23 Nisan 2024 Salı / 15 Sevval 1445

Sarıgül: Usta-çırak ilişkileri sona eriyor

Türkiye’nin önde gelen mücevher firması Altınbaş Kuyumculuk’un varisi, Fatma Altınbaş Sarıgül, Kapalıçarşı’da kaybolan değerleri ‘Bir Dönüşüm Hikayesi’ kitabında anlattı.

GİZEM TÜMBAY KOÇAK 18 Şubat 2017 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Sarıgül: Usta-çırak ilişkileri sona eriyor

Küçük yaşlardan itibaren aile şirketi olan Altınbaş Mücevherat’ta çalışan Sarıgül, yıllarca bu işin içerisinde bulunduktan sonra kaybolmaya yüz tutmuş mücevher işçiliğini ve mücevherat ustalarını ‘Bir Dönüşüm Hikayesi’ isimli kitabıyla ele alıyor. İki yıl boyunca Kapalıçarşı’daki 28 mücevher ustasıyla vakit geçiren Sarıgül, “Küreselleşmeye ayak uydurmaya çalışıp pazarlama ve tasarım kısmına daha da önem vererek, seri üretim karşısında özgün tasarımlarıyla mücadele etmeye çalışıyorlar. Artık rekabet kalmadı ve usta çırak ilişkisi bitti” diyor. Kemerburgaz Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Sosyoloji bölümünde Yardımcı Doçent olarak görev alan Fatma Altınbaş Sarıgül ile tarihe karışan mücevher ustaları hakkında konuştuk.

Bir Dönüşüm Hikayesi’ni yazmaya nasıl karar verdiniz?

Kitabımı yazmaya karar vermem bitirme tezim için araştırmalar yapmamla başladı. Tezim için konu seçerken, merak ettiğim ve daha önce hiç araştırılmamış bir konu arayışı içerisine girdim. Kapalıçarşı’da çalıştığım yerlerde, mücevherat ustalarıyla tanışma şansım olmuştu. Ustaların “Çırak bulamıyoruz, usta çırak ilişkisi sona eriyor. Rekabet edemiyoruz’ gibi serzenişlerini duyuyordum. Yüzyıllardır yapılan mesleğin neden yok olduğunu araştırmak istedim. İki yıllık bir araştırma sürecimde  Kapalıçarşı’da el yapımı mücevherat kısmında çalışan 28 ustayla görüştüm. Dinlediklerimi ve gözlemlediklerimi antropolojik metotlar çerçevesinde değerlendirdim.

Sizi bu konuya yönlendiren aile mesleği mi oldu?

Babam bizi küçük yaşlardan itibaren yaz tatillerinde Kapalıçarşı’da çalıştırırdı. İşin mutfağını iyi bildiğimi söyleyebilirim. Altınbaş Mücevherat’ın kıymetli taşlar bölümünde çalıştığım sırada, kitabıma kaynaklık eden bu konuyu fark ettim. 

Kitabınızda okuyucu ne bulacak?

Mücevherat sanatının inceliklerini sır gibi saklayan ustaların, sektördeki şartların değişmesiyle yaşadıkları süreci, zorlukları ve değişimi bulacaklar. Kültürel zenginliğimizin son mirasçılarıyla tanışıp bu neslin küreselleşme karşısındaki mücadeleleri sektörün geleceği hakkında fikir sahibi olacaklar.

Kapalıçarşı’da mücevher ustalığının dönüşümü nedenleri arasında neler yer alıyor?

Çok fazla nedenleri var. En ön plana çıkan sebebi çırak bulamama sorunu.  Ayrıca, 1980 sonrası küreselleşmenin etkisi, pazarların açılması teknolojik gelişmelerin etkisiyle mücevherat üretiminin de sanayileşmesi, hazır ürünlerin daha çok tercih edilmesi, tüketici zevklerinin epey değişmesi.

Bu son nesil eski değerleri kaybetmemek adına nasıl bir mücadele veriyor?

Ustalarımız içinde, kendisi şirketleştirme yolunu seçen ve tasarımlarıyla fark yaratan kişiler var. Bu grup seri üretim ve özgün tasarımlarıyla küreselleşmeyle mücadele etmeye çalışıyorlar.  

Mücevher ustalarının yok olmaya yüz tutmuş sanatlarıyla ilgili umudu var mı?  

Ustalar “Mesleğimiz artık bitiyor, sanatımızı öğretecek kimsemiz kalmadı. Kaç kişi kaldık” gibi serzenişlerde bulunuyorlar. Kimisi değişen, zorlaşan şartlar altında mesleğini sürdürmeye çalışırken, kimisi de ne yazık ki meslekten umudunu kesmiş olarak başka mesleklere yönelmiş durumda. Kültürlerini, mesleklerini geleceğe taşıyamamak konusunda endişeliler. 

PADİŞAHLARIN SANATI

İstanbullu kuyumcuların yapıtları imparatorluğun gücünün simgesiydi. Kuyumculuk mesleği Osmanlı padişahları tarafından desteklendi. Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman kuyumculuk mesleğine yönlendirilmişti. Osmanlı takılarının en belirgin özelliği imparatorluğun çoğulcu yapısını yansıtan farklı renk ve tarzların bir arada uyum içinde kullanılması olmuştur. 

OSMANLI’NIN SEMBOL YAPISI

Ünlü tarihçimiz Halil İnalcık Kapalıçarşı’nın hikayesini şöyle anlatıyor:  Kapalıçarşı’nın inşası, İstanbul’un yeni sahiplerinin  kent merkezinde büyük bir çarşı istemeleri üzerine gündeme gelmiştir. Bedesten yüksek fiyatlı malların alım satımının yapıldığı, ziynet eşyalarının depolandığı yerlerdi. Tüccarlar uluslararası işlemleri için finansal işlemleri burada yapıyordu. Osmanlı’dan önce çarşıların merkezinde bedestenlerin bulunması geleneği yoktu. Bu durum, Osmanlıların çarşı dokusuna getirdiği en büyük yeniliktir. İstanbul Kapalıçarşı ise Osmanlılar’ın çarşı modelinin tepe noktası ve referans yapıtıdır. 

TÜRKLER ALTINDAN VAZGEÇMİYOR

Türk kadınlarının altına olan düşkünlüğünü biliyoruz, sizin bu konudaki araştırmalarınız ne yönde oldu?

Türk kadınlarının yaşadıkları bölgelere göre zevkleri farklılık gösterse de çoğu altından vazgeçemiyor. Doğuda yaşayan kadınlarımız 22 ayar altını, batıda yaşayanlar ise Avrupa tipi beyaz altın üzerine işlenen minik pırlantaları tercih ediyor. Ama bir genelleme yapacak olursak biz Türkler evliliği temsil eden tek taş ile 22 ayar bir bileziği, Trabzon burması ve altın kemeri hayatımızda bir kez de olsa kullanıyoruz. Altın türk kadını için vazgeçilmez bir aksesvuar.