Theo Eshetu’nun “Yüzler ve Yerler” başlıklı sergisi video enstalasyonlarından oluşan kurgusuyla Akbank Sanat’ta açıldı. 9 Mart’a kadar görülebilecek olan sergide sanatçı, portre fotoğrafları serisine eşlik eden “Atlas Fractured (2017)” ve “The Slave Ship (2015)” adlarında iki de video enstalasyonu sunuyor. Sergi nedeniyle İstanbul’a gelen sanatçıyla sanat hayatını ve “Yüzler ve Yerler”i konuştuk. Eshetu, İletişim Tasarımı dalındaki lisans derecesini North East London Polytechnic’ten (1981) aldıktan sonra, profesyonel hayatının büyük bölümünü, kendini kısa süre içinde önde gelen bir video sanatçısı olarak kanıtladığı Roma’da sürdürmüş. İstanbul’da vakit geçirmenin kendisi için büyük bir zevk ve mutluluk olduğunu dile getiren sanatçı bu serginin de iyi bir sonuç olduğuna inandığını belirtiyor.
KİMLİKLER SÜREKLİ DEĞİŞİM İÇİNDEDİR
Sanatçı Theo Eshetu eserlerinin üretimindeki çıkış noktasını ve eserlerin içeriğini şöyle tanımlıyor: “Kültürel kimlikler hiçbir zaman sabit ve tanımlı olmamış, politik gelecek tasarıları tarafından oluşturulmuş ve biçimlendirilmiş, tarihsel olaylar tarafından inşa edilmiş ve yıkılmış, kültürel nesnelerin yerlerinden edilmesiyle ve nüfusların göç etmesiyle dalgalanmalar göstermiştir; bunların hepsi de zamanın akışı içinde kimlikleri sabitlemenin olanaksızlığına işaret eder gibi görünmektedir, çünkü kimlikler doğaları gereği sürekli değişim içerisindedir. Bizim tek tanımlayabileceğimiz şimdiki zamandır; şimdiki zaman da grotesk ve değişkendir ve sırtında geçmişin hayaletlerinin getirdiği bir yükü taşımaktadır. Bununla birlikte, şimdiki zamanın belli bir güzelliği de vardır; yeni adalet yargılarının oluşabilmesi yönünde bir diriliğe, yeni uyum arayışlarına, yüzeysel ve göstermelik politik eğilimlerin aksine, henüz var olmayan melez durumlara yönelik bir kabul ve heves içerir.” Hollandalı bir anne ile Etiyopyalı bir babanın Londra doğumlu çocuğu olarak dünyaya gelen sanatçıya bu lokasyonlardan ve etkileşimden nasıl beslendiğini de soruyorum o da şöyle yanıt veriyor: “Evet, sadece bir Afrikalı ve Avrupalı mirası devralmadım, aynı zamanda çok sayıda farklı ülkede de yaşadım bugüne kadar. Tüm bu yaşanmışlıklar benim sanatımın kökünü oluşturuyor ve görüşlerimi de tam bu noktadan ifade ediyorum.”
İNSAN NEREYE GİDERSE ETKİLENİYOR
Sanatçı karşı karşıya kaldığımız tüm zamanların önemli göç dalgalarından biri olan Suriyeliler hakkında ise şunu düşünüyor: “Aslına bakılırsa insanoğlunun tarihi bir göç ve hareketler tarihinden ibarettir. Hayatta kalabilmek, daha iyi bir yaşam, karnını doyurabilmek için ya da sadece değişimin zevki ve heyecanı için bir yerden diğerine göç edecek insanlar her zaman olacaktır. Benim kimliğim ise nereye gidersem oradan mutlaka etkileniyor ve dünya daha fazla globalleştikçe, bir insanın gerçekte nereden geldiği ve köklerinin nerede olduğu sorusu giderek anlamını yitiriyor.”
GEÇMİŞ ZAMAN ŞİMDİ İÇİN BİR KILAVUZ
Eshetu’ya göre bizim tek tanımlayabileceğimiz şimdiki zamandır; şimdiki zaman da değişkendir ve sırtında geçmişin getirdiği yükü taşır: “Hepimiz geçmişten kalan olumsuz deneyimlerin aynı zamanda, varsayımsal daha bir iyi geleceği tekrar tekrar hayal etme kapasitemizin yüklerinin altındayız. Bütün bunlara rağmen, en büyük yükümüzün şimdiki zaman olduğunu düşünüyorum. Sürekli bir bilgi bombardımanı altındayız ve sürekli olarak düşünmekten uzaklaştırılıyoruz. Bu bağlamda, geçmişe dönüp bakmak faydalı olabilir ve bugün bize her gün sunulan ve günlük yaşamımızda yaratılan kafa karışıklığı için de iyi bir kılavuz olabilir.”
COĞRAFİ SINIRLAR FANTAZYADAN İBARET
Sabit bir kimlikten söz etmek mümkün değilse coğrafya sınırları hakkında ne düşünüyordu sanatçı? “Coğrafi sınırları da eserlerimin bir parçası olarak düşünüyorum. Bu tip konular daha çok bir kurgudan ibaret. Bunlar aslında hayal ediliyor ve bu sebeple fantazyalara çok açıklar. Maalesef bunlar politik olarak insanları fethetmek, kontrol altına almak ve onlar üzerinde egemenlik kurmak için de kullanılıyor. Fakat bir fantazyadan ibaretler. Benim hayal dünyamda bunlar kendi başlarına bir değer olarak yer almıyorlar; bu sebeple onların gerçek olmayan yanıltıcı özelliklerini ele alıyorum ve bunların ortadan kaldırılmaları gerektiğini ifade ediyorum.”