23 Nisan 2024 Salı / 15 Sevval 1445

Suriyeli annelerin Daru'l Hasene'si: Türkiye

Savaştan kaçarak çocuklarını korumak için ülkemize sığınan Suriyeli annelere yardım etmek amacıyla kurulan ve İyilik Yurdu anlamına gelen Dâru’l Hasene, annelere hayatlarını devam ettirmek için umut ışığı oluyor. Dâru’l Hasene’de üretilen bez bebekler ile anneler geçimlerini sağlıyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ25 Ağustos 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Suriyeli annelerin Daru'l Hasene'si: Türkiye

Suriye’de 15 Mart 2011 yılında başlayan iç savaş binlerce kadın, erkek, çoluk çocuk ve yaşlı genç Suriyelinin yaşamını yitirmesine ve evsiz kalmasına neden oldu. Ailelerin dağılmasına, çocukların yetim, kadınların dul kalmasına, korkunç işkencelere maruz kalmasına neden olan savaş bugün de en acımasız haliyle devam ediyor. Bombaların, mermilerin havada uçtuğu bir ülkede yaşamak bazen yiyecek ekmek bile bulamadan, gözlerinin önünde ölen çocuğunu, eşini görerek yaşamak hiç kolay değil. Ateş altından güvenli bir hayata kaçmak isteyenler ise dünyanın bir başka karanlık yüzü ile karşılaşıyor. Akdeniz’den feribotlarla Avrupa’ya geçmeye çalışanların hazin hikâyelerine canımız çok yanarak tanık oluyoruz. Salimen Avrupa’ya ulaşanları da ne yazık ki orada acı bir hayat bekliyor. Buna karşılık en uzun sınır komşusu olarak savaş başladığından bu yana Türkiye, Suriyeliler için en güvenilir liman ve sığınak oldu. Savaş yüzünden doğduğu topraklardan ayrılmak zorunda kalan Suriyelilerin en yoğun yaşadığı yerlerden biri Hatay’ın Reyhanlı ilçesi. Buradaki kamplarda savaşta eşini kaybetmiş kadınlara, yetim çocuklara ve ihtiyaç sahiplerine kol kanat geren İHH İnsani Yardım Vakfı artık Suriyeli annelere iş imkanı da sağlıyor. 

Yaptıkları bez bebeklerle aile ekonomisine katkı sağlamaya çalışan Suriyeli anneler, İHH İnsani Yardım Vakfı tarafından kurulan iş yerinde bez bebek yaparak Instagram’daki Dâru’l Hasene hesabı üzerinden satıp çocuklarının ihtiyaçlarını karşılıyorlar. 

İHH İnsani Yardım Vakfı Suriye Yetim Çalışmaları sorumlusu Regaip Erdoğan ile Dâru’l Hasene’nin hikayesini, Bez Bebek projesinin sahibi Nalan Gündüz ile Reyhanlı yolculuğunu konuşurken Suriyeli Fadıla Hac Rıdvan ve Hüda El Yusuf’dan da Suriye’den Türkiye’ye uzanan yaşam hikayelerini dinledik. 

HAYATLARINA DEVAM ETMEK İSTİYORLAR 

Hatay’da savaştan kaçan dul ve yetimlere kol kanat germeye, onların ihtiyaçlarını gidermeye çalıştıklarını belirten Regaip Erdoğan, “Ayakta durmaya çalışan ve ailelerin geçinmesine yardımcı olmak isteyen anneler için ne yapabiliriz diye düşünüyorduk. Suriyeli kadınların çoğunluğu iş hayatına hiç dahil olmamışlar. Kadınların eline daha çok yakışan anne olmalarının da verdiği aşkla üretebilecekleri bebekler geldi aklımıza ve Dâru’l Hasene’yi kurduk.” diyor ve ekliyor: “Dâru’l Hasene ‘İyilik Yurdu’ demek. Dâru’l Hasene, Suriyeli kadınlara yardım eli uzatan binlerce insana teşekkür mahiyetinde ortaya çıktı. Suriyeliler Türkiye’yi güvenli bir yurt olarak görüyor.”

Bir yerden hayatı yakalama çabasında olan annelerin bir mahsülü olan Dâru’l Hasene’nin çok taze bir oluşum olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Annelere satışlarda yardımcı olmak amacıyla bir Instagram hesabı açtık. Buradan bebekleri satışa çıkardık. Şimdi tek model üretiyoruz. Süreç içerisinde annelerimizin elleri geliştikçe bir çok model yine bu annelerin elinde şekillenecek.” şeklinde konuşuyor.

Çalışmalarını zor bir ortamda yürüttüklerinden bahseden Erdoğan, “Bölgede ortalama 90.000 Türk ve 128.000 Suriyeli kardeşlerimiz birlikte yaşıyor. Bu insanların büyük bir kısmı ihtiyaç sahibi. Bu da bölgede daha çok yardım faaliyeti yapılması gerektiği anlamına geliyor. Çalışma ortamımız kolay olmasa da insanlara dokunmak, yardımcı olmaya çalışmak huzur verici bir şey.” diyor.

FADILA HAC RIDVAN

ÇOCUKLARIM İÇİN TEK GÜVENLİ YER BURASI

Fadıla Hac Rıdvan, eşini Halep’te bir keskin nişancı saldırısı sonucunda kaybeden 4 çocuğu ile Reyhanlı’da hayata tutunan 32 yaşında bir anne... 2013 yılının Şubat ayında Türkiye’ye geldiğini söyleyen Fadıla Hac Rıdvan, Suriye’de yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Suriye’de iç savaş ilk başladığında Halep kent merkezindeydik. Kitlesel gösteriler silahlı direnişe döndü. Halep’in bazı bölgeleri Esed rejiminin bazı bölgeleri ise muhaliflerin elindeydi. Eşim sokağa çıktığı bir gün Esed rejimine bağlı bir keskin nişancı tarafından vuruldu ve orada hayatını kaybetti. Çocuklarımın can güvenliğinden endişe etmeye başladım ve annemlerin yanına Cisr-Şuğur’a gittim. Daha sonra bu bölge de muhaliflerin eline geçti ve Esed rejimi her gün saldırılar düzenlemeye başladı. Ben de çocuklarımla beraber Türkiye’ye geldim. Burada kendime yeni bir hayat kurdum. İnsan doğup büyüdüğü toprakları özlüyor. Ama çocuklarım için burası çok daha güvenli bir yer. İnsanlar bizi çok güzel karşıladı.”

Türkiye’ye ilk geldiğinde Hatay’ın Altınözü ilçesine yerleştiklerini belirten Fadıla Hac Rıdvan, burada bir süre çeşitli sivil toplum kuruluşlarının destekleri sayesinde hayatlarını sürdürdüklerini söylüyor. Daha sonra İHH tarafından Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde kurulan Halime-i Sadi Yetimhanesi’ni duyduğunu ve çocuklarının buraya kaydedilmesini isteyen Fadıla Hac Rıdvan bundan sonra yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Talebimi dikkate alarak çocuklarımı kaydettiler. Daha sonra çocuklarım yatılı olarak haftanın beş günü Reyhanlı’da iki günü benim yanımda kalmaya başladılar. Ben de çocuklarımın hasretine daha fazla dayanamayıp Reyhanlı’ya geldim. Burada yetimhanede çocuklarımla birlikte yaşamaya başladım. Bu süreçte yetimhane binası içerisinde bizlerin çalışabileceği bir proje hayata geçirildi. Bende Dâru’l Hasene’ye dahil oldum.” İHH tarafından verilen nakdi ve barınma destekleri sayesinde geçim sıkıntısı yaşamadıklarını belirten ancak bir anne olarak çocukları için bir şeyler yapmak isteyen Fadıla Hac Rıdvan,”Bu proje sayesinde arzum gerçeğe dönüştü. Çocuklarım okuldayken ben de onlar için bez bebek üretip gelir elde ediyorum.” diyor. 

Nalan Gündüz

ONLAR HAYATIMA GİRDİĞİ İÇİN ÇOK MUTLUYUM

Bez Bebek projesinin sahibi Pratik Kız Sanat Okulu mezunu ve moda tasarımcısı Nalan Gündüz gönüllü olarak çıktığı yolda Suriyeli yetimlere iş öğreterek onların gelir elde etmesini sağladı. İlk olarak Hatay/Reyhanlı’da bir fizik tedavi merkezinde geçtiğimiz Nisan ayında bir ay boyunca savaş esnasında uzuvları zarar görmüş küçük kız çocuklarına terapi amaçlı bez bebek yapmayı gösteren Gündüz, geçen ay da dul ve ihtiyaç sahibi kadınlara bez bebek yapmayı öğretti. Atölyedeki araçları İHH’nın temin ettiğini belirten Gündüz sözlerini şöyle sürdürüyor: “17 Temmuz’da başlayan eğitimle birlikte annelere bu işi öğretmeye başladım. Eğitimleri tamamladık. Onlara sadece bez bebek yapmayı değil ekip ruhunu da anlatmaya çalıştım. Hepsini yetenekleri doğrultusunda görevlendirdim. Projeye inanmaları ürünlerin satışından sonra çok daha güçlendi. İlk defa para kazanmanın verdiği mutluluk ve özgüvenle işlerine hevesle sarıldılar. Çalışmalarımız gülerek ağlayarak geçiyordu. Onlara temel eğitim verdiğim için kalıp okuma metodunu da öğrettim. Milletimizde bu projeye destek verdi. Ürünlerin tüm gelirlerini anneler aralarında pay ediyor.”

Hayatına bu kadınlar ve çocuklar dahil olduğu için kendini çok şanslı hisseden ve bugün onlara uzaktan desteğini esirgemeyen Gündüz, “Oradaki kadınlara sırf onlar mutlu olsun diye hep iyi günlerden bahsetmelerini geçmişten ders almalarını, gelecek kaygılarını bir tarafa bırakmalarını ve hayata tırnaklarını geçirip asılmalarını, kadınların çok güçlü varlıklar olduklarını ve kadın isterse başarır ilkesini işledim” şeklinde konuşuyor.  

HÜDA EL YUSUF: 

BEZ BEBEKLERLE EVİMİZİ GEÇİNDİRİYORUZ

İdlib kentine bağlı Maaret-el Numan ilçesinde yaşarken savaş nedeniyle doğup büyüdüğü topraklardan ayrılmak zorunda kalan Hüda El Yusuf, eşi ve beş çocuğu ile birlikte Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde yaşıyor. Suriye’de iç savaş başladıktan beş ay sonra çocukları, eşi ve akrabalarıyla birlikte Türkiye’ye iltica eden Hüda El Yusuf,  çocuklarının güvenli ve ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olmadıkları bir ortamda yetişmelerini sağlamak amacıyla Türkiye’ye geldiklerini anlatıyor. Burada insanların kendilerine çok sıcak davrandığını belirten Hüda El Yusuf, “Yaklaşık altı yıldır kendi memleketimizdeymişçesine bizi ağırladılar. Gerçekten burada olduğumuz için çok mutluyuz. Ama bazı akrabalarımız hâlâ Suriye’de tehlike altında. Onlar içinde sürekli dua ediyorum.” diyor. 

İç savaş başladığı sırada ailesiyle birlikte Maaret-el Numan bölgesinde olduklarını söyleyen Hüda El Yusuf yaşadıklarını bizlerle paylaşıyor: “Yaşadığımız bölge silahlı direniş başladıktan hemen sonra muhaliflerin kontrolüne geçti. Bu nedenle Esed rejiminin askerî olarak ilk saldırdığı yerlerden bir tanesiydi. Her gün havadan onlarca saldırı yapılıyordu. Karadan da zaman zaman havan atıyorlardı. Çocuklarımızı sokağa oynamaya bile çıkaramıyorduk. İlçeye birkaç ay hiçbir şey girmedi. Bahçedeki bitki ve yeşilliklerle karnımızı doyuruyorduk. En son bir hava saldırısında komşumuzun evi isabet almıştı. Bu saldırı sonucu komşumuz ve çocukları hayatını kaybetti. Biz de bu olaydan sonra çocuklarımızın hayatından endişe etmeye başlayınca Türkiye’ye geldik.” 

Buraya geldikten sonra eşinin işe başladığını ancak evi geçindirmede sıkıntılar çektikleri için çalışmaya karar verdiği sırada Dâru’l Hasene ile tanıştığını söyleyen Hüda El Yusuf, “İHH bize çeşitli yardımlar ulaştırıyordu. Dâru’l Hasene projesinden bu vesile ile bilgim oldu. Burada üretimden satıma kadar tüm işleri biz takip ediyoruz. Gelirleri de diğer bayanlarla ortak paylaşıyoruz. İHH bu konuda bir sorunla karşılaştığımızda bize destek oluyor. İlerleyen dönemler içerisinde daha çok bebek üreterek bu projeyi büyüterek ve buradan elde ettiğim kazancında artmasını bekliyorum. O zaman ailem ve ben daha da rahat edeceğiz.” şeklinde konuşuyor.