20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Geçmişten kopmadan özgün eserler vermeliyiz

Geleneğe bağlı kalınarak yapılan camilerin kopya olmaktan kurtulması gerektiğinin altını çizen Yüksek Mimar Merih Aykaç, günümüz yapım teknolojisi ve malzemelerini kullanarak geçmiş ile olan bağımızı birleştirip özgün eserler yapmak gerektiğini söylüyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ21 Temmuz 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Geçmişten kopmadan özgün eserler vermeliyiz

Büyükşehirlerde cami mimarisinde karşımıza çıkan kimi yanlış uygulamaların yol açtığı tartışmalar eninde sonunda gelip neden geleneği yeniden üretemediğimize dayanıyor. Yüksek Mimar Merih Aykaç, caminin bulunduğu yer ile yaptıranın istek ve ekonomik gücünün tasarımcıyı yönlendirdiğine dikkat çekiyor. Osmanlı cami mimarisini kopya edilmesini doğru bulmayan Aykaç, “Bu durumda değişime uğrayan geleneksel mimaride orantılar bozuluyor” diyor.

Zengin bir mimari kültüre sahip olan Anadolu topraklarında Selçuklu ve Osmanlı döneminden kalma bir çok eser yer alıyor. Bugünkü mimari çalışmalarına örnek olan bu eserler kültürel mirasımızı yaşatmak için önemli. Ancak belirli orantı ve ahenkle oluşturulan bu eserleri kopya etmek isteyen bir çok eser bu mimariden epey uzak. Bugünün teknolojisi ile geçmişe bağlı kalarak projelerin ruhuna uygun yeni çizgiler belirlemek gerekiyor. Bu konuda başarılı çalışmalara imza atan Yüksek Mimar Merih Aykaç özellikle cami mimarisinde iç teçhizat ve kubbe çalışmalarında hassas olunması gerektiğinin altını çiziyor.

Ahmet Hamdi Akseki Camii proje koordinatörlüğü, Japonya Gotanda’da Japon Müslümanlara ait mescit, Almanya Köln DİTİB Merkez Camii’sinin tezyinat ve dekorasyon projesi, Cumhurbaşkanlığı Millet Camii proje danışmanlığı, Elazığ Kültür Park Camii proje tasarım ve uygulaması, Danıştay mescidi, Uşak Üniversitesi Camii, Tarım Kredi Kooperatifi mescidi, Kayseri ve Sivas Divriği çevresinde arazi çalışmaları proje yürütücülüğü gibi bir çok önemli projede yer alan Merih Aykaç ile cami mimarisini ve yurt dışında yaptığı çalışmaları konuştuk.    

KÜLTÜREL MİRASIMIZ  BANA İLHAM VERİYOR

Beylikler dönemi, Selçuklu ve Osmanlıdan günümüze gelen bir cami geleneği bulunmaktadır. Geleneğe bağlı kalınarak yapılan camilerin kopya olmaktan kurtulması gerektiğinin altını çizen Aykaç, günümüz yapım teknolojisi ve malzemelerini kullanarak geçmiş ile olan bağımızı birleştirip özgün eserler yapmak gerektiğini söylüyor. Caminin bulunduğu yer ve yaptıranın istek ve ekonomik gücünün tasarımcıyı yönlendirdiğini belirten Aykaç sözlerini şöyle sürdürüyor:  Çoğu toplanan yardımlar ile yapılan dernek veya vakıflar tasarımcıya proje bedeli ödememek için Osmanlı cami mimarisini kopya ediyor. Fakat bu kopyalarda yaptıranın istekleri doğrultusunda değişime uğrayarak mimari yapının orantısının bozulmasına neden oluyor.

Kültürel mirasımızın zenginliğinin kendisine fikir verdiğini söyleyen ve Mimar Sinan’ı örnek alan Merih Aykaç, “Cami mimarisinde ve tezyinatında geleneğin önemli bir yeri var. Yaptığım işlerde İslam sanatında yer alan geometrik motif ve desenleri kullanmayı seviyorum. Bunları anlamlarına göre kullanılacak yerleri doğru belirlemek gerekiyor” diyor. Eserlerini tasarlarken bir çok noktaya dikkat ettiğini belirten Aykaç, kriterlerini şöyle sıralıyor: Tasarımlarımı mekanın fonksiyonunu karşılayacak şekilde yapıyorum. Bununla beraber malzeme seçiminde maliyet ve işletme giderlerini düşünerek sağlam ve uzun ömürlü olmasına dikkat ederek, estetik değerlerden ödün vermemeye çalışırım.

Türkiye Diyanet Vakfı’nda Proje Koordinatörü olarak çalışma hayatına devam eden Aykaç’ın en önemli projelerinden biri Ankara’da ki Ahmet Hamdi Akseki Camii. 2010 yılında cami kaba inşaat aşamasında iken müteahhit firmada caminin danışmanı olarak göreve başlayan Aykaç proje ile ilgili şunları söylüyor: 

Projenin mimarı Salim Alp’ti. İşe başladığımda henüz caminin iç dekorasyon ve tezyinat projesi hazırlanmamıştı. O dönemin Diyanet İşleri Başkanı projenin hazırlanması konusunda yol gösterici oldu. Benim koordinatörlüğümde güzel bir ekiple camiyi tamamladık.

EN KEYİF ALDIĞIM İŞLERDEN BİRİYDİ

Japon Müslüman Derneği’nin Türkiye’ye yaptıkları ziyarette mescide ihtiyaçları olduğunu Diyanet İşleri Başkanlığı’na iletmeleri üzerine görevlendirilen Merih Aykaç, binlerce kilometre ötede kültürümüzü yaşatıyor. Bu zamana kadar yaptığı çalışmalar arasında en keyif aldığı işlerden birisinin Gotanda Mescidi olduğunu dile getiren Aykaç, bir çok Japon Müslüman dost edindiğini söylüyor. Müslüman Japonların mütevaziliğini ve isteklerini dikkate alarak mescidi tasarladığını belirten Aykaç; “Kültürel farklılıklardan dolayı Japonların mimari tarzları ve bizim geleneksel mimarimiz arasında benzerlikler bulunmuyor. Ancak uygulama yönünde Japon tapınaklarının önünde bulunan su havuzundan kepçe ile su alarak ağızlarını çalkalayarak yaptıkları arınma ritüeli Müslümanların camiye girmeden önce abdest almaları ile benzerlik arz ediyor” diyor. 

KUBBE CAMİDEKİ EN ÖNEMLİ MİMARİ ÖĞEDİR

“Camide kubbe, dekorasyon ve tezyinatı gösteren en önemli mimari öğedir. Ayrıca akustik açıdan olumsuz bir yapıya sahip olması nedeni ile teknik olarak mimari akustiği destekleyecek şekilde tasarlamak gerekmektedir” diyen Merih Aykaç, ibadet edenlerin üzerinde kapsayıcı ve kuşatıcı olarak yer alan kubbede hat ve tezyini unsurların bir arada ahenkli biçimde kullanılması, akustik ve aydınlatmanın bir bütün olarak düşünülmesi gerektiğini vurguluyor. Teknik konuların dekorasyon konsepti içinde gizlenerek beraber projelendirilmesi gerektiğini belirten Aykaç şunları söylüyor: Yazılacak ayetlerin seçilip hangi Hüsn-i hat çeşidinde uygulanacağı belirlenerek tezyinatta kullanılacak kalem işi, naht tekniklerinden hangisinin olacağına duruma göre karar verilir. Kubbenin sembolik anlamı sema olup; ibadet edenlerin üzerinde etkiye sahiptir. Bu nedenle ana mekanın aydınlatması kubbe üzerinden yapıldığı için caminin konseptine göre aydınlatma kullanılır. 

İSLAMİ GELENEKLERE UYGUN YAPILDI

Almanya’daki Köln Ditib Camii’nde kaba inşaat bittikten sonra proje koordinatörü olarak görev alan Aykaç, estetik değere sahip olan caminin geleneksel yapıdan uzak olan çizgisini değiştirdi. Cami mimarisinde kullanılan mihrap, mimber ve kürsüde mermer kullanılarak gelenek devam ettirildi. Beton ve cam yüzeylerden oluşan yapının mimari formundan kaynaklanan birçok zorlukla karşılaştıklarını belirten Aykaç, “Caminin tezyinatını biz yaptık. Hattat Hüseyin Kutlu ve nakkaş Semih İrteş ile beraber proje konsepti oluşturuldu. Modern bir çizgiye sahip yapının iç mekanına geleneksel İslam sanatının öğeleri kullanılarak yapının cami içinde olması gereken manevi havayı oluşturacak şekilde hat ve desenler seçildi. 10 kollu yıldız motifi ve 8 kollu yıldızlardan oluşan geometrik ağ sistemi kabartma tekniği kullanılarak brüt beton yüzeylerin üzeri kaplandı. Selçuklu motifi olan 10 kollu yıldız cami aydınlatmasında avize olarak tasarlandı ve üzerine 40 adet aydınlatma yerleştirilerek 40 hadis sembolize edildi. Kubbede yer alan cam yüzeyin etrafını saran hilal içine hat olarak Ayet-el Kürsi yazıldı. Böylelikle hilal ve içindeki 10 kollu yıldızın 5 kolu led ile aydınlatılarak Türk bayrağımızdaki hilal ve yıldız sembolik olarak kubbe merkezine yerleştirildi” şeklinde konuşuyor. Camide görme engelliler için halı saf çizgisinde oyma tekniği kullanan Aykaç bir çok ilki bu camide yaptı. Akustiği desteklemek için kubbede yer alan tezyinatın içinde belli olmayacak şekilde delikli akustik kapaklar, dolu boş olduğunu gösteren sinyalizasyon sistemine sahip ayakkabılık ve yurtdışında bulunan camiler içinde en büyük hat levhaları burada yapıldı. 

İBADET RUHUNA UYGUN OLMALI

İslamiyet’te her konuda israftan kaçınılması gerektiği biliniyor. Bu nedenle cami ve mescit tasarlarken abartı ve gösterişten uzak, olabildiğince sade ve şık olmasına dikkat eden Aykaç sözlerini şöyle sürdürüyor: Tasarımı etkileyen unsurlardan en önemlisi mekanın büyüklüğü ve doğal ışıkla olan ilişkisidir. İbadet ruhuna ve İslam geleneğine uygun konsantrasyonu bozmayacak şekilde manevi ruha sahip ibadethaneler yapılmalı. Mekanın tezyinatında alanında uzman hattat, nakkaş ve teknik ekibin beraber çalışması ile daha özgün eserlerin yapılması mümkün olacaktır.