18 Nisan 2024 Perşembe / 10 Sevval 1445

''Cumhuriyet tarihi boyunca ilk kez Kürt sorunu bu kadar ciddi ele alındı''

Çözüm-Der Başkanı Av. Ercan Ezgin, çözüm süreci, Cumhuriyet tarihi boyunca Kürt sorununda ilk defa ciddi anlamda alışılmışın dışında, diyaloga dayanan kavgasız ve silahsız çözüm bulmak amacıyla atılan en insani ve rasyonel bir yol olduğunu söyledi.

ŞEYHMUS ÇAKAN8 Ağustos 2015 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
''Cumhuriyet tarihi boyunca ilk kez Kürt sorunu bu kadar ciddi ele alındı''

Çözüm sürecini Türkiye'nin en büyük insanlık projesi olduğunu belirten Av. Ezgin, “Meyvelerini de kısa sürede vermişti. Ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda birçok önemli gelişme sağlanmıştı.Tüm Türkiye'de büyük bir rahatlama sağlamıştı  ve yarınlara daha umutla bakılıyordu. Kimi çevrelerce, devletin Çözüm Sürecinde bazı konularda elini çabuk tutmadığı, bazı temel hak ve Özgürlükleri pazarlık konusu yaptığı ve dört dörtlük bir yol Haritası ve stratejisi yokluğu iddia edilebilir ve eleştirilebilir. Ancak Dünya'da benzer etnik temele dayalı ayrılıkçı ve şiddet hareketleri sorununun Çözümü hep Silahların bırakılması ve siyaset kanallarının açılması ile çözülmüştür ve Çözümler 2-3 yılda değil 10 yılı aşan Çalışmaların sonucunda olmuştur” dedi.

PKK EYLEMLERİ DURMADI

PKK tarafından 2.5 yıldan beri hiç durmayan yol kesmeleri ve kimlik kontrolünü, baraj ve yol inşaat baskınlarını, işçi ve asker kaçırılmasını, özellikle islami camialara yapılan saldırılarının dikkate alınması gerektiğini dile getiren Ezgin, şunları söyledi:

“Bingöl yolunun tam 15 gün kapatılmasını ve hendekler kazılmasını, Cizre ve Şırnak'ta çıkan olayları ve kazılan hendekleri, Kobani olaylarını, Lice'nin bir Köyüne dikilen metrelerce heykeli, KCK tarafından yapılan Halkın silahlı ayaklanma çağrılarını, Hendek ve tünel kazılması talimatlarını, en son Adıyaman, Ceylanpınar ve Diyarbakır saldırılarını nereye koyacaklar ve tüm bunlardan sonra devlet nerede feryatlarının yükselmesinden sonra devletin yaptığı operasyonlar gerçeğini görmek ve vicdani değerlendirme yapmak lazım. Çözüm süreci kesinlikle çözümle süreci değildi, çözüm süreci kesinlikle bölünme süreci değildi, çözüm süreci kesinlikle Toplumun kılcal damarlarını ele geçirip, devlet içinde devlet kurma ve bölgede tahakküm kurma süreci hiç değildi. Çözüm süreci örgüte de çok büyük sorumluluklar yüklemişti. En baştan silahlı güçlerini ülke dışına çıkarması lazımdı. Ancak yaklaşık bir yüzde 15'lik kısım bu 2 yılda çekilmişse  buna ters orantılı olarak 2.000  fazla  kişi çoğunluğu çocuk dağa götürüldü.Artık net olmak lazım, demokratik eşit ve özgür insanların yaşadığı Üniter bir Türkiye mi veya devlet içinde devlet mi hayal ediliyor bunun  topluma açıklanması lazım. Kamu düzeni ve kamu gevenliğinin olmadığı bir yerde çözüm süreci konuşulabilir mi, hergün cenazelerin geldiği bir ortamda Türkiye toplumu ikna edilebilir mi. Çözüm sürecinde zaafiyet haykırılışları, kırmızı alarm çanları yüksek sesle çalıyordu. PKK son saldırılarıyla hiçte rasyonel ve pragmatik davranmamıştır.”