19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Yuğuran: Okyanustan bir damla kurtarabildim

Hayatını unutulmuş bir sanata adayan biri Mehmet Yuğuran. Can ve mal güvenliğini korumak, toplumsal sınıfı belirlemek için kullandığımız kilitler, Mehmet Bey’in yedi yaşından beri işi olmuş. Kaybolmaya yüz tutmuş bu anahtarları çok aradığını söyleyen Yuğuran tarihimize sahip çıkmadığımıza değinerek “Okyanustan bir damla kurtarabildiğimi düşünüyorum” diyor.

GİZEM TÜMBAY KOÇAK 12 Ağustos 2017 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Yuğuran: Okyanustan bir damla kurtarabildim

Baba mesleği antikacılığa yedi yaşında başlayan Mehmet Yuğuran, Uçhisar’da Antikite Mehmet isimli bir antika dükkana sahip. Halı, kilim, sandık, kapı, kilit, anahtar, radyo, telefon, saat gibi birçok antikaya dükkanında ev sahipliği yapan Yuğuran, kendini kilit ve anahtara daha yakın hissetmiş. Çocuk yaşlarında başladığı bu meslekte babasının da izniyle koleksiyoner olarak devam eden Yuğuran’ın elinde şu an 300 kilit, 1500’e yakın da anahtar var. İlk kilidin 4 bin sene önce Mısır Piramitlerine dayandığını söyleyen sanatkar “Sanatın nereden geldiğini ilkel anahtardan başlayıp modern anahtarlara kadar 100 anahtar ile anlatabilirim sizlere” diyor. Kilitlerle ilgili en kısa zamanda bir kitap yazmak istediğine de değinen Yuğuran ile kilit yolculuğunu konuştuk.

Antikacılığa nasıl başladınız?

Baba mesleği antikacılık. Küçükken babamın dükkânına gidip gelirken bu işe merak saldım. 

Antikacılıkta ne ilginizi çekti? 

O dönemlerde antikacılık çok revaçtaydı. Kapadokya, turizm bölgesi olduğu için o zaman turistlerin alabileceği hediyelik eşyalar vardı. Ben de okulda İngilizce gördüğüm için turistlerle ben ilgileniyordum. Bu durum beni bu işe sürükleyen şey oldu.

Kilide olan merakınız nasıl başladı?

Yedi yaşından beri bu işi yapıyorum. Tam 43 senedir. Kilide olan merakım da oturduğumuz evin karşısındaki büyük konak sayesinde başladı. O konağa misafirliğe gittiğimiz her zaman kapısındaki kilit benim çok dikkatimi çekerdi. Babama “Anahtar ve kilit koleksiyonu yapacağım” dedim.  

Nasıl ulaştınız bu kadar kilide?

Benim en büyük avantajım o dönemde taş evler yıkılıyordu. O zamanlarda elime çok fazla kilit geçti. Birçok kilidi o dönemde topladım. Modern kilitler çıktığı zaman eski kilitlerin yedeği olmadığı için bu kilitler hurdaya verilmiş. Değeri bilinmemiş, geri dönüşüm de eritilmiş. Biz sağa sola haber salarak ancak bu kadar kilit kurtarabildik. En çok Osmanlı kilidi bendedir. Bende 3000 tane anahtar varsa bunun yarısı farklı sanata sahip kilitlerdir. Sıra işi kilit derseniz binlerce bulabilirsiniz. Ama önemli olan farklı anahtarlar bulmak. Bu yüzden okyanustan bir damla kurtarabildiğimi düşünüyorum. Bu sayede bir kültürel mirasımıza sahip çıkıp, koruma altına aldım. Şu an 300 kilit, 1500’te anahtar var. Kilit sanatının nereden nereye geldiğini bilmek ve göstermek için ilkel kilitleri de topluyorum. Sanatın nereden geldiğini ilkel anahtardan başlayıp modern anahtarlara kadar 100 anahtar ile anlatabilirim sizlere. 

Hâlâ kolaylıkla bulabiliyor musunuz?

Artık kilit bulmak çok zor. Son dönemlerde kilit koleksiyoncuları çoğaldı. Eski evler azaldı. Şimdi senede koleksiyona bir kilit katabilmek için bir-iki kilit anca bulabiliyoruz. Eskiden muntazam halde kilitler bulurken, belli bir süre sonra parçaları eksik, yayları kaybolmuş kilitler bulmaya başladık. Söken ustalar buna çok dikkat etmedikleri için kendim tamamlayıp, bu kilit ve anahtarları kullanılabilecek hale getiriyorum. 

Tamirini de kendiniz mi yapıyorsunuz?

Tabii. Eksik geldiği zaman tamamlıyorum. Koleksiyondan bir kilit isteyen müşteriye orijinali satamayacağım için aynısını sıfırdan üretebiliyorum. Bir işçilik karşılığında bire bir aynısını yapıyoruz. Genelde çalıştığımız yerler pansiyon, otel ve konaklar. Kilitleri restore ettikten sonra zaten kilit yapabilecek düzeye geliyoruz. 

Fiyatları nedir?

200 ila 1000 TL arasında değişiyor bu kilitlerin fiyatları. Restorasyon işleri daha uygun fiyata oluyor. 100 TL’lik bir kilit isterseniz tabii ki bunu da yapabiliriz. Sanatın sonu yok...

Gelecek nesillere bu bilgileri aktarabilecek kaynaklar var mı? Yeni nesil nasıl öğreniyor bu işi?

Osmanlı kilitleri konusunda bir araştırma yapmaya kalksanız, tek bir yazılı kaynağa ulaşamazsınız. Milli kütüphane de dahil olmak üzere hiç bilgi yok. Selçuklu kilitleri hakkında biraz bulabilirsiniz ancak Osmanlı hakkında hiç yok. O yüzden biz elimize bir kilit geçtiği zaman onun hangi döneme ait olabileceğini inceliyoruz. Bir kilidin üzerindeki işçilik sayesinde de 200 yıllık mı 250 yıllık mı olduğunu anlayabiliyoruz. Her şehirde kilit farklı bir sistemle yapıldığını için hemen hemen yakın tahminlerde bulunabiliyoruz. Ben de bu yüzden kilitlerle ilgili bir kitap yazmak istiyorum. Gelecekte merak duyan kişilerin hazır bilgilere ulaşmasını istiyorum. 

Sizden sonra bu iş ile ilgilenecek kimse var mı?

Benim bir oğlum var. İşin içinde olsa da benim ilgilendiğim gibi ilgileneceğini pek sanmıyorum. Çünkü bu iş biraz yetenek istiyor.

TARİH KOKAN KİLİTLER

Kilit tarihte başka hangi olaylara konu olmuş?

Bizde kaynana kilidi denilen bir kilit var. O kilide eskiler alarm sistemi yapmışlar. Bu tip sandıklarda da o dönem sadece çeyiz değil para, tabanca, kılıç, kahve gibi kıymetli eşyalar da saklanıyormuş. Ev halkından birinin sandığı açması istenmiyor. O evin yetkilisi de kaynana olduğu için, onun şalvarının içindeki cepte yer alıyor. Eğer bir hırsız ya da gelin o anahtarı çalarsa, kilit içindeki zil sistemi sayesinde alarm vermeye başlıyor. Çok ilgi çeken kilitler arasında yer alıyor. Bir de Karabük’te bir arkadaşımız var. Oturdukları kapının anahtarı yok yedek anahtar yaptırıp oturmaya başlamışlar. Ev sahibi mübadele döneminde anahtarlarını da alıp Balkanlar’a göçmüşler. Balkanlara göçen asıl aile ölmüş ancak torunları yıllar sonra Karabük’e gelip evlerini buluyorlar. Yanlarında getirdikleri kilit ile kapıyı açıyorlar. Anahtarı ev sahibine hediye eden torunlar, bir hafta o evde misafir oluyorlar. Bu da kilitle ilgili keyifli bir hikayedir. 

Bu kaynana kilidini satıyor musunuz peki?

Elimizde hatta farklı tarzları da var. Alarmı bir kere öten de var anahtarı kilide sokup 360 derece çevirene kadar beş kere öteni de var. Biz ona da azılı kaynana kilidi diyoruz. 

Kabe için kilit yapmak isiyorum

Kaç çeşit kilit var?

Saymakla bitmez kilidin çeşidi. Ama kabataslak anlatırsak ahşap, asma, kapı, cami ve kilise, han kilitleri... Bizim İslamiyet’te çok önemsediğimiz Kâbe kilitleri var. Dünyada yapılan en güzel kilitlerdendir zaten. Osmanlı, Abbasi ve Emeviler’in dönemine göre yaptığı kilitlerdir. Benim en büyük amaçlarımdan biri de ileride Kabe için bir kilit yapmak. Sıradan bir kilit değil Kabe’ye yarışacak bir kilit yapmak lazım. Bizim yaptığımız bu kilitlerin de 200 yıl ömrü var. 

Güneş batmayan imparatorluk gibi

Güvenlik amaçlı ya da süs eşyası olarak kullandığımız kilitler, günümüze kaç yıl öncesinden geliyor?

İlk kilit 4 bin sene önce Mısırlılar tarafından Piramitlerde kullanılan ahşap kilitler. Buna benze kilitler de bizim dönemimizde ambarlarda ya da iç kapılarda kullanılmış. Biz bu kilitlere tosbağa kilit diyoruz. Yani ilk kilitler ahşaptan yapılmış. Değişik versiyonları Afrika’da göze çarpıyor. Onların anahtarlarında daha çok insan siluetlerini görebiliyoruz. Biz de daha sade. Kilit kaplumbağa benzediği için bizim yöre insanımız da ona tosbağa kilit tabiri kullanmış. Daha sonra Romalılar demir kilidi icat ediyor. Genelde asma kilitler, sandık veya mücevher sandığı için yapılmış kilitler var. Selçuklular dönemine gittiğimiz zamanda bronzdan döküm kilitleri görüyoruz. Selçuklularda hayvan süetli kilitler çok. Osmanlı’da ise bu durumu pek göremiyoruz. Osmanlı’da büyük kapı kilitleri var. Bu kilitlerin üzerinden pirinçten ya da demirden ayna dediğimiz kilidin gösterişini sağlayan semboller var. Bu sembollerde de kiminde kuş motifi kiminde güneş, kiminde ay-yıldız motifi karşımıza çıkar.  Eğer Hıristiyan ya da Ermeni biri tarafından yapıldıysa, anahtar veya kilit üzerinde bir hac şekli görürsünüz. Bazen de sade bir düz ayna kullanılıyor. Zengin kişiler bu ayna dediğimiz yerleri pirinçten döküm yaptırıp, üzerine de sevdiği objeleri ekletiyor. Mesela güneş sembolü, o evin uzun süre hayatta kalmasını sembolize ediyor. Güneş batmayan imparatorluk gibi. 

Bir eve baktığınızda kilidinden zengin ya da fakir bir ev olduğunu anlayabiliyor musunuz?

Zengin kişilerin yaptırdığı kilitlerle durumu olmayan kişilerin yaptırdığı kilitler çok daha farklı olabiliyor. Kilide işlenen sembollerle de bu durum daha da belirgin hale geliyor.