18 Nisan 2024 Perşembe / 10 Sevval 1445

‘Karadeniz mutfağı doğru temsil edilmiyor’ 

Karadeniz mutfağının İstanbul’daki temsilcilerinden Pide Deryası işletmesinin sahibi Mustafa Çınar ve baş aşçısı Şahmettin Ateş, Karadeniz mutfağının gerek medyada gerekse restoranlarda doğru yansıtılmadığını söylüyor.  

ALİ DEMİRTAŞ30 Mart 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
‘Karadeniz mutfağı doğru temsil edilmiyor’ 

İstanbul’da çeşitli yörelerin mutfaklarına özgü yemeklerin yapıldığı birçok yer var. Hemen hemen her noktada bir Karadeniz mutfağı, Doğu veya Ege mutfağının yemeklerini tadabileceğiniz işletmelerle karşılaşabilirsiniz. Onlardan biri de İkitelli’de bulunan, Karadeniz mutfağına özgü yemeklerin yapıldığı Pide Deryası adlı mekân. Bu mekânın sahibi Mustafa Çınar ve baş aşçısı Şahmettin Ateş ile bir araya geldik. Hem Karadeniz mutfağının özelliklerini hem de Karadeniz mutfağı hakkında toplumda yanlış bilinenleri ve bu yanlış bilgilerin nereden kaynaklandığını konuştuk. Şahmettin Ateş, “Karadeniz mutfağı yemek yarışmalarında ve medyada doğru temsil edilmiyor. Karadenizli olduğunu söyleyen veya Karadeniz mutfağına ait olduğunu söylediği bir yemeği yapan kişilere sesleniyorum; gelsin bir de benden denesinler. Her Karadenizli, Karadeniz yemeklerini iyi yapacak değil. Kendilerine güveniyorlarsa bu yemekleri yapsınlar; Karadenizli oldukları için veya iddialı olmak için değil. İzleyiciyi yanıltmasınlar. Milyonlara hitap eden bu yarışmalarda herkes dikkat etmeli.” diyerek medyada Karadeniz mutfağının yanlış temsiline dikkat çekiyor. Mustafa Çınar da farklı düşünmüyor: “Karadeniz mutfağı çok zengin bir mutfak olmasına rağmen bu izleyiciye yansımıyor. Karadeniz pidesini dahi ekranda doğru düzgün yapana rastlamadım.” 

BAŞ AŞÇI ŞAHMETTİN ATEŞ: KARADENİZLİLER MUTFAKTA SINIR TANIMIYOR 

Şahmettin Ateş, Pide Deryası’nın baş aşçısı. Aslen Tuncelili olmasına rağmen Karadeniz mutfağını yakından tanıyor, tüm detaylarını biliyor. Bu kültür ile 1987 yılında tanışmış. Osman isimli Rizeli bir ustadan öğrenmiş birçok şeyi. Yedi yıldır burada çalışıyor. Daha önce Almanya’da da bulunmuş, yine Karadeniz mutfağı üzerine çalışmış. Hemen soruyorum bir Tuncelili olarak neden Karadeniz mutfağı diye? O da şöyle yanıt veriyor: “Bunu bana çok sık soruyorlar. Kimin yanında yetişirseniz o yörenin mutfağını öğrenirsiniz. Ben Karadenizli ustaların yanında yetiştim. Ama Tunceli mutfağını da gayet iyi bilirim.” Hazır ustasını bulmuşken Karadeniz mutfağını diğer mutfaklardan farklı kılan noktaları soruyorum. Ateş şöyle yanıt veriyor: “Karadenizliler çok pratik zekâlılar. Gerek mutfakta gerek sosyal yaşamda sınır tanımıyorlar. Örneğin hamsiyle aklınıza gelebilecek her şeyi yapıyorlar. Karadeniz mutfağının özellikle yeşilliği ağır basıyor. Bana göre bu mutfağın en önemli üç yemeği, hamsi, hamsiköy sütlacı ve tereyağlı ispiri. Öte yandan hamsi kuşu, buğulaması ve hamsi pilavını çok seviyorum ve olabildiğince yapmaya çalışıyorum.” 

TELEVİZYONDAKİ ‘ŞEFLER’ MUHLAMA BİLE YAPAMIYOR 

“Türkiye’de Karadeniz mutfağı bilinmiyor. Karadeniz mutfağı yaptığını iddia edip yanlış yapan çok insan var. Bugün takdir edersiniz ki bir yemek yarışma programında şef olduğunu söyleyen kişiler bile bir muhlama veya turşu kavurmayı yapamıyor.” diyen Ateş sözlerini şöyle sürdürüyor: “Ben böyle bir yarışmaya katılmayı düşünürüm. Ama şeffaf bir şekilde olursa… Televizyon olduğundan çok fazla kurgu durumu söz konusu, bunu ben yapamam.” Ustamıza Karadeniz mutfağının en çok hangi ilinden beslendiğini sorduğumda ise Trabzon yanıtını veriyor: “Gerek Akçaabat köftesi gerekse hamsi köy sütlacının çıkış yeri olsun; gerek hamsi ile yapılan yemekler olsun; bu anlamda Trabzon çok geniş bir beslenme alanı. Trabzonlular yemeklerle Rizelilerden veya diğer illerden daha fazla oynuyorlar.” Pide Deryası adlı mekân evet Karadeniz mutfağına özgü yemekler yapıyor ama aynı zamanda konuklarına alternatif seçenekler de sunuyor. Hem Tunceli hem de Karadeniz mutfağını çok iyi bilen bir usta varken böyle olması çok doğal. “Mutfak evrenseldir. Ancak Türk mutfağı kadar yeryüzünde zengin başka bir mutfak yok. Temelimizi korumaya çalışıyoruz. Asimileye rağmen mutfağımızı koruyoruz. İnşallah ustalar ilgili kişileri yetiştirirler.” diyen Ateş’in yaptığı yemekler çok beğeniliyormuş. Öyle ki müşteriler kendisiyle tanışmak bile istiyormuş. Evde de kalabalık misafir gruplarına yemekleri kendisinin yaptığını söyleyen Ateş, aynı zamanda çocuklarına da yemek yapmayı öğretiyormuş.

MUSTAFA ÇINAR: HAMSİYE HAMSİ DENİR, BALIK VEYA YEMEK DEĞİL! 

“Yaptığımız yemeklerle Karadeniz mutfağını doğru temsil edebildiğimizi düşünüyoruz. İstanbul’un çoğunda yemekler çok fabrikasyon ve sıradan olmaya başladı. Görsel sunuma çok fazla özen gösterilirken aynı şey lezzet için geçerli değil. Biz uzun yıllardır bu işi yapıyoruz, ben kendimi bu mesleğe adadım. Dolayısıyla lezzetli bir yemeğin nasıl yapılması gerektiğini, mutfağı nasıl yöneteceğimizi biliyoruz. Biz burada manzara, ambiyans veya sunum değil lezzet satıyoruz. 28 yıldır yemek sektöründeyim. Bulaşıkçılıkla başladığım süreç buraya kadar uzandı. Tamamen bu işle yoğruldum. ”

DOĞAL ÜRÜNLER KULLANIYORUZ

“Burası 15 yıl önce pideci olarak açıldı. 10 yıl önce de ben geldim. O günden bu yana bir anlayış belirledim. Burayı sil baştan oluşturdum. Karadeniz mutfağını temsil eden restoranlardan bizi ayıran en önemli nokta tamamen doğal ürünler kullanmamız. Peynirleri, tereyağlarını, mısır unumuzu Trabzon’dan getiriyoruz. Eti de özel yerlerden alıyoruz. İlaç veya yemle yetiştirilmiş hayvanlar almıyoruz. Hizmetimiz de kesinlikle çok düzgün. Ürün kalitemiz birçok restorandan daha üstün. Hâlâ odun ateşinde fırın kullanıyoruz. Sütlaçlarımızı burada yapıyoruz. Herkes doğalgaz kullanırken biz odun ateşinde yapıyoruz. Ustalara bu nedenle yüksek maaşlar ödüyoruz. Çünkü kimse odun ateşinde çalışmak istemiyor. Burada işi bilen kimselerle çalışıyoruz. Kesinlikle İstanbul’da en iyi Karadeniz mutfaklarından biri olduğumuzu düşünüyorum. Şube teklifi gelmesine rağmen açmak istemiyorum. Çünkü öyle kontrol elden gidiyor.Karadeniz mutfağında pide, muhlama ve Karadeniz kahvaltısı aklıma gelen ilk üç yemek. Karadeniz’de hamsiye hamsi denir. Yemek veya balık değil. Böyle derseniz size kızarlar.”