25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

'Seçmen likayata bakıyor'

Sancaktepeli seçmen AK Parti adayı Av. Şeyma Döğücü’ye ‘kadın’ oluşundan dolayı değil liyakatinden dolayı büyük destek veriyor. Seçmen adayları değme muhabirden iyi takip ediyor, benim diyen gazeteciden net soruyor. Şikâyetler, talepler açık bir dille anlatılıyor, başkan adayı Döğücü aynı rahatlıkla cevaplıyor. 

ZEYNEP TÜRKOĞLU16 Şubat 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
'Seçmen likayata bakıyor'

“Pozitif ayrımcılığa keşke hiç ihtiyaç olmasa. Ama…” 

Zemin iyi, hava güzel, seçim için şartlar müsait… 

Sancaktepe’nin AK Parti adayı Şeyma Döğücü ile mahalleleri gezdik, taziye ziyaretlerine katıldık, ev toplantılarını takip ettik, salon etkinliklerinin nabzını tuttuk. Seçmen değme muhabirden iyi takip ediyor, benim diyen gazeteciden net soruyor. Şikâyetler, talepler açık bir dille anlatılıyor, başkan adayı Döğücü aynı rahatlıkla cevaplıyor. 

Döğücü girdiği kahvelerde orta yaşla, kafelerde gençlerle buluşuyor. Seçmenin kimi doğrudan, kimi şartlı destekçi. Kimisi de kusura bakma, oyum başka partiye diyor. Taraflar iletişim konusunda sıkıntı çekmiyor ama tabii burada esas inisiyatif ve özen elbette Sancaktepeli’den destek isteyen Döğücü’de. 

“Anket şirketini bırak, bizim durağa bak!” 

Bir berberler, bir de taksi durakları; buralarda birkaç saat geçirin, yerelden genele, oradan dünyaya, siyasette neler olup bittiğini, sonra semtte kimin evlendiğini, kimin askere gittiğini, kimin gurbetten döndüğünü, kimin hastası, kimin derdi olduğunu hemen öğrenirsiniz. Başkan adayı Döğücü de böyle bir taksi durağını ziyaret etti. Kadir Bey ortamın sözcüsüydü. Ama arada söze girenler de oldu. 

“Allah utandırmasın. Doğma büyüme buralıyız. Ailemiz yarım asrı aşkın burada yaşıyor. Aslen Tunceliliyiz. Hem sosyal hem kültürel bir sürü sorunla yüzleşiyoruz. İnsanlarla sohbet etmeye gayret ediyoruz. İlla bir vasıf sahibi olmaya gerek yok. İnsani sorumluluk olduğuna kanaat getirdiğimizden kaynaklı… Tabii insanlar hizmete bakıyor. Hizmet ne kadar geçerliyse o kadar çok insanlara gönül veriyorlar. Yani aslında yerel seçimlerde takım tutar gibi parti tutmamak lazım. Makbul olan hizmettir. Biz de zaten öyle görüyoruz.”

Ev ev, kapı kapı… 

Ziyaret edilen çift daireli apartmanın erkekler tarafında sohbet temennilerle ilerledi; -Desteklerinizi bekliyoruz. –Hayırlısı inşallah, Allah mahcup etmesin. Diğer taraftaki konuşmalar daha detaylıydı. Genç kadınlar hem gözlemlerini hem beklentilerini dile getirdiler: 

“Yardımcılar dahi kendileri not almaz. Benim çok dikkatimi çeker. Şeyma Başkan kendi not alıyor. Belediye başkanının kadın olması tabii bizim için büyük bir avantaj. Çünkü kadın görmek istiyorlar. Unvanınız adınızdan önce geldi; adaletiniz önce geldi. Hatır için bir şey yapmayan biri mi geliyor, iyi o zaman biz oradayız. Sizi çok sevdiler. Sıcakkanlı geldiniz. Başörtü problemi yaşayan biri olduğunuz için bizi anlayan birisinin olması, bu konuda çok iyi oldu. Biz hoca olarak öğrenci olarak, ne ders verebildik ne ders alabildik. Her zaman diyorum, geleceğimizi çaldılar. Ama devletimize küsmüyoruz. Aksine o günler gelmesin diye daha sıkı sarılıyoruz. Bunu hep hatırlıyor ve hatırlatıyoruz. Ama bir de makamı hak etme meselesi var. Sizi kabul etmemizin sebebi kişiliğinizle ilgili. Yani önceki tecrübeleriniz, ilmiye sınıfından olmanızla ilgili. Açıkçası başka bir adaya sırf kadın olduğu için böyle güzel bakabilir miydim bilemiyorum. Kadın olmanızdan önce yapınız, kişiliğiniz, bununla ilgili işittiklerimiz bizi ilgilendiriyor.”

“SİYASETTE KALIPLARIN DIŞINDA ÇALIŞTIM” 

Ne zamandır ve hangi kademelerde siyaset? 

Siyaset AK Parti’nin kuruluşundan itibaren il bazında başladı. Yani 17 yıldır siyasetin içindeyim. Kadın Kolları İl Yönetim Kurulu’nun üyesiyim. Siyasete kadın kollarından ve üst perdeden başladım. Ama akabinde gelen süreçler benim ilçede görev yapmamı gerektirdi. Şöyle ki Sancaktepe ilçesinde belediye meclis üyelikleri konuşulurken biz il kadın kolları olarak kadın meclis üyelerinin adaylıkları ile ilgili mülakatlar yapıyorduk. Cumhurbaşkanımız İstanbul’da yeni kurulan ilçelerde artık başörtülü üyelerin de görev alması gerektiğini söylediğinde Sancaktepe ilçesinin kuruluşunda kurucu meclis üyesi olarak başladım. Burada kurucu meclis üyesi olarak görev yaparken kadın kolları başkanının kendi özel işlerinden ötürü ayrılması gerekti. İlçe başkanı bana dedi ki “Siz ilde çalışıyorsunuz, bunu size teklif etmekten çok sıkılıyorum ama siz olsanız burayı çok güzel toparlarsınız.” Ben önce bir düşündüm. İlçede hiç siyaset yapmamıştım. Ama kabul ettim. Hani siyasette alttan başlayıp yukarıya doğru bir çıkış olur. Ben burada biraz tersine bir istikamet takip ettim. İlde başladım, ilçeye geldim. İlde de görevlerim devam etti. Birkaç görevi beraber yürüttüm. Yani ben biraz kalıpların dışında çalıştım. 

Pratikte bir fark oluşturdu mu? 

İlde iki dönem seçim işleri başkanlığı yaptım. İlçelere talimatlar veriyorduk. “Sandıklarda şu çalışmayı yapın, bu çalışmayı yapın…” Burada ilçe başkanı olunca gördüm ki, oradan gelen bazı görevler, tanımlar ve talimatlar, buranın dinamikleriyle uyumlu değil. Ve ben buradan oraya “Bakınız bu talimatınız uygun değil, şöyle değişirse uygulanabilir olur.” diye söylemeye başladım. Her ilçenin dinamiği farklı sonuçta. Bunu içeriden bilmek, uygulama ve sonuçları olumlu biçimde etkiliyor. Siyasette iki kere dört etmez. İnsan odaklı düşünmek gerek. Herkesin ve her yapının kendine has özellikleri var. 

Başkan adaylığı teklifi nasıl geldi ve siz neden kabul ettiniz? 

Cumhurbaşkanımız Ak Parti İl Kadın Kolları Başkanlığı’nı tarafıma tevdi ettikten hemen sonra milletvekilliği seçimleri oldu. Kongre bir hafta önce yapıldığından ben hiç müracaatı düşünmedim. Genel merkez kadın kolları başkanımız sormuş olmasına rağmen… Fakat Cumhurbaşkanımız benim de milletvekilliğine aday olmamı istedi. Bizim gibi teşkilatçılar kritik sıralara yerleştirilir ki, daha çok oy getirsin. Bizi de öyle bir konuma yerleştirdiler. Fakat olmadı. Ama sanıyorum bu kendisinde bir üzüntüye sebep oldu. Doğrusu nasibe inanırım, ben öyle bir üzüntü yaşamadım. Derken yerel seçim süreci geldi. Bize de kadın aday düşündüklerini söylediler. Cumhurbaşkanımızdan görevi alırken kendisine; “Kadın belediye başkan adayları buluruz, lakin seçilme ihtimalinin daha yüksek olduğu yerlerden gösterilirse, bizi daha çok onore etmiş olursunuz. Öteki türlü biz biraz inciniyoruz” demiştim. Demek ki bugünün konuşmasını yapmışız o günden. Siyasette emek veren kadınların bu tecrübesinin hizmet makamlarına yansıtması gerektiğini düşünüyorum. 

Böyle bir göreve talip olmanın en motive edici, en heyecan verici tarafı nedir? 

En iyi tarafı insanların hayatlarına bire bir dokunabiliyor olmanız. Ben siyasette icracı yönü çok severim. Biz üst düzey siyaset yaptığımızda kararlar alıyoruz, çalışma sistemleri kuruyoruz. Ama benim burada belediye meclis üyeliği yaptığım süreçteki lezzet benim için çok daha önemli. Çünkü bire bir, bir insanın derdine merhem olabiliyorsunuz. 

“İSTANBUL’U KADIN BAŞKANA ALIŞTIRACAĞIZ…” 

Kadın aday olmanın ayrıcalıklı bir tarafı var mı? 

Belediye başkanlığında daha yeni yeni Türkiye buna alışıyor. Sadece erkeklerden olur gibi bir ön kabul var. Aslında Gaziantep’te Fatma Şahin, Eskişehir Mihalgazi’de Zeynep Akgün gibi çok başarılı örnekler de var. Kesinlikle kadınların belediye başkanlığında çok daha başarılı olacağına inanıyorum. Çünkü yaşadığınız yere, insanlara bir arada yaşamanın, sevginin, merhametin özelliklerini de katacaksınız. Mesela ben kadın ve çocukların çok daha rahat yürüyebileceği alanlar, daha rahat nefes alabileceği mekânlar olsun isterim ilçemde. Bir de, her türden ama özellikle genç seçmenle konuştuğumda kadın siyasetçileri çok daha sıcak buluyorlar. Yaşı ileri olanlar da başta şöyle bir geriye yaslanıp biraz daha mesafeli duruyor, soru soruyor. Ama verdiğimiz cevaplar karşısında “Haaa?” filan demeye başlıyorlar. Kahvehanelere giriyoruz, çok çeşitli insanımız var orada. Ayrı görüşten, ayrı etnik veya dini yapıdan… İnsanların biz içeri girerkenki yüz ifadeleri ile biz çıkarkenki ifadeleri arasında fark oluyor. Bunu görmek güzel. Biz buna alıştıracağız İstanbul’u. Kadın başkanla çok daha farklı olacağını görecekler yani. 

Pozitif ayrımcılık… 

Aslında pozitif ayrımcılığa keşke hiç ihtiyaç olmasa. Ama bizim şu anda ülkemizde buna ihtiyacımız var. Çünkü beyler maalesef dirençliler. Hiçbiri Cumhurbaşkanımız gibi düşünmüyor. Tamam bu biraz keskin. Bir kısmı düşünebilir diyelim. İsim vermeyeceğim ama seçim süreci öncesi kadın adayların güçlü yerlerde gösterilmesi gerektiğini söyleyince, “Olabilecek olanı söyle” bakışıyla karşılaştım. 

Açık adres istiyorum. 

Yok, adres vermeyeceğim. Ama şimdi bakış değişti. Destek olmak için sıraya girdiler. 

Kadın olmanın özelliğinden bahsettik ama bir de başörtülü aday olma meselesi var. Bunun altı pozitif ayrımcılıkla çizilmeli mi yoksa tersine hiç vurgulanmamalı mı? 

Bunlar normalleşmenin adımları. Elbette ideal olan bir adayın kadın veya başörtülü olduğu için değil, bu işi yapabilecek kişi olduğu için orada bulunmasıdır. Birikimim, eğitimim, altyapım bu adaylık için uygun. Ama mesela 17 yıl bu partide siyaset yapmış bir erkek olsaydım şimdiye kadar çoktan belediye başkanı veya üçüncü dönemini tamamlamış milletvekili olmuştum. Ama Şeyma Döğücü belediye başkanı olma savaşını veriyor. Bu da sizi ister istemez vurgulamaya itiyor. 

Bugün seçmenden de çok duydum, yerel değil genel seçim gibi algılanıyor bu süreç diye…  Siz ne diyorsunuz? 

Biz bunu kırmaya çalışıyoruz. Yani belediyeciliğin ne olduğunu, AK Parti’nin bu konuda rüştünü çoktandır ispat etmiş bulunduğunu anlatıyoruz. Bizim anlayışımızın karşısına da CHP’nin icraat tablosunu yerleştiriyoruz. Seçmenden de elini vicdanına götürerek karar vermesini istiyoruz. Ama şu var. Seçmen sonuçta kendisine kulak veren ve çözüm getireceğine inandığı partiye bütün meselelerini anlatmak istiyor. Dolayısıyla ‘seçim süreciyse, şimdi biz konuşacağız’ diyor seçmen. 

Yerel yönetimlerde de kendi icraatıyla yarışan bir AK Parti var uzun zamandır. Bu bir handikap mı? Yeni bir şey söylemek zor olmuyor mu? 

Kesinlikle yeni bir sözümüz var. Şunun farkındayız; biz çok hizmet ettik. Eğitim, kültür, altyapı… Bunu yaparken de yoğun tempo içinde milletimizle diyalogumuz belki aksadı. Biz bu süreçte diyalogu attırmanın sözünü veriyoruz. Sloganımız bu yüzden “Gönül Belediyeciliği”. Bu yakınlığı yerel seçimlerle kurabilirsiniz. Buradan yeniden başlamak gerektiğini düşünüyorum ben. 

ŞEFFAF ODA 

Bu benim için belediye başkanlığının gündemde olmadığı zamanlarda da başkanların yapmasını düşündüğüm bir şeydi. Belki yapanlar vardır bilemiyorum ama kendim yapacağım inşallah. Girişte benim de beyaz masa gibi camdan odam olsun istiyorum. Belediyeye herhangi bir evrak için gelmiş olanlarla konuşalım, işlerini halledelim, bir iki saatimi orada geçireyim. Belediyeye gelen, belediye başkanını orada görsün, çayını içsin… Olmaz da, diyelim kabalık edilen kişi var, gelip bana şikâyet etsin mesela. 

"Seçmenden elini vicdanına götürerek karar vermesini istiyoruz. Seçmen kendisine kulak verip çözüm getireceğine inandığı partiye derdini anlatmak istiyor."

Son 10 yılın kazanımları Sarıgazi’de beklentileri artırdı

Sancaktepe üç beldenin birleşmesiyle oluşmuş bir ilçe. Sarıgazi bu beldelerden biri. Geçmişte Sarıgazi’nin belediye başkanlığını yapmış olan Kemal Ayyıldız Şeyma Döğücü’ye teşkilatın diğer başkan ve üyeleriyle eşlik ediyor. Terör olayları sebebiyle girilemeyen mahallelerinin olduğu zamanlardan söz ediyor Ayyıldız. Sabah konulan atm’lerin, otobüslerin akşamı göremeden yakıldığını anlatıyor. Son on yılın kazanımları, bugün ilçedeki beklentileri de değiştirmiş. Talepler arasında daha çok çocuk parkı, daha fazla sosyal alan, yeni toplu taşıma hatları var.

Sarıgazi eski Belediye Başkanı Kemal Ayyıldız