THY, gökyüzünü kırmızıya boyayacak

Türkiye’nin göğsünü kabartan, uluslararası arenada en güvenilir havayolu şirketlerinden olan Türk Hava Yolları ülkemizin şüphesiz en önemli ve en değerli markası. İkram edilen yemekten, güvenliğe ve hosteslerin ilgisine kadar her şeyin büyük titizlikle yapıldığı global markamızla ilgili tüm gelişmeler ilgiyle takip ediliyor. Bu minvalde henüz tanıtımı yapılan hostes üniformaları da hayli dikkat çekti. Milli rengimiz kırmızı ve antrasit grinin baskın olduğu yeni üniformaları bu konuda deneyimli bir isim olan İtalyan modacı Ettore Bilotta tasarladı. THY’ye özel olarak hazırlanan kreasyonda ilk olarak renklerin canlılığı göze çarpıyor. Lacivert tonlarına alışık olduğumuz hostes kıyafetlerinde milli rengimiz kırmızının başrolde olması kuşkusuz çok isabetli bir karar. Diğer baskın renk olan antrasit eleştiri odağı olmasına rağmen kırmızıyı dengeleyen bir renk olarak tercih edildiği kanaatindeyim. Tasarımcının Türk kültürünü referans aldığını her parçada hissetmek mümkün.Özellikle kumaşların kendi renkleri doğrultusunda kullanılan “flow/akış’’ deseni, klasik sanatçıların elinden çıkmış cam ve seramik eşyalarda ve hat sanatında kullanılan kıvrımların modern dokunuşlarla buluşturulması sonucunda meydana geldi. Ülkemizin en değerli tarihi sembollerinden İstanbul Boğazı’ndaki akış ve hareketlerden ilhamla oluşturulan desenin bir başka önemli özelliği ise doğu ve batıyı birleştiren zengin kültüre sahip göz bebeği kentimiz İstanbul’un dinamizmini sembolize etmesi. İtalyan tasarımcı Bilotta havayolu üniformaları konusunda deneyimli bir isim. Tercih edilmesinin altındaki en önemli nedenin bu olduğunu düşünüyorum. 

THY’nin yeni kreasyonunda tasarımcının Türk kültürünü referans aldığını her parçada hissetmek mümkün

İLHAM KAYNAĞI İSTANBUL

Daha önce Etihad ve Anatalia havayolu şirketleri için koleksiyon hazırlayan tasarımcı ilham kaynağının İstanbul olduğunu belirtti. Özellikle geçmiş dönemlerdeki hostes kıyafetlerine baktığımızda Türk sanatını lacivert tayyörün üstüne takılan seramik deseni ile görüyorduk lakin çok baskın ve modernizasyondan uzaktı. Yeni fularlarda ise Türk çinileri ve hat sanatının özel ilgi alanı olduğunu söyleyen Ettore Bilotta, “flow/akış’’ temasıyla bütünselliği bozmayarak ipek kumaşı çizgisel desenlerle buluşturmuş. Şapkaların mini boyutu, bilekte eldivenler, diz boyu elbiseleri tamamlayan ince deri kemerler zarif görüntüyü destekler nitelikte. Üniformalar tanıtıldıktan hemen sonra sosyal medyada tasarımları abartılı bulanlar oldu. Ancak markalar için ilk görüşte kim olduklarını anlatabilmek temel özelliklerinden biridir. Zira markalar her şeyden önce bir karakter sahibidir. THY ve hostesler bizim uluslararası yüzümüz olması nedeniyle dünyanın neresinde olursanız olun işte bu THY’nin hostesi diyebileceğimiz tasarımlarla giyinmeleri isabetli olacaktı. Bu yeni üniformalar alışılmışın dışında olduğu için bu beklentiyi karşılıyor. Hayli eleştirilen yeni üniformalara bir de bu açıdan bakmak gerekiyor. Zevkler ve beğeniler doğrultusunda elbette mutlak bir doğrudan söz etmek mümkün değil. Fakat söz konusu en prestijli markamız ise daha yapıcı eleştiri sunmakta fayda var. 

Tasarlananın bir “üniforma’’ olduğu, tasarımcının da belli kurallar ve çizgiler doğrultusunda hareket ettiği unutulmamalı. Eleştirilerin en büyüğü THY’nın üniformaları için Türk tasarımcı yerine yabancı bir tasarımcı tercih etmesine yapıldı. Kişisel olarak yıllardır uluslararası moda endüstrisinde göğsümüzü kabartan “Dice Kayek’’ markası ile çalışılmasını arzu ederdim. Sümeyye Erdoğan’ın gelinliği için tercih ettiği marka olan Dice Kayek tarihi dokularımızı referans alarak dünyaca ünlü işlere imza atarak göğsümüzü kabartan bir markamız. Bundan ötürü yeni üniformalarda amacına ulaşan bir tasarım kullanıldığını belirtmekle beraber kanaatimce böyle bir isimle çalışılmış olsaydı daha heyecan verici çizgilerle karşılaşabilirdik.