24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Sanat geçmişe bakarak anlaşılır

Yıllardır biriktirdiği hat ve tespihlerin sayısı onbinleri bulan koleksiyoner Mehmet Çebi Ayasosfya Müzesi’nde ‘Aşk-ı Nebi Hilye-i Şerif Sergisi’ni açtı. Geleneksel sanatımızı çekildiği kabuktan çıkarmak için çalışan Çebi, “Hayat da sanat da geçmişe bakılarak anlaşılır, geleceğe bakarak yaşanır” diyor.

BÜŞRA UĞRAŞ22 Nisan 2017 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Sanat geçmişe bakarak anlaşılır

Tespih ve hat sanatından oluşan geniş koleksiyonuyla tanıdığımız Mehmet Çebi’nin bu yıl üçüncü kez açtığı ‘Aşk-ı Nebi Hilye-i Şerif Sergisi’ni gezdik. Turistlerin ve diğer ziyaretçilerin bu sanat eserlerine olan yoğun ilgisini görmek, mabedin kubbesindeki ünlü usta Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin elinden çıkma hat eserlerinin gölgesinde yürümek tarifsiz bir mutluluktu… Sergide, pek çok ulustan yeni nesil hat sanatçısının eseri bulunuyor. Hz. Peygamberin yaşına hürmeten 63 hat eseri seçilmiş. Ayasoyfa’nın muhteşem atmosferi ve etkileyici dokusunda sergiyi gezebilmek için 7 Mayıs’a kadar vaktiniz var. Biz, sergiyi görmek için bu etkileyici mabede gittiğimizde Çebi ile de sohbet etme fırsatı bulduk ve star Cumartesi okuyucuları için birkaç not tuttuk… 

Sanat eserlerine karşı olan tutkunuz nasıl başladı?

Lisedeyken sanata merak salmıştım. O zamandan tanıdığım hattat arkadaşlarım vardı. 1986 yılında da İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni kazandım. Okulum Beyazıt’ta, sahaflar çarşısı, Çınaraltı gibi yerlerin ortasındaydı. Oralarda çok sayıda ferman, hat eseri, ebru sanatı, tezhipli işler bulabiliyordunuz. O yıllarda ufak tefek bir şeyler almaya başladım. Daha sonra da bu konudaki alakam gelişti, pek çok sanatçıyla arkadaşlık kurdum. Üniversiteyi bitirdikten sonra da profesyonel olarak bu işi yapmaya karar verdim. Bir dükkan açtım, müzayede şirketi kurdum. İşin hem ticaretini yapmaya hem de bir koleksiyon oluşturmaya başladım ve bugünlere kadar geldim. 

Kaç parça var şu an koleksiyonunuzda?

Sanıyorum hat ve tespih olarak 10 bin civarı. Çağdaş hat sanatı açısından bakarsak sanırım dünyadaki en geniş koleksiyona sahibim.

‘Aşk-ı Nebi Sergisi’nde yaşayan sanatçılara yer vermeye özen gösterdiniz...

Ayasofya’da dört-beş yıldır ‘Hilye-i Şerif’ sergisi açılarak Peygamber Efendimizi sanatçıların dile ile bir anıyoruz. Bu yıl yaşayan sanatçıların tercih edilmesi bilinçli bir hareketti. Hat’ın yalnızca mazide eserler verilmiş bir sanat dalı olmadığını, o geleneğin, o anlayışın bugün de gelişerek devam ettiğini bütün dünyaya duyurmak istiyoruz. Aynı zamanda hayatta olan sanatçıların elinden çıkan eserlerle şanlı tarihimizde bu işi yapmış olan ustalara da bir selam gönderiyoruz. 

Hilye-i Şerif sergisi bir gelenek haline geldi sanırız...

Evet, öyle olması planlanıyor. Böylece sergiye bir defa gelen ikinci kez geldiğinde başka bir eserle karşılaşabilecek ve bu sanatın nasıl geliştiğini, aslında sanıldığı gibi tarihte kalmadığını görecek. 

Geleneksel sanatlar uzun zaman geri planda kaldı. Son yıllarda bu durum tersine çevrilmeye çalışılıyor. Gerekli ivme yakalandı mı?

Hayat da sanat da geçmişe bakarak anlaşılır geleceğe bakarak yaşanır. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemi, hat sanatının en zirvede olduğu dönem. Fakat Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte gelen harf inkılabı ile birçok sanatçı kendi kabuklarına çekilmek durumda kaldı, sanatını icra edemez oldu. Ancak Hamit Aytaç, Necmettin Okyay, Mustafa Halil Özyazıcı, Macit Ayral gibi isimlerin büyük gayretleri ve onların yetiştirdiği Hasan Çelebi, Hüseyin Öksüz, Fuat Başar, Savaş Çelik gibi talebelerin emeği sayesinde mazideki ustalar ve günümüzdeki sanatçılar arasında bir köprü kuruldu. Dolayısıyla geçmişle kıyasladığımızda ciddi bir hamle ve ciddi bir yükseliş görüyoruz. Ancak bu geldiğimiz nokta olmamız gereken yer değil. Bizim bu konuda çok daha ileride olmamız gerekirdi. Hem nicelik hem nitelik olarak daha gidecek çok yolumuz var. Dünyada milyonlarca ressam varken bırakın dünyayı kendi ülkemizde bile hat sanatı diye bir sanatın olduğundan habersiz milyonlarca insan var. Bu nedenle bu sanatın bilinirliğinin, görünürlüğünün artması gerekiyor. Bu serginin de amacı karınca kararınca bu bilinirliği arttırmak. Sergiyi gören pek çok insan hat sanatının ne olduğunu merak edecek belki daha sonra gidip sahaflar çarşısından küçük bir hat sanatı alacak… ‘Bir millik yol küçük bir adımla başlar’ diye bir Çin atasözü var ya bu işleri de böyle görmemiz gerekir. Bunlar ileride atılan ilk adımlar olarak görülecek işler. 

Üçüncü kez Ayasofya’dasınız.

Daha uygun bir yer olamazdı. Çünkü hat tarihimizin en ünlü isimlerinden Kazasker Mustafa İzzet Efendi Ayasofya’nın kubbelerinde ve etrafında görünen hatları yapan kişidir. Kubbelerin etrafında bulunan bu hat eserleri bizzat Ayasofya’nın içinde yapıldı. O muhteşem, devasa levhalarının gölgesinde bir hat sergisi açmaktan daha güzel bir şey olamaz. Bir de buranın uhrevi bir havası var. Ayrıca günde 15-20 bin insanın ziyaret ettiği bir mekan burası. Tabii ben burayı bir sergi alanı olarak görmektense bir ibadet alanı olarak görmeyi tercih ederdim. 

Hat sanatı dünyanın her yerinde

Çok uluslu bir sergi. Bu bir mesaj mı?

Evet pek çok ülkeden sanatçının eserine yer verdik. ‘Kur’an-ı Kerim Hicaz’da nazil oldu, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı’ diye bir söz vardır. 500 yıllık tarihe baktığınızda doğru kabul edilebilecek bir söz. Bu sanat hala İstanbul merkezli olsa da artık dünyanın her yerinde binlerce hat sanatçısı var. Dolayısıyla diyelim ki Ürdünlü ama Londra’da yaşıyor, Pakistanlı ama New york’da yaşıyor… Böylesi de var ve hat sanatı artık Batı’da da icra ediliyor. Hatta az da olsa orijinal olarak batılı hat sanatçısı da var. Japonya’da bile var! Hat sanatına gönül veren Japon sanatçı tanıyorum.  Sanat evrensel bir şey, bu nedenle bunu iyi şekilde yapan kimse onu sergimize dahil etmemiz gerektiğini düşünüyorum. 

Sanatımızın mihenk taşı...

Hat sanatı sizin için ne ifade ediyor?

Bizim en önemli sanatımız belki de hat sanatı. Tezhip, ebru hatta mimari bile hat’a bağlantılı. Özetle hat bizim mihenk sanatımız. Bunu harfleri, kendi iç dinamiklerini bozmadan modernleştirerek bir dünya sanatı haline getirmemiz gerekiyor. Batı’nın soyut sanat ile bizim hat sanatımız aslında birbirinden çok iyi bir şekilde etkilenebilir ve oraya çok başarılı eserler konulabilir. 

Bir müze açtınız. Benzer başka projeler var mı?

Mimar Sinan’ın elinden çıkan Süleymaniye’deki Siyavuşpaşa Medresesi’nde bir Hilye-i Şerif ve Tespih Müzesi açtık. Girişi de ücretsiz. 100 Hilye ve 400-500 tane de tespihi görülebilir. Bunun dışında çok büyük müze projelerimiz var. Bir Hat Modern açmak istiyoruz. İstanbul Modern’de resim var Hat Modern’de de çağdaş hat sanatçılarının eserleri olacak. Ayrıca İstanbul Resimleri Müzesi açmak istiyoruz. Daha sonra da bir Dünya Sanatları Müzesi açmak istiyoruz, dünyanın en büyük müzelerinden biri olacak. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın himayesi ve teşviki ile yapılacak. Bu çalışmalarımız bir taraftan da devam ediyor.