25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Kerimcan’lar bizim patlamış mısırımız

Sivri diliyle tanıdığımız şarkıcı Arto uzun süren sessizliğini bozdu: Sosyal medyanın oluşturduğu ünlülerin hepsi çöplük... Bir zamanlar Ajdar vardı şimdi de Kerimcan, bu tip insanlar hep olacak ama hep de gidecekler. Bunlar bizim bugünkü popcornlarımız!

Bahar ERDOĞAN10 Eylül 2016 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Kerimcan’lar bizim patlamış mısırımız

Müzik piyasasın en eskilerin Arto, aralıksız 20 yıldır sahnede. Onu seven çok seviyor sevmeyende nefret ediyor arası yok. Sivri dilinden de herkes nasibini almaya devam ediyor. Ama bir gerçek var ki işine aşık ve çok disiplinli. Bizzat her işini kendisi takip ediyor. Biz de yılların eskitemediği Arto ile yeni şarkısı ‘Hayırlı Olsun’u ve sosyal medyanın kendi oluşturduğu yeni dönem sanatçıları konuştuk. Pardon Arto eleştirdi biz dinledik! Hadi buyurun devamına...

‘Hayırlı Olsun’ yeni albümünüz. Nasıl buluştunuz şarkıyla?

Bazı şarkıların hazırlığı birkaç ayda olmuyor. Bu şarkınında altı-yedi ay üstünde çalıştık. Erol Özdamar beste ve söz aranjesi ise Miraç’a ait. İkisi de çok profesyonel müzisyenler. Şans eseri Erol’u bir yerde dinlemeye gittiğimde çıktı ortaya bu olay. Keyifli bir şarkı yaza denk yetiştirelim dedik ama biliyorsunuz ülkemizde o kadar çok olay olduğu için ancak ağustosta piyasaya sürebildik. Şimdi de şarkının keyfini çıkarmaya başladım.

Klip çok renkli görünüyor. Biraz bahseder misiniz?

Kilyos’ta çektik. Son derece büyük bir prodüksiyonla onlarca kişi çalıştı. Çok masraf ettik ve tam bir yaz klibi oldu.

İsminizin geçtiği her yerde hemen aklımıza sivri diliniz geliyor böyle anılmaktan rahatsız değil misiniz?

Yok, rahatsız değilim. Çünkü etrafımda o kadar salak insan var ki onlara ne olduklarını bildirmek çok hoşuma gidiyor. Sözde profesyonel bir de bunlar. Doğruları söyleyince sivri dilli oluyorsun. Ama karşındaki aynaya bakıp hiç ben doğru mu yapıyorum yanlışı mı yapıyorum demiyor. Ben kendi halimden çok memnunum çünkü doğruları söylemek kadar gece yatağınıza yattığınız da huzurlu uyumak da çok önemli.

Tüm bunların yanı sıra insanlar sizi çok da seviyor. Sizde şeytan tüyü mü var acaba?

İnsanlar gönlümdeki kalbimdeki iyiliği ve yumuşaklığı biliyorlar. Konuşmalarımı hem espri hem de espriyle birlikte keyifli eleştiriler olarak alıyorlar. Zaten öyle olmasa 15-16 yıldır harika bir şekilde performans yapıp hala talep görmem. 

Kindarlığım ders vericidir

Ya hiç mi başınıza bir iş gelmedi? Yani biri de çıkıp sizi dövmek istemedi mi?

Hayır, hiç öyle saçma sapan şeyler olmadı. Çünkü çalıştığım her yer belli bir sınıfta belli bir kültüre sahip insanlarının geldiği yerler.

Sanat camiasında küs olup sonradan barıştığınız çok isim var. Nasıl oluyor bu?

Bu çok normal bir şey. Sen kendi arkadaşlarına hiç mi küsmüyorsun? Sen kendi arkadaşlarınla küsüp barışmıyor musun? E insan bu devirde ailesiyle annesiyle babasıyla kardeşiyle küsüyor barışıyor. Ben tabii ki sevdiğim arkadaşlarımla küserim barışırım ama asla kin tutmayan biriyim. Sadece kindarlığım ders vericidir. Asla bel altı vurup ekmeğe engel olmam ya da kötü intikam almak gibi duygularım yoktur. Son derece insancılımdır. Küserim barışırım. Kalp hayatım ve ruh hayatım son derece dalgalıdır. O anda ne yaşıyorsam karşı tarafa da onu yansıtırım bu da benim bir şekilde dürüstlüğümden ileri geliyor.

Peki, 20 yıllık sanat hayatınızdaki iyi ki ve keşkeleriniz neler?

Dediğim gibi keşke daha çok biat edebilen, daha çok yalaka olabilen daha çok susan ve daha çok doğruları karşı tarafa söyleyebilen biri olsaydım. Yani herkesin yaptığı gibi yapsaydım. Keşke Sibel Can gibi herkesi seviyor herkese gülüyor ve herkesi çok iyi insan olarak görebilseydim. Çok isterdim ama herkesin bir karakteri var. Ben hiçbir zaman öyle olamadım. Sevdiğim şeyi sevdiğimi, kızdığım şeye kızdığımı söyledim. Hem sanatçısın hem insansın ve bu duyguları taşımak başka bir şey. Bu duyguları sonuna kadar taşıyorum. Sanatçıyım diye yalan hayatın içinde o kisvenin altında rol yapmıyorum.

Sosyal medyanın var ettiği starlar var mesela Kerimcan Durmaz gibi. Bunlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ben bunların hepsinin geçici  çöplük olduğunu düşünüyorum. Dolayısı ile bunlar hakkında bir şey düşünmüyorum. Bir zamanlar da Kerimcan yerine Ajdar vardı. Bu tip insanlar hep gelecek ama hep de gidecekler. Bunlar bugünkü bizim popcornlarımız, eğlencelerimiz. Yarın da Ahmetcanlar gelecek öbür gün de Memhetcanlar hiç fark etmez. Bunlar hiçbir zaman eğlence trendini oluşturabilecek insanlar değil. Öyle bir altyapıları yok.

O zaman kalıcı sanatçı nasıl olunur? Buna kimi örnek gösterebilirsiniz?

Kalıcı sanatçı 15-20 yılı deviriyorsa zaten halka bir şeyler vermiştir. İlla Leonardo da Vinci ya da Picasso olacaksın diye bir şey yok. Herkesin legoda bir yeri var. Ben bir şeyi tamamlıyorum Ajda Pekkan bir şeyi tamamlıyor Serdar Ortaç bir şeyi tamamlıyor. Demet Akalın başka bir şeyi... Bu da Türkiye tablosu ya da eğlence, mutluluk tablosu oluyor. Bugün sosyal medya çok güçlü olduğu bu popcorn dediklerimiz mısır gibi bugün patlıyorlar yarın yok oluyorlar. İnsanlar çok çabuk sözde 100 binlere milyonlara ulaşıyorlar ama kalsınlar bakalım bir 15-20 yıl mümkün değil. Biz bunları sosyal medya olmadan yapmış insanlarız. Onlar kim ya. Herkes bir haddini bilsin.

Sizin gözünüzde sanatçı gibi sanatçı olan kimler var?

Demet Akalın’ı çalmayan bir tane gece kulübü düşünemiyorum. Zaten Demet Akalın 20 yıldır bu piyasada. Gülşen desiniz çok önemli bir söz yazarı ve besteci. Hande Yener’le küs olmama rağmen  Sezar’ın hakkı Sezar’a iyi bir ses.

Yeni olup da kalıcı olabileceğini düşündüğünüz sanaçtılar yok mu?

Tabii ki var. Merve Özbey, İrem Derici, Beyza, Derya Uluğ, Simge, Ediz, Aziz, bir sürü güzel kızlar ve erkekler var. Artık biraz artık sapla samanı ayırmak lazım bu isimler çok iyi.  

“Kalp hayatım ve ruh hayatım son derece dalgalıdır. O anda ne yaşıyorsam karşı tarafa da onu yansıtırım.”

“Fatih Ürek, Mehmet Ali Erbil benim rakibim olarak gösteriliyor ama onları kale bile almıyorum çok alaturkalar.”

Bu piyasanın neresinde  görüyorsunuz kendinizi?

İngilizcede bir terim vardır entertainer singer/eğlendirici şarkıcı benim kimliğim tümüyle o. Ben hem şarkı söylüyorum hem insanlarla gırgır şamata yaparak eğlendiriyorum. Mesela Fatih Ürek, Mehmet Ali Erbil gibi insanlar benim rakibim olarak gösteriliyor ama onları kale bile almıyorum çünkü çok alaturkalar çok eskidiler.

Bu single çalışmanızdan sonra yeni bir albüm gelecek mi?

Aralık ayına doğru düşündüğüm şeyler var. Serdar Ortaç’ın bana sözünü verdiği bir şarkı var. Bir de Murat Boz’a ait bir şarkı var kendisi hediye etmişti bana belki kendisi bile unutmuştur. Onu da 2017 yılında çıkartabilirim.

Eğlenirken sopayı gösteririm

Gece eğlencesi deyince akla ilk gelen isimlerdensiniz. Sizce dünden bugüne eğlence anlayışımızda neler değişti?

Dün de yeri geliyor peçete yakılıyordu yeri geliyor ceket yakılıyordu tabii bunların çoğu şovdu ama bugün ki eğlence anlayışı daha class. Dünkü eğlence daha gerçekçi bir eğlenceydi çünkü sanal bir ortam yoktu sosyal medya yoktu. Yani herkes gerçekten eğlenmek için dışarı çıkıyordu eskiden. Her şey daha insaniydi. Bir kız erkek birlikteliği çok daha güzeldi. Daha gerçek duygular vardı. Şimdi her şey sanal başlıyor sanal bitiyor. Düşünün neredeyse monitörden camdan işi bitirecekler hatta bitiriyorlar hatta sonra da ayrılıyorlar. O denli artık her şey çok elektronikleşti diye düşünüyorum. Eskinin tadı organikliği çok daha keyifliydi.

Eğlene anlayışı bir de geceden gündüze kaydı sanki ‘happy hourlar’la falan ne dersiniz?

Gündüz eğlencesi çok güzel, ben zaten içki sigara alkol kullanmadığım için gündüz eğlencesi daha iyi oluyor. Bir kere daha az alkol alıyor insanlar alkol almayan bir insanın sarhoşla uğraşması kadar zor bir şey yok. Bir de ben çok müdür bey müdüre hanım gibiyimdir. Çok disiplinliyimdir. Çalışırken bile o eğlencenin arasında o sopayı gösteririm. Eğlenirken bile bir disiplinim vardır.

Ali Cengiz oyunları her yerde

Sanat dünyasındaki dostlukları nasıl?

Sanat dünyasındaki dostluklar aynı şirkette çalışan memurlar gibi onlar ne kadar birbirlerini seviyorlarsa bizim de sanat dünyasındaki dostluklarımız böyle. Yeri gelir birbirimizi çok severiz yeri geldiğinde pat diye düşman oluruz ya da arkasından kuyu kazarız. Böyle senaryoları ben çok gördüm dolayısıyla sanat dünyasıyla bir banka çalışanının arasında hiçbir fark yok. Onlar da insan biz de insanız dolayısı ile Ali Cengiz oyunları her yerde var. Yani bugün seni çok seviyorum diyen biri yarın senin çok büyük bir reklam anlaşmana veya bir televizyon programına köstek olmuş. Mesela benim başıma geldi. Bir televizyon programında jüri üyeliği yapacaktım. Benim çok sevdiğim ve onun da beni sevdiğini düşündüğüm biri benim olmamı asla istememiş.

Yani güvenilmez mi bu dostluklara?

Tabii ki güvenilmez. Menajerlerimiz, arkadaşlarımız fark etmez herkes daha iyi yerlere gelmek istiyor. Sosyal medya da ihtirası pompalıyor. Herkes birbirine bir şekilde alttan alttan kinleniyor. O yüzden yılandan bol bir şey yok bu piyasada.