19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Köy kahvelerinden arp sesi yükseliyor

İzmir’de Veysel Eryürek’in klasik müziğin herkes için ulaşılabilir olmasını sağlamak amacıyla kurduğu Müştemilat Kumpanya sanatı mahalle ve köylere götürüyor. Eryürek’in sanat yönetmenliğini üstlendiği kumpanya, klasik müziği halkın ilgi göstereceği formlarda yeniden üretiyor. Veysel Eryürek’e Müştemilat Kumpanya’nın hikâyesini sordum.

GÜLCAN TEZCAN 16 Kasım 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Köy kahvelerinden arp sesi yükseliyor

Müştemilat Kumpanya nedir, neler yapar?

Müştemilat Kumpanya kültürel ve sanatsal sorumluluk ile hareket eden bunu yaparken de konser, dinleti ve eğitim faaliyetlerini temel alan bir proje. Evrensel sanat ürünlerine uzak kalmış ve bu anlamda dezavantajlı grupta sayılabilecek olan ilçe, köy ya da mahalle sakinlerine ulaşmayı amaçlıyoruz. 2016 yılında Seferihisar Belediyesi bünyesinde müzik atölyesi olarak başladık. Operadan halk müziğine tiyatrodan çalgı yapıma kadar pek çok alanda etkinlik düzenledik. Gördüğümüz yoğun ilgi sebebiyle Sahne Müştemilat adıyla küçük bir salon açtık. İlginin artmasıyla etkinliklerimizi köy kahvelerine, okullara taşıdık. 

Kültürel etkinlikleri şehir merkezlerinden köylere taşıyorsunuz. Nasıl karşılandı bu çaba?

Evrenseli evrensel, klasiği klasik  yapan şey tüm insanlığa seslenmesi ve zamansız olmasından kaynaklanır. Biz de evrensel müzikal değerleri doğru yöntemlerle halkımızla buluşturuyoruz. Sanılanın aksine bizim toplumumuz geçmişindeki kültürel zenginlikten mütevellit evrensel sanata ziyadesiyle yatkın. Ben bir işçi çocuğuyum. Çocukluğumda gerçek sanat eserlerinin sayısı bugünkünden çok daha fazlaydı ama onlara ulaşmak oldukça zordu. Cebimdeki son parayla bir Blues kaseti alabilmek için yağmurda saatlerce yürüdüğümü hatırlıyorum. Bugün her şarkıya ya da esere kolaylıkla ulaşabilecek donanıma sahibim. Ama hangisi daha kıymetli tartışılır. Tüm dünyada popülerleşme adı altında bir kültürel yozlaşma yaşanıyor. Ama klasik hiçbir zaman değişmiyor değişmeyecek de. Bir Chopin, bir Dostoyevski, bir Aşık Veysel her daim insanlığa dokunacak samimiyette olacak. Ve yeniden üretimi de mümkün değil. Konfüçyüs’e atfedilen bir söz var: “Bir toplumu ya da uygarlığı yok etmek istiyorsanız önce müziğinden başlayın.” Madem müzik ve genel anlamda sanat bu denli önem arz ediyor, bize de bu değerleri insanlıkla buluşturmak düşer.

Yola çıkarken hedeflediklerinizi ne ölçüde gerçekleştirdiniz?

Başlangıçtaki hedeflerimiz aslında o küçük odayı boş bırakmayacak dinletiler düzenlemekten ibaretti. Dünyanın en önemli arp sanatçılarından Şirin Pancaroğlu ile dünya müziklerini bize yakın melodik formlarla sunduğumuz konserler yapıyoruz. Klasik müzik ağırlıklı ve eğitici bir konsept bu. Şirin Hanım katılımcılarla sohbet ediyor, bilgilendiriyor. Özellikle de çocukların arpla ilk temasları gerçekleşiyor. Serap Tamay ve ekibi ise folklorik Anadolu türkülerimizden oluşan bir repertuvarı taşıyor İzmirlilere. Serap Hanım her yöreden türküyü özünden ayrılmadan, gitar, kontrbas, flüt, klarnet gibi Batı sazlarının eşlikleriyle söylüyor. Böylelikle dinleyicilerin çok sesli müziğe alışmalarını sağlayacak bir form sunuyoruz. Aldığımız yol, elde ettiğimiz başarı bizi yeni hedeflere yönlendiriyor. Kumpanyaya gösterilen teveccüh ve beğeninin artmasıyla -önceliği çocuklarımız ve kadınlarımız olmak üzere- tüm halkımıza dokunacak, onlara kendilerini kıymetli hissettirecek sanatsal faaliyetler tertiplemeyi amaçlıyoruz.