19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Holocost filmimiz de oldu

Türk sinemasında pek çok ilki gerçekleştiren bir yapım olan Çiçero bu hafta vizyona girdi. Dünya standartlarındaki ilk casus filmimiz bu türün bütün gereklerini yerine getirmiş.  

GÜLCAN TEZCAN 19 Ocak 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Holocost filmimiz de oldu

Yapımcı-dağıtımcı polemiği sona ermiş değil. Yapımcıların çoğu soruna yasal bir çözüm gelene kadar filmini vizyona çıkarmamakta kararlı. Box Office Türkiye’nin verilerine göre bu restleşme sonucu yılın ilk on gününde geçen yıla oranla yüzde 55.5 düşüş yaşandı. 

Cem Yılmaz-Yılmaz Erdoğan ve Şahan Gökbakar’ın aksine Müslüm filmiyle 2018 sonunda 6 bin seyirciye ulaşan Mustafa Uslu merakla beklenen filmi Çiçero için Mars Group ile anlaşmaya vardı. Türk sinemasında pek çok ilki gerçekleştiren bir yapım olan Çiçero bu hafta vizyona girdi. Dünya standartlarındaki ilk casus filmimiz bu türün bütün gereklerini yerine getirmiş; aksiyon, gerilim, sarışın kadın ve aşk... hepsi bir arada.   

II. Dünya Savaşı sırasında Ankara’daki İngiliz Büyükelçiliği’nde uşak olarak çalışan ve Almanlar için casusluk yapan İlyas (Elyesa) Bazna adlı Arnavut kökenli bir Türk’ün hayatından esinlenen film, tıpkı Ayla’da olduğu gibi bizden bir ‘kahraman’ hikâyesi anlatıyor. 

Sanata evet savaşa hayır

Bazı kayıtlara göre İlyas Bazna’nın asıl kimliği ve sürdürdüğü hayat filmde çizilen tablo kadar ‘kahraman’ kimliği ile örtüşmese de Mit kaynaklarındaki bilgiler Bazna’nın o dönem yaptığı ajanlık faaliyetleriyle Türkiye’yi savaşa girmekten kurtardığını doğruluyor.  

Almanlar tarafından “Çiçero” kod adı verilen Bazna’nın hikâyesi anlatılırken II. Dünya Savaşı’nın atmosferi de başarılı bir şekilde yansıyor beyaz perdeye. Ki bu da sinemamızın ilklerinden biri. Hollywood sinema sektöründe anlatıla anlatıla bitirilemeyen ‘Holocost’ filmleri türüne Çiçero da mütevazı bir katkı sunuyor. T4 koduyla kendi halkından üstün ırk yaratmak için özürlü, engelli ve down sendromlu çocukları nazi kamplarında ölüme gönderen Almanların bu korkunç uygulaması filmin dramatik ayaklarından birini oluşturuyor. Hikâye, Alman ve İngiliz konsolosluklarında geçtiği için yer yer İngilizce ve Almanca diyalogların da yer aldığı filmde dil konusundaki geçişler seyirci açısından sıkıntılı bulunabilir. 

Erdal Beşikçioğlu, Burcu Biricik, Ertan Saban, Murat Garipağaoğlu gibi başarılı isimlerin rol aldığı filmin yönetmeni Serdar Akar. 

Filmin finalinde o dönem Cumhurbaşkanı İsmet İnönü olsa da Çiçero’yu yönlendiren üst aklın Atatürk olduğunu görüyoruz. Görüntü yönetmeni Mustafa Preşeva’nın canlandırdığı Atatürk karakteri şimdiye kadar beyazperdede canlandırılan en samimi ve doğal Mustafa Kemal portresi. Payitaht’la başlayan “oyun kurucu lider” anlatısı belli ki bu anlamda hayli zihin açıcı olmuş. Son bir not da galadan; İngiliz Büyükelçiyi canlandıran Tamer Levent’in gösterim sonrası konuşması hayli manidardı. ‘Sanata evet’ diyerek söze başlayan Levent, sanat filmlerinin maksada hizmet etmekten uzak olduğuna dikkat çekerek Çiçero ile tam da yapılması istenilenin gerçekleştirildiğini söyledi.