18 Nisan 2024 Perşembe / 10 Sevval 1445

SwIng İstanbul ile dansa yolculuk

Modadan stile, müzikten dansa eskiye dönüşün yaşandığı günümüzde retro severlerin son akımı swing oldu.

FATMA ERSOY 16 Aralık 2017 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
SwIng İstanbul ile dansa yolculuk

Modadan stile, müzikten dansa eskiye dönüşün yaşandığı günümüzde retro severlerin son akımı swing oldu. 20’nci yüzyılın ilk başlarında yaşanan toplumsal felaketlere rağmen, 1920’lerde jazz müziğin altın çağı swing döneminde insanlar kendilerini danslarla ifade ediyordu. Şık giyimli kadın ve erkekler yüzlerinde kocaman gülümsemeleri ve akrobatik hareketleri ile dans ederken bir anlığına dünyanın derdinden uzaklaşıyordu. Özellikle Harlem, New York’ta Afrika kökenli bir sokak jazz dansı olarak ortaya çıkan Lindy Hop döneme damgasını vurdu. Akrobatik ve hızlı figürleriyle Swing ile özdeşleşen Lindy Hop’u Türkiye’ye ilk getiren Hakan Durak’la konuştuk. Asıl mesleği makine mühendisliği olan Durak, İzlanda’da yaşadığı dönemde swing danslarına merak saldığını belirterek “2006 başlarında Avrupa’da hemen hemen her hafta workshoplara gidiyordum. Aynı sene YouTube sayesinde Lindy Hop’u keşfettim” diyor. İlk önce arkadaşlarına bu dansı öğreten Durak, 11 yılın ardından döndüğü Türkiye’de ilk swing dans stüdyosu Swing İstanbul’u kuruyor. Türkiye’de Lindy Hop’un gayet iyi karşılandığını ifade eden Durak, bu dansı Diyarbakır’a da taşıdıklarını söylüyor ve şöyle devam ediyor: Hiç bir önyargıyla karşılaşmadım. Hatta insanların hoşuna gidiyor. Genelde hep tanıdıkları müzikler olduğu için; Luis Armstrong, Duke Allington gibi zaten kulaklarımızda yer edindi. Şu ana kadar Diyarbakır’a dört kez gittik ve iki ayda orada da öğrencilerimiz oluştu. Bundan sonra Van, Adana ve başka birçok ilimize giderek bu dansı aktarmayı düşünüyoruz. Her yerde de ilgiyle karşılanıyoruz. İlk bakınca çok hızlı bir dans, ama biz daha yavaş başlıyoruz. Tabii hava hareketlerini de yapmıyoruz, daha çok yerde nispeten hızlı ama daha yavaş kontrol edilebilir bir şekilde öğretiyoruz. 

- Dans bir motivasyon kaynağı mı?

Evet. En azından şöyle diyeyim; günlük stresten biraz kaçabiliyoruz. Üç dakikalık bir şarkıda bir derdim varsa unutabiliyorum. Şu projeyi de yetiştiremedim bunu da yapamadımdan ziyade şu müziği nasıl yakalayabilirim, bu hareketi nasıl daha iyi yapabilirim, partnerimle nasıl daha iyi etkileşimde bulunabilirim gibi şeyleri düşününce stresten uzaklaşabiliyoruz. 

- Lindy Hop dışında başka hangi dans türlerini öğretiyorsunuz? Birbirlerinden farkları nedir?

Charleston, Balboa, Collegiate Shag ve solo jazz da öğretiyoruz. Tabii daha çok solo jazz. Aynı müzikte solo jazz tek başına yapılıyor. Balboa’da yine aynı müzikte biraz daha küçük hareketlerle ve küçük farklılıklarla oluyor. Lindy Hop ise daha hareketli, daha çok yer isteyen bir dans.

- Swing dönemini tekrar yaşatmak için ne gibi etkinliklerde bulunuyorsunuz?

İki senedir yapamadığımız bir festival var. Hem siyasi olaylar hem 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle yapamadığınız Türkiye’nin tek uluslararası Lindy Hop festivali Orient Lindy Express’in beşincisini Eylül ayında yapacağız. Avrupa’nın en iyi festivallerinden biri, Avustralya’dan Avrupa’dan daha çok Rusya’dan 500’e yakın insan geliyor ve sokakta dans ediyoruz. Swing dönemini yaşatmaktan ziyade bu dansı tanıtmak için çalışıyoruz. 

- Swing’in en ikonik dans çifti kimlerdi?

Frankie Manning ve Freida Washington Lindy Hop’un karakteristiği haline gelen ilk akrobatik hava hareketleri yaparak bu konuda çığır açtı. Bunların yanı sıra Shorty George ve Big Bea yine ilk dansçılardan. Big Bea 1.80 boylarında kadın dansçıydı ve 1.50 boylarındaki Shorty George’u sırtına alırdı. 

- O döneme damgasını vuran sanatçılar kimlerdi?

Damgasını vurandan ziyade o dönemin en unutulmaz orkestra şeflerini söyleyebilirim. Bence en önemlilerinden biri Cab Callowey. Bunun yanında Chick Webb, Savoy, Benny Goodman, Count Basie, Duke Ellington… Aslında bunların her yaptığı olay oluyordu. 

Diyarbakır’da Lindy Hop rüzgarı 

- Türkiye’de yeni yeni ismi duyulan bir dans. Peki bu dansa neden talep ediliyor?

Neşeli bir dans ve Türkiye’de biraz mutluluğa ihtiyaç var. Hatta Diyarbakır ve bölgesine bu dansı götürmemizdeki amaç da çok badireler atlattılar, hiç olmazsa neşeli bir şey götürüp orada kendi dertlerini bir saatliğine bile olsa unutturabilmek istiyoruz. Şu ana kadar Diyarbakır’a dört kez gittik ve iki ayda orada da öğrencilerimiz oluştu. Bundan sonra Van, Adana ve başka birçok ilimize giderek bu dansı aktarmayı düşünüyoruz. Her yerde de ilgiyle karşılanıyoruz. 

- Diyarbakır’a Swing danslarını götürürken hiç tereddüt ettiniz mi?

Hiç tereddüt etmedim, olumsuzlukla da karşılaşmadım. Hatta orada kimseyi tanımıyorduk. ‘Biz geliyoruz’ dedik, ‘Buyurun’ dediler. Dersleri nerede yapacağımızı dahi bilmiyorduk. Instagram’da duyuru yapınca sağ olsunlar oradan ilgilendiler. Şimdi gittiğimizde dersleri verebileceğimiz mekanlar var. Diyarbakır’da yavaş yavaş büyüyoruz.