23 Nisan 2024 Salı / 15 Sevval 1445

‘Müzik endüstrisi terapiyi engelliyor’

Kariyeri boyunca cesur adımlar atmaktan çekinmeyen, müzik dünyasında kendini farklı konumlandıran isimlerden biri Gökhan Kırdar. 90’lı yılların başından beri müziğe hem bir sanat hem de bir bilim olarak yaklaştı. Yakın zamanda eserlerini Serseri Mayın, Ethnotronix, Trip ve Pleasure albümleri ile dijital müzik platformlarında yayınladı. “Müzik ve sanat insana iyi gelmeli, onu iyileştirmeli” diyen sanatçıya göre müzik terapinin amacına ulaşması için şarkının doğru formatlarda dinlenilmesi gerekiyor. Ancak müzik endüstrisi buna imkân tanımıyor.  

ALİ DEMİRTAŞ6 Temmuz 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
‘Müzik endüstrisi terapiyi engelliyor’

Yerine Sevemem, Dayan Kalbim, Yağmur gibi hit şarkıların sahibi, Türk müziğine anlamlı katkılar sunan başarılı bir müzisyen Gökhan Kırdar. Daha önce hiçbir yerde yayınlamadığı Serseri Mayın, Ethnotronix, Trip ve Pleasure albümlerinden oluşan şarkıları nihayet geçtiğimiz cuma günü dijital platformlarda yerini aldı. Hayal ve 1998 yılında hazırladığı ama çeşitli nedenlerle paylaşmadığı Dem-i Oz albümleri ise gelecek aylarda müzikseverlerle buluşacak. Bu vesileyle Beykoz’daki evinin kapısını çaldık Kırdar’la hem müzik kariyerini hem de 90’lı yılların başından beri kendini adadığı müzik terapi hakkında konuştuk. Ama öncesinde biraz daha yakından tanıyalım onu. Eğitim hayatına mimarlık bölümü ile başlayan Kırdar bu süreçte sahneye çıkmaya başlamış ve müziğe karşı yeteneğini fark etmiş. Daha sonra müziği tek hedefi haline getirmiş ve 9 Eylül Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Müzikoloji eğitimi almış. Bu konuda uzmanlaşmaya ve müziğin bilimsel yönlerini, tekniğini, matematiğini, tarihsel gelişimini ve insan bedenindeki etkilerini akademik anlamda araştırmaya başlamış ve daha sonra müzik alanında akademik çalışmalar üretmiş. 

SANATA BİR EĞLENCE ALANI OLARAK BAKILMAMALI

90’lı yıllar pop müzik endüstrisinin yükseldiği ve onun kamera önünde olduğu bir dönemdi. 2000’ler ise sinema ve dizi sektörünün parladığı yıllardı ve Kırdar’ın film-dizi müzikleri yaptığı kamera arkasında olmayı tercih ettiği zamanlardı. Başarılı sanatçı şimdi ise hayatının üçüncü evresinde olduğunu söylüyor: “Hem kamera önünde olmak hem de farklı sanatçılarla kamera arkasında çalışmalar yapmak istiyorum. Ayrıca en önemlisi 90’lı yılların ortalarında başladığım müziğin iyileştirici gücünü insanlara sunmak ve belki de onları iyileştirecek potansiyeli ortaya koymak istiyorum.” 

Müzik mesleki ve teknik anlamlarının dışında, duygusal ve kişisel olarak sizin için ne ifade ediyor? 

Bana göre müzik hayatta kalabilmenin kaynağı. Çünkü net bir şekilde dinlediğiniz anda insanların ruh halini ve duygularını değiştirebilen tek sanat dalı belki. Benim için müzik nefes almak gibi bir şey. Hayatta kalmamı sağlayan, hayatın zorluklarına, mutluluklarına eşlik eden ve duygularımı belirleyen çok özel bir kavram. Öte yandan sanatçı kelimesini gerçekten hak etmek istiyorsanız yaptığınız şey konusunda uzmanlaşmanız gerekiyor. Güzel çizmek veya güzel şarkı söylemek sanatçı olabilmek için yeterli şeyler değil. Sanatçı yaptığı şeylerle, ürettiği eserlerle insanların hayatlarını, ruhlarını, bedenlerini etkileyebilen kişi olmalıdır. Evet, sesinizin güzel olması, iyi eğlendiriyor olmanız, şov yeteneğinizin olması önemli. Ama sanata bir eğlence alanı olarak bakılmasının haksızlık olduğunu düşünüyorum. Sanatçı kelimesini hak edebilmek için onun hakkını vermek, sanat kavramının içini doldurmak gerekiyor bence. 

POPÜLER KÜLTÜR ÜRÜNÜ UNUTULMAYA MAHKUMDUR 

Müzik sektörünü ve temsilcilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Her konuda olduğu gibi, asıl amaç para kazanmak olduğu sürece içi dolu, hayatınızı derinden etkileyen şeylerle karşılaşmanız zor. Orada amaç popüler kültürün ürünü olarak, insanların sevebilecekleri şeyler neyse onu bulmak ve ortaya çıkarmak. Bu bir sansasyon da olabilir başka bir şey de. Kolay tüketilebilecek, kolay algılanabilecek şeylerle insanların karşısına çıkıp magazinel ve sansasyonel davranarak çok tanınanlar arasına girebilirsiniz. Eğer bir donanımız yoksa sanatı ünlü olmak ve para kazanmak için yapıyorsanız, toplumdan saygı görmek için veya sınıf faktörü olarak görüyorsanız; popüler kültürün ürünü olursunuz. Ama insan hafızası hemen unutur. Asıl mesele öldükten sonra bile unutulmayacak eserler bırakabilmek, ölümsüzlüğü kazanmak bence. Kalıcı ve yıllar sonra bile dinlenen eserler üretmek; öldükten sonra bile hatırlanmak istiyorsanız, insanların ruhlarına hitap etmeniz, onların ihtiyaçları olan cümleleri kurabilmeniz, onlara iyi gelecek, onları iyileştirecek ve güzelleştirecek sanatlar üretmeniz gerekir. Benim hedefim ikincisi. Esas olması gereken, beni mutlu edecek olan yol bu. 

YERİNE SEVEMEM SONSUZ BİR SEVGİDEN BAHSEDİYOR

Bu noktada Yerine Sevemem’i nasıl değerlendirmeliyiz?

Yerine Sevemem kalbi açan bir şarkı. Onu o kadar seviyorum ki o hayatımda olmasa da onu sevmeye devam edeceğim şarkısıdır. Sevdiğim kişi kadın veya erkek; onu sevmeme rağmen bana karşılık vermedi, benim olmadı diye ağlayacaksam o zaman kendime zarar vermiş olurum. Yerine Sevemem sonsuz bir sevgiden bahsediyor. Karşılıksız ve koşulsuz. Sen yanımda olmasan da senden uzakta hep bir şeyler eksik olsa da seni sevmeye devam edeceğim. İlişkimiz ve sana olan aşkım karşılık beklemeden de var olacak. Aslında o zaman işte ben seni gerçekten seviyor olurum şarkısıdır bu. Çünkü ben sevebilen ve sevmeyi bilen bir insanım. Yerine Sevemem’i böyle değerlendirdiğimizde insana iyi gelecek pozitif bir mesajı var. 

HEP BİR ÖZGÜNLÜK KAYGISI GÜTTÜM 

Müzik kariyerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Bir sanatçının amacı toplumu genel bulunduğu noktadan bir adım daha ileri götürmek olmalı. Mesela Serseri Mayın ve Tutunamadım albümlerini yayınladığımız zamanki popüler müzik algısında bile ben her zaman kaliteli bir yerde durdum. Yerine Sevemem o zaman hit olan birçok slow şarkıdan daha farklı bir yerde durduğu için insanlar fark ettiler onu. Hep bir özgünlük kaygısı güttüm. Örneğin Trip albümü benim özgürleştiğimi düşündüğüm zaman yaptığım ilk albümdür. Çünkü ilk iki albümümde bir yapımcıyla çalıştım ve özgür değildim. Asıl yapmak istediğim müziği yapımcılara dinlettiğimde onlara çok fazla geldi Türkiye şartlarında. Bütün bunlar yapımcı için risk ve neden buna harcama yapsın? Fakat üçüncü albümden itibaren yapımcılarla ilişkimi kesip kendi yapımcılığımı da üstlendim. Bunun ilki de Trip albümü oldu. Bu albüm benim kendi yatırımlarımla yapmış olduğum bir prodüksiyon olduğundan yapmak istediğim müziğe biraz daha yaklaşmıştım. Amacım her zaman bir eser üreteyim ve o geleceğe ait bir şey olsundu. Benzersiz ve şu an olmayan bir şey olsun. O sayede benim bir anlamım olacağını düşündüm. Bir şeyin taklidi olmak istemedim. Belki o an değil ama yıllar sonra kıymeti anlaşabilecek tarzlar üretmeye çalıştım. 

HAYAT, ÇALIŞMALARIMIN ETRAFINDA DÖNMÜYOR

Sürekli göz önünde değilsiniz. Bu bir tercih mi? Bir de sanırım bir süre ara verdiniz? 

Bence normal olan bu. Gerektiği zaman göz önünde olmak lâzım o da sanatla. Bir şey yaptıysam insan önüne çıkmam gerek. Bir şey üretmeden sadece göz önünde kalarak ünlü kalmanın avantajlarını kullanmak değil amacım. Ayrıca özel hayatımı herkesin tanık olacağı şekilde yaşamanın bir şey kazandırmayacağını aksine kaybettireceğini düşünüyorum. Öte yandan dizi ve film müzik yapımcılığı dışında 11 yıl albüm ve şarkı olarak hiçbir şey yayınlamadım. Şartlar öyle gelişti. Hastalık oldu, sağlık oldu. Annemi, babamı kaybettim. Sorumluluklar vs. Hayat devam ediyor ve hayat benim bir şeyler üretip onu yayınlamam üzerine değil. Kızlarım oldu. Onların hayatlarını sürdürebilmeleri için yıllarımı verdim. Yani hayat benim için sadece bir şey üreteyim ve çıkarayım olmadı. Yaşamam gereken bir hayatım da var. 

“Çok negatif cümleler kurup, etrafı hep aşağıya çekecek, eserler ürettiğiniz zaman insanları ajitasyon yoluyla kendinize çekmiş olursunuz. Kendini kötü hisseden bir insana onu daha da kötü hissettirecek şeyler üretmek birazcık duygu sömürüsü oluyor.”

TRİP ÖZGÜN VE FARKLI BİR ALBÜM 

Müzik terapiye ne zaman başladınız? Hangi albümleriniz birer müzik terapi özelliği taşıyor? 

Şu an çok konuşulan müzik terapi çalışmalarına ben 1996 yılında başlamıştım. O zaman isimlendirilememişti. İnsanlarda hastalığa yol açtığını düşündüğüm kavramları ele almıştım. Trip, bir müzik terapi albümüydü. Şarkı sözleri dahi insanların ruhlarına, korkularına, cesaretsizliklerine, utançlarına iyi gelecek sözlerden oluşuyordu. Bütün bunlar bir psikoloğa gittiğiniz zaman size söyleyeceği kavramları içeren sözlerdi. O eserler vücudumuzdaki salgı bezlerimizle bağlantılı olan ruhumuzdaki manyetik alanları tetikleyecek, açacak ve harekete geçirecek frekanslar da içeriyor. Tabii ki kulakla duyulacak frekanslar değiller. O frekanslar çok yüksek titreşimdeler. Trip albümümdeki eserlerde o frekanslar vardı. Yani Trip albümü hem sözleri bakımından hem de teknik bakımdan bir müzik terapi albümüydü. Manyetik frekanslarla ruh sağlığına iyi gelecek detaylar içeriyordu. Ama o zaman internet yok ve teknoloji bu kadar gelişmiş değildi. Dolayısıyla bu albüm teknik olarak amacına ulaşamadı. Zamanından çok önce bir albümdü. Öte yandan 2000 yılında yaptığım Ethnotronix albümü ise daha ezgisel bir müzik terapi albümüdür. 

TERAPİ İÇİN ESER ÖZEL FORMATTA DİNLENİLMELİ 

Müzik endüstrisinde bu yöntem başarıya ulaşıyor mu? 

Eserler insan ruhuna iyi gelecek farklı farklı frekanslar içerseler bile, müzik endüstrisi onu CD’ye bastığı zaman 44.1 KHZ’ye uyumlar. Ancak sorunlara bu frekans çare olamaz. Onun frekansı farklı. Müzik endüstrisinin sunduğu CD formatı, dijital platform veya Youtube gibi mecralarda bu müzik terapi amacına ulaşamaz. Dolayısıyla dinleyici o eserden tam anlamıyla faydalanamaz. Bu noktada insanlara birebir ulaşıp ihtiyacı olan neyse onu doğru teknik formatla sağlamak gerekiyor. Ama şimdi internet var. Şarkıyı orijinal haliyle ihtiyacı olan kişiye onun talebi üzerine sunabiliyorum. Bir bağlantı linki oluşturup dijital ortamda onu kişiye gönderebilirim. Bu mümkün. Müzik terapi albümü olarak ilan ettiğim albümlerimde dinleyicilerimin bana direkt olarak ulaşmalarını istiyorum. Öteki türlü faydalanamayacaklar. Resmi Whatsapp numaramdan bana ulaşabilirler. Hangi sorunla ilgili müzik terapi almak istediklerini bana iletirlerse onlara geri dönüş sağlayıp o kişilere eseri orijinal haliyle iletebilirim. Bunları ilk kez söylüyorum. Ayrıca ilettikten sonra onlarla iletişimde kalacak ve düzenli periyodlarla onları takip edeceğim.