Diriliş ‘Ertuğrul’ dizisinde Gündoğdu karakterini canlandıran şimdiler de ise Mehmetçik Kut’ül Amare’de Osmancık Taburu’nu kuran Süleyman Askeri’ye rolünü üstlenen usta oyuncu Kaan Taşaner’le Riva’daki dizi setinde bir araya geldik.
- Diriliş’Ertuğrul’dan sonra Mehmetçik Kut’ül Amare dizisinde neden olmak istediniz?
Yapımcımız Mehmet Bey (Bozdağ) ile Diriliş’te de beraber çalışmıştık. Zaten sık sık konuşuyorduk projelerle ilgili. En büyük sebeplerden birisi Mehmet Bey’in bu projeye imza atmış olması. Bunun yanında, canlandıracağım karakterin etkisi, rengi, bütün bunlar bir araya gelince bu yolculuğa yeniden beraber çıkalım dedik.
- Dönem ve kostümleri sevdiniz heralde?
Aslında bakarsanız her oyuncu dönem kostümleri giymekten, dönemi canlandırmaktan keyif alır. Benim çocukluğumda erkek çocukları hep askercilik oynardı. 1.5 yaşında annem anlatıyor müstakil bir evimiz varmış kapısında nöbet tutarmışım sıcakta, soğukta. Yıllar geçti o çocukluktaki askercilik bir askere dönüştü. O anlamda bu mesleği böyle ifade etmek gibi bir arzum varmış. Bu tür işlerin hayalleri çok daha büyük ve keyifli oluyor.
- Maneviyatı yüksek, tarihte çok önemli isimler ve olaylar…Neler söylemek istersiniz?
Kaan olarak benim tarih derslerim iyi değildi. Öğrencilik yıllarımda tarihten biraz uzaktım. Böyle bir proje yaptığınızda tecrübeniz kitapların ötesine geçiyor. O ruh halinin insan üzerideki etkilerini daha iyi anlıyorsunuz. Kitapta okuyacağınız bir cümleden daha fazlası burada o anı canlandırmak. İşte o zaman bir karşılığı oluyor. O zaman o kahramanları anlayabiliyorsunuz, bir asker olmanın ne kadar zor olduğu ile ilgili empati yapabiliyorsunuz. İzleyicilerimiz Mehmetçik Kut’ül Amare dizisini gözleriyle değil gönülleriyle izlesinler. Söylenenleri muhakkak dinlesinler.
- Canlandırdığınız Süleyman Askeri’yi birde sizden dinleyelim?
Teşkiat-ı Mahsusa’nın kurucularından. Garb-ı Trakya Cumhuriyeti’nin de başındaki adam. Cumhuriyet’i kuran ekiptekilerden bir tanesi. O dönemin şartları itibariyle çok kısa olmuş, daha sonra lav edilmiş bir Cumhuriyet. Şimdi yaşadığımız Cumhuriyet’in de ilk denemesini yapan kişilerden birisi. O anlamda da çok özel bir yeri var. Osmancık Taburu’nun kurucularından. Dönemin etkin isimlerinden birisi. Ateşi yüksek maalesef, bu ateş onu bir yerden sonra yakmaya başlıyor. Süleyman Askeri’yle ilgili çok fazla ayrıntı vermeye gerek yok. Biz burada yaşamından bir kesit sunuyoruz. Fazlasını kitaplardan dijital ortamlardan bulabilirler.
SOĞUKLA İMTİHANIMIZ VAR
- Çekimler nasıl gidiyor? Zorlanıyor musunuz?
6 ay bilfiil hazırlık aşaması sürdü. Çok zor şartlarda çalışıyoruz. Soğukla inanılmaz bir imtihanımız var. Ama herkes inanılmaz fedakar. Yüzlerce insan soğuğa aldırmadan çalışıyor. Hep söylüyorum. Bu projenin Mehmetçikleri de kamera arkasında duran arkadaşlarımız. Ben onları temsil ediyorum.Dizimiz gerçekten büyük prodüksiyon ve gelecek için büyük yatırım.
Oyunculuk becerebilen için çok büyük yaşam alanıdır.
Süleyman Askeri’nin sözlerini seviyorum.
OYUNCULUK İNİŞLİ ÇIKIŞLI BİR YOL
- Oyunculuk kariyerinizde nasıl bir dönemdesiniz?
Bazen yerinizde saydığınızı hissediyorsunuz, bazen rüştünüzü ispat ettiğinizi veya olgunluk döneminde olduğunuzu düşünüyorsunuz. Bazen bir yanılgı oluyor. Tamam ben olgunluk dönemindeyim şimdi bu süreci böyle yönetebilirim dediğinizde bir tokat geliyor. Tekrar kendinize geliyorsunuz bu böyle bir yolculuk. Sürekli tökezlenen bir yolculuk. Galiba bu işi de heyecanlı kılan da bu. Yoksa sıkıcı hale gelirdi.
HEPİMİZ BARIŞ İSTİYORUZ...
- Afrin Operasyonu için duygularınızı öğrenebilir miyim?
Zeytin Dalı ismi üzerinden gitmek istiyorum. Çok manidar bir operasyon adı. Zeytin Dalı’nın sadece barışı temsil etmesi değil şöyle söyleyebilir. 1974 yılında Yaser Arafat’ın BM konuşmasında yaklaşık 10-12 dakikalık bir konuşması vardır. Arafat BM’e kendi dilinde kendi özgün kıyafeti içerisinde seslenirken, şöyle demiş: “Bir elimde zeytin dalı bir elimde özgürlük savaşçısının silahı. Elimden Zeytin Dalını bırakmama müsaade etmeyin.” Zeytin Dalı operasyonunun kodu budur aslında. Hepimiz barış istiyoruz elbette. Hiç kimse ölmesin hiç kimsenin kanı dökülmesin. Gerçek buysa o gerçekle yüzleşip hesap sormak kadar doğal hiçbir şey yok. Aslında en başta özgürlük savaşçısı olduklarını bilsinler. Allah ana ve babalarına sabır versin.