24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Yaşlılıkta bedeni güçlü tutmanın yolu

Geçmişte 35 yaş için yolun yarısı deniliyordu. Artık bu deyim değişti, tıp 65’i erken yaşlılık dönemi olarak kabul ediyor. Bu süreçte beslenmeye dikkat edilerek gençlikteki enerjiyi yakalayabilir, hafızayı canlandırabilir ve hastalıklara karşı önlem alabilirsiniz.

MURAT TOPOĞLU11 Şubat 2017 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Yaşlılıkta bedeni güçlü tutmanın yolu

Yaşlanma sürecini, yaşlanmayla oluşan değişiklikleri ve ömrü; genetik ve çevresel etmenler etkiler. Genelde nüfusun 65 yaş ve üstü yaşlı olarak kabul edilir. Yaşlılıkta değişen fizyolojik ve metabolik değişimler, beslenme biçimini doğrudan yaşlılıkta ortaya çıkan değişikliklerle ilgili sorunların bir bölümü yeterli ve dengeli beslenmeyle azaltılabilir ve geciktirilebilir. Gençlikte yaşlılığı da düşünerek beslenmenin, yaşlılıkta oluşabilecek sorunları geciktirici, hafifletici ya da önleyici etkisi olduğu biliniyor. Yaşam boyu yeterli ve dengeli beslenmenin, yaşlılıkta bazı sorunları azaltıcı rolü olduğu gibi yaşam süresini etkilediği de söylenebilir.

Çoğu yaşlıda A, B1, B2, B3, B12, C, E vitaminleri, folik asit, demir, krom, çinko eksiklikleri bulunmakta. Bu vitaminlerin çoğu vücudun bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara yakalanma riskini de azaltmakta. Bu besin öğeleri yaşlılıkta değil orta yaşlarda miktarının artırılması ve yaşamın her anında beslenmeye dikkat edilmesi gerekmekte.

BUNLARA DİKKAT EDİN

- Sıvı yiyeceklere ağırlık verilip, tuz azaltılmalıdır. Aşırı tuz tüketimi tansiyonu normalin üzerine çıkarmaktadır.

- Osteoporoza bağlı kırık riskini azaltmak için, kalsiyum açısından zengin süt tüketmeleri sağlanmalıdır.

- Çay ve kahvenin aşırı tüketiminden kaçınmaları gerekmektedir. İçecek olarak ıhlamur, taze meyve suları ve ayran yaşlılar için daha iyi bir seçenek olmaktadır. 

- Her ana öğünde sebze veya meyve, haftada 2-3 kere balık ve kurubaklagil yemeği tüketilmelidir.

- Yağ, şeker, tuz tüketiminizi azaltın. 

- Yağı alınmış süt ve yoğurt kullanın. 

- Günde ortalama 2.5 litre su için. 

- Diyet lifi içeren sebze, meyve, tahıl, kurubaklagilleri tüketin 

- Kan bulgulaınıza uygun olarak antioksidan vitaminler alın. 

- Haftada 2 kez balık tüketin 

- Etli pişirilen yemeklere dışarıdan yağ ilave etmeyin, eti kendi yağı ile pişirin. 

- Katı yağ tüketiminizi azaltın. 

- Yemeklerinize fındık yağ, ayçiçek, soya, mısırözü yağlarını karışım halinde kullanın. 

- Salatalarınıza zeytinyağı kullanın. 

- Beyaz ekmek yerine kepekli, esmer ekmeği tercih edin. 

- Sigara, alkol, kafein tüketiminizi azaltın. 

- Diş sağlığınıza dikkat edin. 

- Yaşama sarılın, stresi yenme veya azaltma yollarını bulmaya çalışın 

- Düzenli olarak egzersiz yapın. 

- Uygun vücut ağırlığınızı koruyun, şişmanlıktan sakının

- Yaşlıların beslenmesi düzenlenirken; öğün sayısı artırılır, her öğünde yenen besin miktarı azaltılır. Yaşlıların zeka düzeyi eğitimi ve alışkanlıkları dikkate alınır.

- Her öğünde süt ve süt ürünleri, et ve et ürünleri, sebze, meyveler ve tahıllardan oluşan 4 besin grubundan tüketmelidir.

- Şişmanlıktan kesinlikle uzak durulmalıdır. 

- Yaşamımızın her döneminde olduğu gibi bu dönemde de günde an az üç öğün beslenmek ve öğün atlamamak önemlidir.

- Bunun yanında her gün düzenli olarak mutlaka kahvaltı yapılmalıdır.

- Süt ve yoğurdun yağsız olanları tercih edilmeli,

- Salatada zeytin yağı kullanırken, diğer yemeklerde ayçiçek, soya, mısırözü yağları gibi yağlar tercih edilmeli.

ET TÜKETİMİ NEDEN ÖNEMLİ

Enfeksiyon, ameliyat, yaralanma ve kırık gibi sağlık problemleri protein ihtiyacını artırır. Ayrıca yaşla birlikte azalan bağışıklık sistemi fonksiyonları da göz önüne alındığında, beden ağırlığının kilosu başına 1 gram protein günlük gereksinimi karşılayabilir. Buna göre 70 kg. ağırlığındaki bir bireyin günlük protein gereksinmesi: 70 X 1 = 70 gramdır. Kronik böbrek hastalığı gibi protein alımının kısıtlanması gereken durumlarda günlük alınması gereken miktar hastalığın durumuna göre uzmanlarca belirlenmelidir. 

Tansiyonun çözümü beyaz çayda mı?

Diyetisyen Şeyda Sular, beyaz çayın bilinmeyen faydalarını anlattı.  Sular; “Beyaz çay, çay (camellia sinensis) bitkisinin tomurcuk ve genç yapraklarından elde edilen ve direk güneş ışığıyla kurutularak fermentasyon işlemine maruz kalmadan minimum oksidasyonla elde edilen bir çay türüdür. Yapılan bir çalışmalarda çaylar arasında protein açısından en zengin beyaz çaya ait olduğu düşünülmektedir” dedi. Beyaz çayın trigliserit seviyesini düşürdüğünü anlatan Diyetisyen Şeyda Sular “Yağların parçalanmasını hızlandırır. Vücut antioksidan seviyesini arttırır. Kanser hücrelerini inhibe edici etkisi vardır, özellikle kolon kanseri üzerinde durdurucu etkisi çalışmalar sonucu tespit edilmiştir. Çaylar arasında en yüksek antioksidan değeri beyaz çay taşır. Kan kolesterol seviyesini beyaz çay yeşil çaya göre daha hızlı düşürür. Vücut LDL (kötü kolesterol) seviyesini düşürüp, HDL (iyi kolesterol) seviyesini yükseltir” diye konuştu. Günde iki fincan içilen beyaz çayın sağlık açısından önemli bir yere sahip olduğunu muhakkak tüketilmesi gereken çaylar arasında birinci sırada yer aldığını söyleyen Diyetisyen Şeyda Sular “Ayrıca yapılan çalışmalarda yeşil çayın tansiyon hastalarında olumsuz etkileri saptanırken beyaz çayla ilgili olumsuz etki saptanmamıştır” açıklamasını yaptı.