24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Kim der ki yorganlar sanat eseri olacak

“Batı’da çılgın tüketime karşı var olanı korumak yükselen değerler arasında. Otantik tekstil ürünleri bugün sanat galerilerinde sergileniyor. Ben de bizim yorganlarımızın benzer bir potansiyel taşıdıklarını düşünüyorum.” diyen sanatçı Ayça Sarc, Yorganlar Fora sergisi ile bir zamanlar çeyiz sandıklarının vazgeçilmezi olan yorganları yeniden hatırlatıyor.  

MERVE YILMAZ ORUÇ8 Aralık 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Kim der ki yorganlar sanat eseri olacak

Günümüzde geleneksel yorgancılık, fabrikasyon üretim karşısında yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Osmanlı döneminde yorgancılık gözde meslek gruplarındandı. Ancak bugün bu meslek de, el emeği göz nuru yorganlar da unutulmaya yüz tutmuş durumda. Nerede o eski yorganlar... Kadife, saten kumaşlar üzerine işlenen tavus kuşu, kelebek, lale, karanfil, yonca, pervane, baklava, kare, saraylı, paraşüt, yıldız motifleri ile bir sanat eserine dönüşen yorganlar. Sanki eski zamanlardaki yorganlar daha sıcak tutardı. Çünkü daha samimiydi. Bende hatırlarım annemin çeyizindeki pembe, mavi, kımızı renkte parıl parıl parlayan yorganları. 

YORGAN KÜLTÜREL BİR DEĞER 

Bir zamanlar çeyizlerin vazgeçilmezi olan el yapımı yorganları bugünlerde görmek pek mümkün değil. Bu işi yapan zanaatkârlar hâlâ var ama sayılı. Çünkü ilgi görmüyor. Bu eski yorganlar da aklınıza nereden geldi derseniz size nostalji yaşatacak bir haberimiz var. Sultanahmet’te yer alan Abud Efendi Konağı’nda ziyaretçilerini ağırlayacak olan Ayça Sarc’ın küratörlüğünü üstlendiği Yorganlar Fora sergisi, 16 Aralık’a kadar açık olacak. Anneanne ve babaannesinden kalma yorganları hâlâ saklayan ve unutulmaya yüz tutmuş yorgancılık zanaatını yeniden hatırlatmak isteyen Ayça Sarc ile sergi öncesinde bir araya geldik. 

Uzun yıllar bankacılıkla uğraşan Ayça Sarc, sanata ve kültürel değerleri yaşatmaya ilgisi olan bir isim. Tarihimizden, kültürümüzden beslenerek eski olanı güncel bir bakışla yeniden yorumlayan ve hikayesi olan objeleri bir araya getirmekten heyecan duyan Sarc, “Objelerin sadece estetik görünmesinden çok, kültürel bir derinliğe sahip olması da ilgimi çekiyor. Bu yüzden antikacılar, bit pazarları benim için hazinelerle dolu, büyülü yerler. Dünya sanat piyasasında da otantik kumaşlara doğru bir kayma izliyorum” diyor ve Yorganlar Fora sergisine giden yolu şöyle anlatıyor: “Yazın Çeşme’de gördüğüm modern ve havalı yorganlara ilk bakışta vuruldum. Sokak aralarında tek tük kalmış yorgancı dükkanlarının bir bir kapanması da kalbimi kırıyordu. Anneannem ve babaannemden kalma yorganları severek saklıyorum. Elimdeki parçalara yenilerini eklemeye ve hatırı sayılır bir koleksiyon oluşturmaya karar verdim. Var olan tüm klasik yorgan desenlerini araştırdım, kendi estetik anlayışımla bir renk ve desen seçkisi oluşturarak; Tophane, Beşiktaş, Sarıyer, Bursa, Adapazarı, Trabzon ve Kilis’teki çeşitli yorgan ustalarına diktirdim. Şuanda elimde 90’ın üzerinde -bence doyumsuz güzellikte- yorgan var.” 

YORGANLAR ARTIK SANAT GALERİLERİNDE

Son yıllarda gözden düşen yorgancılık zanaatını hatırlatmak ve bu kültürel değerimize yeniden dikkat çekmek amacıyla yola çıktığını belirten Ayça Sarc, “Günümüz tüketim toplumunda bu kadar emek yoğun bir zanaatın eskisi kadar talep görmesi tabii ki beklenemez. Ama tamamen kaybolmasının da önüne geçebiliriz. Özellikle Batı’da, seri üretime karşı el emeği, çılgın tüketime karşı var olanı korumak ve saklamak yükselen değerler arasında. Otantik tekstil ürünleri bugün müzelerde, sanat galerilerinde sergileniyor. Ben bizim yorganlarımızın da benzer bir potansiyel taşıdıklarını düşünüyorum.” şeklinde konuşuyor. Yorganlarımızın ününü yurt dışında duyurmak gibi hedefleri olan Ayça Hanım, sergiden hemen sonra yorganları konu alan bir ‘coffeetablebook’ hazırlamayı düşünüyor.