16 Nisan 2024 Salı / 8 Sevval 1445

Yaşlanmak tarihe karışıyor artık sadece yaş alıyoruz

Son yıllarda en çok konuşulan konulardan biri olan ‘Önleyici plastik cerrahi’ nedir merak ettik ve İranlı Plastik Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Hamidreza Samani ile görüştük. Anlaşılan ‘yaşlanmak’ kelimesi rafa kalkıyor. Bundan sonra sadece yaş alacağız!

BÜŞRA UĞRAŞ13 Ocak 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Yaşlanmak tarihe karışıyor artık sadece yaş alıyoruz

İranlı Plastik Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı ve Arestetik’in kurucusu Op. Dr. Hamidreza Samani ile son zamanların iki favori işlemi ‘önleyici plastik cerrahi’ ve ‘çene estetiği’ni konuştuk. Gördük ki 25 yaşından sonra çöküş dönemine geçen vücudu durdurmak mümkün. Kırışıklıkları tedavi etmek yerine hiç oluşmamalarını sağlayabilmek ise yeni trend. Çene estetiğine gelince… Türkiye’de toplumun yüzde 60’nda ağız kapama problemi olduğunu öğrendik. Sorun nasıl çözülür, ne yapmak gerekir cevaplarını yine Op. Dr. Samani’den aldık.

- Önleyici plastik cerrahi nedir? Neden gereklidir?

Yaşın ilerlemesi ile oluşan deformasyon belirtileri ortaya çıkmaya başladığı anda veya çıkmasını önlemeyi hedefleyen bir kavram. Erken yaşta birtakım bilgileri (detaylı çekilmiş fotoğraflar, vücut analizi) arşivleyerek, değişiklikler başladığı anda devreye girip çok daha küçük müdahalelerle ileriki yaşlarda gerekecek büyük operasyonların ihtiyacını erteliyor. Örneğin; mimik çizgilere botoks enjeksiyonu ile müdahale yapılmazsa ileride meydana gelen derin cilt deformasyonlarının giderilmesi zorlaşacaktır. Onun için erken dönemde botoks uygulaması ile cildin kalıcı deformasyonun önüne geçilir. Önleyici plastik cerrahi, vücudumuzun yıpranmaya başlamadan yapılan düzenli bakımdır. Dünya yıldızlarının son trendi olan bu yöntemle, 25’li yaşlardan itibaren başlayan ciltteki kırışıklıkları düzenli aralıklarla uyguladığımız tek seansla ortadan kaldırıyoruz. Sadece 30-40 dakikalık bir seans sonucunda düzenli uygulama ve takip sayesinde 30 yaşında biri 45’ine geldiğinde 30 gibi görünmeye devam ediyor. 

- İhtimaller üzerinden giderek daha yaşlanmadan cerrahi işlem yaptırmak biraz paranoyaklık değil mi? Artık 18 yaşında bir genç kız bile botoks yaptırmak istiyor ve yaptırmaması için ikna ediyoruz. Ancak önleyici müdahale yaptırmak istediğini söylerse ne olacak? 

Doğanın kurallarına karşı koyamazsınız. Belli bir yaşa gelindiğinde vücutta sarkmalar, kırışıklıklar gibi cilt deformasyonlarının ortaya çıkması çok doğal. Verdiğiniz örnekten gidelim. 18 yaşında birinin botoks ihtiyacı yoktur ve o yaşta deformasyon başlamaz. Önleyici plastik cerrahi açısından tedavinin başlamasının belli kriterleri var. Yani kısacası her isteyene istediği yapılmaz! Önlemlerin başlama zamanına gelince her problemin ortaya çıkma zamanı farklıdır. Yüz bölgesindeki yaşlılık belirtileri genellikle 27-28 yaşları arasında ortaya çıkmaya başlar.  

- Tam olarak ne zaman başlanmalı? Bir kısıtlama var mı? Aksi taktirde önüne geçilmesi zor bir paranoyaya dönüşeceğini düşünüyoruz. 

Tavsiye edilen 25-27 yaş arasında kişinin plastik cerraha görünmesi. “Önüne geçilmesi zor bir paranoya” meselesi de doğru ama nedenlerine bir bakalım. Bu konu kişilerde bir takıntı durumuna getirildi. Tabii ki sosyal, yazılı ve görsel medyanın yoğun baskısıyla ve konuyu suistimal etmeye çalışan tıbbı bitirmiş ama “doktor” olmayan uygulayıcıların bilgilendirmeleriyle estetik konusu bir takıntıya dönüştürüldü. Oysa medyada bu yönlendirmelerin engellenmesiyle büyük ölçüde  önüne geçilebilir. 

Dünya yıldızlarının son trendi olan önleyici plastik cerrahi ile 25’ten sonra başlayan ciltteki kırışıklıkları engelliyoruz.

Sadece 30-40 dakikalık tek seans ve takip sayesinde 30 yaşında biri 45’ine geldiğinde geçen 15 yıllık zamanı donduruyor. 

ÖNCE SAĞLIK SONRA ESTETİK

- Türkiye çene haritasından söz ediyorsunuz. Nedir bu? 

Türkiye’de çene cerrahisiyle ilgilenen yedi hocadan biriyim. Bu konuyu 12 yıllık çene cerrahisi alanında aktif bulunduğum bilgiler ve materyallere dayanarak söylüyorum. Maalesef sistematik bir veri tabanı bu konuda bulunmamakla birlikte ortak çalıştığımız birkaç önde gelen ortodonti polikliniklerin mevcut verilerine bakılarak bir şablon çıkarılabilir. Türkiye’de toplumun yüzde 60’ında (ve belki biraz daha fazla) farklı derecelerde ağız kapanış bozukluğu mevcut. Çok aşırı görsel problem olmadığı müddetçe insanlar tedavi arayışında bulunmadıkları için bu yüzdenin çok az bir kısmı tedavi ediliyor. Diğer kısmı ise çene eklemi ağrıları ve benzer farklı bulgularla tedavi için başvuruyor. Halbuki altta yatan sebep kapanış bozukluğu. Bu rahatsızlığın dağılımına bakarsak Türkiye’de kapanış bozukluklarının yarısından fazlası klass 2 kapanış bozukluğu. Yani alt çene üste çeneden daha geridedir ve hali ile alt çene projeksiyonu yetersiz kalıyor ve bahsettiğimiz çene estetiği arayışı da bu nedenle çok talep ediliyor. Diğer kısımda alt çene üst çeneden daha önde olup (klass 3), bu durum sadece cerrahi müdahaleyle düzeltilebiliyor. 

HERKESİN DOĞRUSU BAŞKA

- Uygulamaların doğruluğundan nasıl emin olabiliriz? Hangi hususlar göz önünde bulundurularak ‘Tamam’ denir?

Önce ‘doğru’nun ne anlama geldiğini tanımlamak gerekir. Estetik işlemlerde bunu net bir şekilde belirlemek zordur. Çünkü estetik anlayışı ve güzellik kriterleri tamamen görecelidir. Değişmeyen tek doğru şey hastanın sağlığına zarar veren işlemlerden uzak durmak. Bunu da en iyi şekilde doktorunuz size söyler yani bunun için doğru doktoru seçmeniz yeterli. Beklentilerinizi karşılayabilecek gerçekçi ve zararsız işlemlere ‘Tamam’ diyebilirsiniz.

TEK SORUN GÖRÜNTÜ OLMAYABİLİR

- Son zamanlarda çene estetiğini çok sık duyar olduk. 

Evet, son zamanların aranan estetik işlemlerinden biri. Çene estetiği, genel olarak yüz hatlarını, özellikle alt kenar hatlarını değiştirmeyi hedefleyen hastalar için yapılan uygulamalar. Bu uygulamalar cerrahi dışı ve cerrahi girişimler olarak ikiye ayrılıyor. Çene estetiği işlemleri çene cerrahisi buzdağının su yüzünde görünen kısmı. Yani eğer çene estetiğine ihtiyaç varsa demek ki daha büyük bir sorun vardır ve bilinçsizce sadece görünen profile yönelik işlem yapıldığında bazen telafisi olmayan hatalar meydana gelir. Örneğin; alt çene projeksiyonu yetersiz ise demek ki yüzde 90 ihtimalle konum olarak alt çene üst çeneye göre daha geride ve kapanış bozukluğu var. Bu gibi durumda asıl problemi gidermek yerine sadece çene ucunu sivrileştirmek hastanın temel problemini çözmez ve eğer hasta daha sonra asıl problemi tedavi etmeye kalkarsa orantısız ve düzeltilmesi gereken bir alt çene projeksiyonu ile uğraşır. Onun için görünürde alt ve üst çene de orantısızlık varsa her şeyden önce ağız kapanışı incelenmeli ve kafatası ölçümleri yapılmalı. Hafif kapanış bozukluklarında kemiklere yönelik cerrahi yapılmadan da dişsel olarak düzeltilip sonra görünüme yönelik işlemler yapılır. Ciddi problemlerde mutlaka çözülmesi gerekir ve tedavi açısından görsel kısım ikinci plandadır. Minimal kapanış problemleri olan hastalarda veya kesinlikle tüm detayların anlatılmasına rağmen çene cerrahisi istemeyenlerde sadece görseli düzeltmek mümkün ve bu işin en kolay kısmı. Bunun için mevcut olan yöntemler dolgu maddeleri, çene protezleri ve çene ucunu kemiğine müdahaledir. Bu işlemler minimal ağrılı, kolay ve ayakta tedavi ile yapılabilen işlemler.

Bilinçsizce ve sadece görünen profile yönelik yapılan işlem, telafisi olmayan hatalara neden olur.