksek basıncın etkisi çok. Havayı basar ve bastığı için de kirleticiler çok uzaklaşamaz.“

KİRLİ HAVA HASTALIKLARIN HABERCİSİ  

Hava kirliliği sağlık için önemli bir çevresel risk faktörüdür. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre hava kirliliği her yıl yaklaşık 7 milyon ölüme yol açmakta. Ülkemizde ise, her yıl 29 bin kişinin hava kirliliği nedeniyle öldüğü tahmin ediliyor ve bu rakam ülkemizde her yıl trafik kazalarında kaybedilen insan sayısının 6-7 katına denk geliyor. Özellikle kömürün yanması ile ortaya çıkan sayısız kirleticilerin arasında Parçacık Madde (PM) olarak tanımlanan kirleticiler önemli bir yer tutar. Çapı 2.5 mikron ve altında parçacıkları tanımlayan PM 2.5 havada uzun süre asılı kalıp rüzgâr ve hava akımları ile yüzlerce kilometre mesafeye taşınıyor. Solunumla akciğerlere ve hatta en küçük akciğer birimine kadar ulaşabildiği gibi, oradan dolaşıma geçebilmekte ve hayati organların damarlarında hasara neden olarak kalp krizi, felç gibi ölümle sonuçlanabilecek hastalıklara da neden olmakta. Hava kirliliğinin akciğerler üzerindeki etkisi havadaki kirleticilerin türüne ve karışımına, kirleticilerin yoğunluğuna ve akciğerlere ulaşan miktar ile orantılıdır. Partiküler maddeye uzun süreli maruz kalınması astım ve akciğer kanserine yol açabilir. Azot dioksit bir gazdır ve kentsel hava kirliliği bölümlerinin önemli bir bileşenidir. Araçlar, enerji santralleri ve ısıtma sonucu azot dioksit ortaya çıkmakta olup trafiğin yoğun olduğu yol kenarında en yüksek seviyede bulunur. Yüksek azot dioksit seviyeleri hava yollarını tahriş ederek öksürük ve nefes darlığı gibi belirtilerle astım veya KOAH atağına neden olur. Çocuk ve yaşlılar bu durumdan daha çok etkilenir. Hava kirliliği akciğer kanseri gelişiminde de önemli bir risk faktörüdür ve grup 1 kanserojen olarak tanımlanmakta. Yani kansere yol açtığı bilimsel olarak kanıtlanmış. Gebelikte maruz kalınan hava kirliliği intrauterin gelişim geriliği ve düşük doğum ağırlığına sebep olmakta. Ayrıca gebeliğin son üç aylık döneminde yüksek düzeyde kirliliğine maruz kalmak; otizm bozukluğu olan bir çocuğa sahip olma riski ile ilişkili bulunmuş. Hava kirliliğinin sperm kalitesini bozduğu saptanmış. 

GEREKİRSE MASKE TAKILMALI

Hava kirliliğinin yüksek olduğu günlerde maruziyeti azaltmak için yapabileceğiniz en iyi şey mümkünse dış ortama çıkmamak, gerekirse  yüze uyumlu maskeler kullanmak, o günlerde açık hava egzersizinden kaçınmak, egzersizi iyi havalandırılan bir odada veya spor salonunda yapmak, ana yollardan uzak durmak, havanın en kirli olduğu saatlerden önce işyerine ulaşmak, kapalı ortamlarda sigara içilmesini engellemek, boya, cila, böcek ilacı ve temizlik maddelerini dikkatli kullanmak ve sonrasında ortamı iyice havalandırmak. Astım veya KOAH gibi akciğer hastalığınız varsa ilaçlarınızı düzenli kullanmanız ve inhaler denilen nefes yolu ile alınan ilaçlarınızı yanınızda bulundurmanız önemlidir. Bu dönemlerde tedavinizi düzenli olarak kullandığınız halde öksürük, balgam ve nefes darlığınızda artış varsa mutlaka göğüs hastalıkları hekiminize başvurmanızı öneriyoruz. 

ALINAN ÖNLEMLER 

Dünyada artan hava kirliliğine karşı bazı tedbirler alınıyor. Ülkemizde de sınırda olan kirliliği azaltmak için yöntemler aranıyor. Mazot ve benzinden çevreye yayılan zararlı emisyonları azaltmak için elektrik ile çalışan Hibrit otomobiller üretilmeye başlandı.  Trafik yükü toplu taşıma araçları ile azaltıldı. Bunun içinde demiryolları ve tüneller inşa edildi. Çarpık kentleşmeyi önlemek için ülke çapında kentsel dönüşüme başlandı. Millet Bahçeleri ile nefes almayan şehirlere yeşil alanlar kazandırıldı. Bazı illerde hava kirliliğine neden olan etkenler üzerinde inceleme başlatıldı, denetimler sıklaştı.