19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Üç kuruş için şehirde çürüyemem toprağıma sığındım

Trafik, kirli hava, sentetik ürünler, stresli işler ve geçip giden hayat… Tüm bunları çekmeye gerçekten mecbur muyuz? Girişimci Nevin Güner’e göre değiliz. O her şeyi riske attı Artvin’deki köyüne geri dönüp yepyeni bir hayat kurdu. Üstelik şimdi tüm şehirlilere yol gösteriyor…

BÜŞRA UĞRAŞ4 Kasım 2017 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Üç kuruş için şehirde çürüyemem toprağıma sığındım

Sürekli şehir hayatının ne kadar boğucu olduğundan bahsedip duruyoruz yine de olduğumuz yerde sayıyoruz. Ancak herkes öyle değil… Bazıları her şeyini riske atıp doğaya dönmeyi göze alabilecek kadar cesur! Nevin Güner de onlardan biri. Önce işsizlikle mücadeleden havlu atıp ailecek Artvin’in Şavşat İlçesi’ne bağlı Eskikale Köyü’nden Kocaeli’ye göç ettiler ancak fabrikada çalışarak ömürlerini tükettiklerini fark ettiklerinde radikal bir kararla köylerine geri döndüler! Her şeye sıfırdan başlayan Güner ailesi ve köylerinden birkaç kişi geçimlerini sağlamak ve yaşadıkları yeri kalkındırmak için proje geliştirmeye başladı. Sonunda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yürütülen Ardahan-Kars-Artvin Kalkınma Projesi (AKAKP) umutları oldu. Kayın mantarı yetiştiriciliğine soyunan ve her fırsatta “Toprağımdan, memleketimden vazgeçmem” diyen Güner’in hikayesi büyük şehirlerin kaosundan bunalan bizlere de umut oldu…

DOĞA İLE KUCAKLAŞTIM

Nevin Güner ile tanıştığımızda hikayesi bizi çok heyecanlandırdı. O Artvin’in büyülü doğasında, kendi köyü Eskikale’de hayatına yepyeni bir sayfa açabilmeyi başarmış cesur bir kadın. Hikayesini anlatmadan önce hepimize ders olabilecek bir konuya değinerek başladı konuşmaya… Güner: İnsanımız hazıra alışmış! Her şey elimizin altında olsun, önümüze hazır konsun diye bekliyoruz. Eskiden öyle miymiş? İnsanlar çalışır, çabalar elde ettikleri her şeyi tırnaklarıyla kazıyarak kazanırmış. Kendi bağını bahçesini sürmekten aciz insanlara dönüştük, bir an önce kendimize gelmeliyiz. Kendimize onları örnek almalı elimizi taşın altına koymalıyız. Bunun yerine doğayı kendi ellerimizle kirletiyoruz. Önce bunun önüne geçmeli, toprağımıza tutunmalı ve onu yaşatmalıyız. Artvin’i ele alalım; burada artık hiç genç yok! Yaşadığım köyün yaş ortalaması 65. Gençler gidince burada tarım yapacak, toprağı işleyecek insan kalmadı. Büyük şehirlere göç etmek yerine kendi memleketlerimizdeki yaşam koşullarını yükseltmek için çaba göstermeliyiz. Gerçekten istendiğinde altından kalkılamayacak yük yok. Biz geri geldiğimizde yapacak işimiz yoktu ama araştırıp proje üretip kendi işimizin sahibi olduk. Üç kuruş para ile başkasının fabrikasında ömür tüketmek yerine memleketin mis gibi doğasında toprakla iç içe yaşamaya başladık. Şehirde yaşarken tek yönlü bir insan oluyorsunuz ancak köydeyken hem şehirli hem köylü olabilirsiniz. En azından aldığınız nefes, kullandığınız su temiz. Yediğiniz içtiğiniz kendi üretiminiz olduğu için sağlıklı ve doğal. 

KENTTEN KÖYE GÖÇ BAŞLASIN!

Bu işe giriştiğinde Nevin Güner’in en büyük destekçisi Barış Altın olmuş. Altın da bu iş için İstanbul’daki hayatından vazgeçmiş: Daha önce istiridye mantarı konusunda eğitim aldığım için Artvin İl Tarım Müdürlüğü’nün de ricası ile bu desteğe hak kazananlara sera kurulumu konusunda yardımcı oldum. Aslında dilbilimciyim. Bu iş için İstanbul’dan Artvin’e temelli dönüş yaptım. Ayrıca bölgemizde tarım-hayvancılık, turizm ve orman ürünleri konularında kalkınmayı sağlamak amacıyla Marani Derneği’ni kurdum. Henüz çok yeni bir oluşum ama ileride dernek çatısı altında daha kapsamlı projeler geliştirmeyi ve kentten köye göç etmek isteyenlere destek olmayı hedefliyorum. İlk hedefim ortak kullanım çiftlikleri kurup burada en az 10 kişinin birlikte hayvan beslemesini sağlamak... Öte yandan 300 adet fidan diktim ve bir bahçe kurarak ceviz yetiştiriciliğine de başladım.

ETTEN DAHA FAYDALI VE UCUZ

Bize yetiştirdiği ürünleri heyecanla anlatan Nevin Güner: Kayın mantarını şuan kütüklerde yetiştiriyoruz. Kompost üretimi yapacağız. İstridye mantarı olarak da bilinen kayın mantarı kültür mantarından çok farklı. Ayrıca protein açısından etten çok daha zengin ve ucuz. Kayın mantarı yurtdışında çok yaygın kullanılıyor ama Türkiye’de pek yaygın değil. Bu mantarı ülkemizde daha tanınır hale getirmek istiyoruz. Hedefim bir gün kendi kompostumuzu üreterek daha ucuza daha kaliteli ürünü halka sunabilmek. Kendime ait bir marka kurmayı hayal ediyorum. 

ŞEHİR KAOSU ÜSTÜMÜZE ÇÖKTÜ

Artvin’de yaşarken işsizlik yakalarına yapışmış Güner ailesinin. Onlar da çareyi 2002 yılında Kocaeli’ye göçmekte bulmuşlar. Bir fabrikada karı-koca çalışmaya başlamışlar. Ancak zaman geçtikçe, zor şartlarda çalışsalar da yerlerinde saydıklarını fark etmişler. Çünkü geçim sıkıntısı her yerde yakalarına yapışmış. Güner “Bir süre sonra geçim sıkıntısının yanında bir de şehir hayatının kaosunun yükünü çekmeye başladığımızı fark ettik. Önce eşim dönmek istedi, beni de o ikna etti. Zaten her fırsatta köyümüze geliyorduk tüm tatillerimizi burada değerlendiriyorduk. Köyde olmak her zaman mutluluk veriyordu. Benim tek endişem çocuklarımın eğitimi oldu ama çok şükür burada da hiç sıkıntı yaşamadan eğitim hayatlarına devam ediyorlar. Böylece 2009’da köyümüze geri döndük” diye anlatıyor.

BEN TARIM İNSANIYIM

“Artvin’de iş problemi olduğu gerçek. İnsanlar büyük şehirlere bu yüzden göç ediyor. Biz de öyle yaptık. Geri geldiğimizde aynı şeyleri yaşayacağımızı biliyorduk. Ama ben tarım insanıyım, toprakla uğraşmak bana en çok keyif veren şey. Kendimize alternatif ararken Cumhurbaşkanlığınca başlatılan Milli Tarım Projesi’ni duyduk. Artvin’in Şavşat İlçesi’ne bağlı Eskikale Köyü’nden sekiz kişi bu projeye başvurduk. Tarım İl Müdürü ile konuştuk, eski ahırlarımızı mantar üretimi için ıslah etmeyi önerdik. Onlar da ahırların hijyen açısından uygun olmadığını söylediler ve proje yazmamızı istediler, bize yol gösterdiler. Projemiz, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) işbirliği ile yürütülen Ardahan-Kars-Artvin Kalkınma Projesi (AKAKP) tarafından onaylandı. Böylece biz kayın mantarı yetiştiriciliği için seramızı açacak sermayenin büyük bir kısmını elde etmiş olduk. Projeye üç arkadaş birlikte başladık. Barış Altın ve Kadir Demir ile birlikte. Bu işte en büyük destekçimiz Barış (Altın) oldu. O daha önce mantar yetiştiriciliği konusunda eğitim almıştı ve bizim yol göstericimiz oldu. O olmasaydı çok daha fazla zorlanırdık. Mayıs ayında projeyi yapmaya başladık. Temmuz’a kadar kurulum aşaması ile uğraştık. Şu an çok yüksek meblağda olmasa da mahsul almaya başladık.”