16 Nisan 2024 Salı / 8 Sevval 1445

İstanbul’un manevi ev sahipleri

Ramazan ayında en yoğun hareketlilik Eyüp Sultan’da, Fatih’te ve Üsküdar’da yaşanır. Ama herkesin bilmediği, İstanbul’un manevi sahiplerinin sayısı da hiç az değil. Onlardan bazılarını tanımak ister misiniz? Ramazan boyunca her hafta size Ramazan rotaları çizelim istedik. Yâ Vedud Sultan ile başlıyoruz…

FATMA ERSOY19 Mayıs 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
İstanbul’un manevi ev sahipleri

Ramazan ayında oruç ve namaz gibi ibadetlerimizi yaparken manevi iklimi daha derinden solumak için Allah dostlarının türbelerini de her zamankinden daha sık ziyaret ederiz. İstanbul bu anlamda en zengin şehirlerden biri. Oruç Baba, Eyüp Sultan, Merkez Efendi, Aziz Mahmud Hüdayi bu ay herkesin mutlaka ziyaret ettiği mübarek zâtlar. Ancak onlar kadar bilinmeyen onlarca türbe daha var. Biz de sizler için Ramazan boyunca Allah dostları ve Sahabelerin medfun bulunduğu ziyaretgahlardan bir Ramazan rotası hazırladık. 

İstanbul’un fethine ilişkin kaynaklarda adına sıkça rastlanan Yâ Vedûd Sultan’ın gerçek isminin Abdülvedûd olduğu, fetihten önce Buhara’dan geldiği ve Bizans İmparatorunun izniyle Ayasofya yakınına yerleştiği söyleniyor. Bir rivayete göre yüce bir veli; Yâ Vedûd’un İstanbul’un fethine katılmasını istemiş. Bunun üzerine müritleriyle birlikte Fatih Sultan Mehmet’in ordusuna girmiş. Fatih Sultan Mehmet’in askerleri surlardan içeriye girerken nereden geldiği belli olmayan bir gülle ile şehit düşmüş. Bazılarına göreyse Yâ Vedûd Sultan’ın, Bizans surları içerisinde sabahtan akşama kadar “Ya Vedûd, Ya Vedûd” diye dua ettiği ve bundan ötürü fethin geciktiği söylentileri Osmanlı askerleri arasında dolaşmaya başlamış. Bu söylentiler Fatih Sultan Mehmet’in kulağına kadar gelmiş, hocası Akşemseddin başta olmak üzere bütün ulemayı toplamış. Akşemseddin, “Gam yemem Sultanım, Fetih müyesser olacaktır. Ancak bu, Yâ Vedûd Sultan’ın ölümüne bağlıdır. O da yakın gözükmektedir” demiş. Akşemseddin sözlerini sürdürmüş, “Onun yüzü suyu hürmetine elimize geçemeyen şehir için daha kırk gün dayanacağız. Allah’ın C.C. sevgili kulu Yâ Vedûd kırk günün sonunda Allah’ına C.C kavuşacaktır”. Gerçekten de Akşemseddin bu sözünde yanılmamış, kuşatmanın 50. günü Fatih Sultan Mehmet’in askerleri surlardan içeriye girerken O da Allah’ına C.C. kavuşmuş. 

KENDİ CENAZESİNİ TAŞIDI  

Evliya Çelebi’ye göre Yâ Vedûd Sultan İstanbul’un kuşatıldığı sırada şehir içerisinde bulunuyormuş ve kuşatmanın 53 gün uzamasına neden olmuş. Evliya Çelebi bu olayı şöyle anlatmıştır: “Fetihten sonra ilk Cuma namazını Ayasofya’da kılmak isteyen Fatih Sultan Mehmet, Terler Direk denilen yerde bir ilahi nurun parladığını fark etti. Gördüler ki, nurlu göğsünde kırmızı su ile Yâ Vedûd ismi yazılmış. Hemen bütün bilginler, Salihler ve Fadıllar mübarek cesedini yıkamak istedikleri vakit Ayasofya’nın Terler Direk köşesinden bir ses duyarlar: Merhum gasledilmiştir. Hemen gömünüz. Tabuta koyarak Şehitler Kapısı denilen yere gömmek istemişler. Ne var ki, Yâ Vedûd Sultan’ın tabutu Ayasofya’dan çıkarken bilinmez bir kuvvet cenazeye katılanları Eminönü İskelesi’nin olduğu yere getirmiş. Orada kimin hazırlattığı bilinmeyen bir tekne ulu yolcusunu bekliyormuş. Cenazeye katılanlar hiç bir şey düşünmeden tekneye yönelmişler ve tabutu içerisine koyar koymaz küreksiz, yelkensiz tekne yola koyulmuş ve bir süre gittikten sonra Eyüp yakınlarında durmuş. Ne zaman kazıldığı bilinmeyen bir mezardan ”Yâ Vedûd, Yâ Vedûd” sözleri işitilmeye başlamış. Bunun üzerine bütün ulema adeta kendilerini yönlendiren tabutun peşinden giderek Yâ Vedûd’un mübarek na’şını oradaki mezara bırakmış, dini vecibeleri yerine getirmiş.” Yâ Vedûd Sultan’ın türbesi günümüzde Eyüp semtindeki Defterdar Mahallesi Yavedut Caddesi’nde bulunmaktadır.